cynefin | 19

513 113 61
                                    

...

1 ay sonra,

Hyunjin gergince etrafına bakarken karşısında oturan Minjeong ve Minho gülmemek için kendilerini zor tutuyordular. Minho ablasını dürterken Minjeong da aynı şekilde onu dürtüyordu.

Hyunjin, Felix'in ailesi ile tanışmak için onların evine gelmişti. Geldiğinden beri de tedirginlik içinde etrafa bakıyordu. Felix, eşinin böyle olacağını bildiğinden ona ait bir sweat vermişti bir gün öncesinden. Böylece bugün onu giyip, eşinin kokusuyla rahatlayacaktı ama olmuyordu.

Masanın bir ucunda Felix'in babası, bir ucunda da annesi oturuyordu. Gülerek sohbet ediyorlardı ancak Hyunjin dahil olamıyordu. Garip hissediyordu kendini.

Karşısında oturan iki bedenin hâlâ sırıttıklarını gördüğünde masa altından ikisinin de ayağına vurdu.

Bu bir ayda Felix'in arkadaşlarıyla yakınlaşmıştı. Onlarla kaynaşırken kendi arkadaşlarıyla arası açılmıştı. Seungmin hariç hiç biriyle konuşmamıştı. Hiç biri de ona yazıp iletişim kurmamıştı. Hatta okulda denk geldiklerinde yüzüne bile bakmamışlardı. Hyunjin bunu fark ettiği an onlarla olan bütün gruplardan çıkmış, özel mesajlarını bile silmişti.

Bir ayda, annesi ve babası boşanmıştı. Lisuun babasını terk etmiş, çocukların velayetini kalıcı bir şekilde üzerine almıştı. Hatta Hyunjin, annesini ve Lisuun'u tanıştırmıştı. İki kadın çok çabuk bir şekilde kaynaşmış, dost olmuşlardı.

Hyunjin, masaya biraz eğilip ikiliye baktı gözlerini büyüterek.

"Biraz daha gülerseniz imdat diye bağıracağım."

Minho güldüğünü görmemesi için arkasına dönerken Minjeong durmak için öksürdü. Yan tarafında oturan annesi onun iyi olup olmadığını kontrol ettikten sonra eşiyle sohbet etmeye devam etti. Felix, annesi ve babası ile sohbet ederken sevgilisinin belini okşuyordu sakin sakin. Onun gerginliğini almak ister gibiydi ancak bunun imkansız olduğunu biliyordu.

Hyunjin görüp görebileceği en şımarık, cıvıl cıvıl olan, neşesi eksik olmayan kişiydi ancak gerildiğinde suspus oluyordu. İstemediği sürece konuşmuyordu bile.

"Eee Hyunjin, sen hangi bölümdeydin tatlım?"

Bayan Lee nazikçe sorduğunda Hyunjin yutkundu. Yutkunmasına rağmen boğazını temizleyip gülümsemeye çalıştı.

"Fizik mühendisliği 3.sınıfım efendim."

"Ay ne güzel. Geleceği parlak bir meslek seçmişsin. Bir de bizim küçüğe bakalım. Ana sınıfı öğretmenliği."

Minho'nun anında gülmesi durdu. Hızlıca önüne dönüp annesine baktı.

"Ya anne ya! Seçmem de sende yardımcı oldun. Ne seçersen seç arkandayız dedin."

Mızmızca konuştuğunda Hyunjin gülümsedi. Sonunda onunda eğlenebileceği bir konu çıkmıştı.

Bay Lee yanında oturan oğlunun saçlarını karıştırdı.

"Annen şaka yapıyor güzelim, ne seçersen seç arkandayız dedik, hâlâ öyleyiz."

Minho bu sefer sırıttığında Minjeong kafasını bir annesine, bir de babasına çevirdi.

"Sıra benim matematiğime geldi mi? Geldiyse kaçıyorum ben."

"Neden ki?" Hyunjin merakla sorduğunda Bayan Lee güldü. Minjeong kafasını hızla iki yana salladı.

"Minjeong'un matematiği iğrenç olmasına rağmen matematik öğretmenliği okuyor çünkü bir tanem. Bu da bizim küçük bir alay konumuz."

Masada Minjeong hariç herkes kahkaha attı. Minjeong ise kollarını göğsünde birleştirip yemeğine bakmaya başladı.

Bay Lee, "Mesela Felix insan sevmez. Ciddi anlamda söylüyorum bunu. Yakınlarında en yakınları hariç kimseyi göremezsin ama gitti insanlarla içli dışlı olacağı bir meslek seçti." Dediğinde Felix göz devirdi.

"Konu bana mı geldi şimdi?"

"Ay bugünün konusu zaten sizsiniz anneciğim. Sadece Hyunjin biraz rahatlasın diye saçma bir konu açmak istedim."

Bayan Lee anlayışla gülümsediğinde Hyunjin'in yanakları ısınmaya başlamıştı. Felix'in, Minjeong'un ve Minho'nun nasıl bu kadar anlayışlı olduklarını şimdi daha iyi anlıyordu.

"Ay yerim, bir de yanakları kızardı. Sen her utandığında böyle yanakların kızarıyorsa, yanaklarında ki diş izlerinin sebebini sormama gerek yok galiba."

Hyunjin daha da kızardığında Minho ve Minjeong aynı anda arkasını dönerek gülmeye başlamışlardı. Felix onları masa altından dürterken Hyunjin'in sandalyesinin altını tuttu. Kendine doğru çektiğinde Hyunjin yüzünü kapattı elleriyle.

"Anne ya."

"Bizim oğlumuz olacak o, bırak alışsın annenin utandırmalarına. Bilmiyor musun sanki anneni? Hyunjin'i sevmese böyle davranır mı?"

"Ya niye utandırıyorsunuz sevgilimi?"

Hyunjin anlık heyecanla hıçkırdığında Minho ve Minjeong'un kahkahaları artık yükselmeye başlamıştı. Hyunjin, Felix'in kendisine ilk defa sevgilim demesiyle küçük çaplı bir heyecan krizi geçiriyordu. Bunu da hıçkırıklarıyla belli ediyordu.

Felix sandalyesinden kalktıktan sonra onu da kaldırdı. "Bahçede dolaştırıp geliyorum." Bakışlarını kardeşlerine çevirdi. "Geldiğimde en ufak bir gülüş mimiği sergilerseniz uyumadan hemen önce sizi balkondan havuza atarım."

İkisinin de anında gülüşü düştü. Daha önce bunu yapmıştı Felix. İkinci katın balkonu tam havuzun üzerindeydi. Atlayış yeri olarak kullanıyorlardı ancak bir gece Felix, ikisini de oradan havuza atmıştı. Yine böyle dalga geçtikleri bir konu vardı ve Felix de onlara belli etmemişti sinirini. Gece yarısı uyandıklarında kendilerini ilk önce havada, daha sonra da havuzda bulmuşlardı.

Felix eşini de alıp bahçeye çıkarken o ikisi somurtarak yemeklerine gömülmüşlerdi. Tüm eğlence hevesleri kaçmıştı.

...

BU AİLE ÇOK ŞİRİN OLDU YERİM

bu niye bu kadar büyüdü ya???

bu niye bu kadar büyüdü ya???

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-yeis

cynefin | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin