Selammm bu bölümü cardigan şarkısıyla okuyun.
Hayatımız kıyaslar üzerine kurulu .
Hep başkalırya kıyaslanırız ve ya biz kıyaslarız . Acıları,fiziği,başarımızı ,hayatımızı her şeyi kıyaslamak insan piskolojisine işlemiş bir ilaç gibi hasta eder insanı başkalarını yormakla ilave kendimizide yoruyoruz. Ailelerde kıyaslar hatda bu yüzden çoğu çocuk başarılı olucam derken olmaması gereken mesleğe sahip oluyor .Acılarınıda kıyaslayanlar var. Bir birini anlamak isteyen ama anlayamayan iki insanın yaptığı en kötü şeylerden biri mesela bu acını kıyaslamak kulağa çok komik geliyor. Ne yaparsan yap acını asla kıyaslayamazsın. O acı öyle bir şey ki insanı bir kez yakıp kavurdumu ne hayatı kalır nede kıyaslayacak bir durumu.
Kıyaslanınca inasanda bir garip duygu oluşur . (Keşke bende onun yerinde olsaydım.) Tanıdık bir cümle değilmi? Evet bence öyle
Şöyle bir kısa hikaye var . Bir gün gül ve papatya aynı yerdeymiş. Bahçeye biri gelmiş . Papatyaya elini uzatmış zorluk çekmeden koparmış onu adam papatyanın yapraklarını koparmaya başlamış " Seviyorumu ,sevmiyormu " oynamış .
Sonda seviyor çıkmış adam çok mutlu olmuş.Güle yaklaşmış . Dalından koparmak istemiş ama gülün dikeni adamın eline batmış. Adamın canı yanmış ama yinede vaz geçmemiş şarkı söyleye söyleye gülü dalından almış. Adam sevdiği kadına gütürmek için elindeki gülle koşmaya başlamış. O an işte o an bu iki çiçeyin duygularını sadece kendileri anlaya bilirdi birde o duyguları yaşayan kişi
Papatya gülün arkasında baka kaldı çünkü güle şarkılar yazılırken bir tek onun yapraklarıya oyunlar oynandı , gül hayatdayken güzel sözleri duyuyordu kokusuyla ilgili ama ona bunu layık görmek için papatyanın ölmesi gerekirdi. Çünkü papatya ölürken güzeldir, ölünce kokarGül arkasında kalan papatyaya bakarken şunu düşündü. Keşke papatyanın yerinde olsaydım.
Papatya insanlara gerçeyi söylerken ben sahte aşkların sembolü oldum. Sonda kokusunu etrafa saçıp herkesi mutlu ederken ben yine ayrılık acılarına şahit olucam. Bin kadının göz yaşı yapraklarıma dökülücek kim bilir bekli bir kadın reddi yuzünden solup gidicem.***********************************************
Tamaranın dilinden:
Gözlerimi güneşin ışığıyla açdım . Bir kol sarılımıştı bana arkaya baktığımda gözlerim irice açıldı. Bunun nasıl olduğunu kestirmeye çalıştım . O an aklıma dün gece geldi. Ellerim saçlarıma gitdi. Nemliydi.
Yine kabus görmüştüm ve beni kurtaran . Şuan bana sarılan kişiydi.
Yağızdı
Dün gece/ saat 2:57
Yazarın dilinden:
Yağız tatlısını yemişti ve yana dönüp baktığında Tamaranın yatakta uyuduğu gördü. Daha doğrusu uyanmak için çabalıyordu. Kabus görüyordu. Eli istemeden de olsa Tamaranın yüzüne gitdi ve kendisini onun yüzünü okşarken buldu. Tamaranın yüzünü çok dikkatle inceledi.
Tanıdık bir siması vardı. Sanki daha önceden onu görmüş gibiydi. Fakat hatırlayamıyordu. Kimdi bu kız tanıdığını biliyordu ama çıkaramıyordu.Onu tanıması için bir obje belki yeterliydi belkide bir sözcük.Tamaranın hali daha da kötüye gidiyordu. Birinin ismini sayıklıyordu. Yağız bunu fark edince Tamaranın durumunu anladı. Eğer onu uyandırmsa bir daha ya konuşamaya bilir yada komaya gire bilirdi. Beyin vücudun bir oyun oynuyordu ve bu hastalığı gayet iyi biliyordu.
Onu uyandırması gerekiyordu. Tamarayı yavaşca dokundu.
Yağız - Tamara uyan lütfen sakin ol
Rüyasında onunla konuşa bilirdi . Bilinç altına işleye bilirdi.
Tamara- Kolye ,ESRANIN KANI HER TARAFTA NOLUR BIRAK BENİ EFE ABİNİN BİR SUÇU YOK
Yağız ne yapacağını bilmiyordu kızın boynuna baktı kolyenin hafif izi vardı ama kolyesi yoktu.
Bir şekilde Tamarayı uyandırması gerekiyordu. Onu kucağına aldı. Odadaki banyoya götürdü. Tamarayı ayakta tutması gerekirdi çünki hər an düşe bilirdi.Soğuk suyu açtı. Tamaranın boyuna göre ayarladı .Tamara ağlamaya başladı.
Tamara- Abla nolur uyan . BIRAK BENİ DOKUNMAA
Tamara bağırdıkça Yağız bilinmezliyin içine düşüyordu.
Yağız - Tamara aç gözel gözlerini hadi . Tutmuyorum seni hadi aç
Tamara bir kaç dakika sonra sakinleşti ve gözlerini açtı. Etrafına baktı ikiside banyodaydı . Tüm üstü su içindeydi . Hemde üşüyordu. Yağıza baktı onunda kendisinden farklı bir yanı yoktu saçlarından başka tüm üstü su içindeydi.Tamara Yağızın hiç beklemediği bir şey yaptı ve ona sarıldı. Yağız ilk şaşırdı ama sonra karşılık verdi. Beş dakika sonra Yağız suyu kapadı . Tamarayı hastanede onun için ayrılmış özel odaya götürdü. Üstünü deyiştirmek için odadan çıktı. Yağız kendi odasına gitdi. Üstünü deyişti masadaki saate baktı. 03:10 bunca olay sadece 10 dakikada oldu ve 10 dakikada yazılı olarak Tamara düzelmisti. Yağız yatağına gitdi ve yatakta gözüne çarpan bir şey bir obje buldu.
Bu kolye tanıdıktı hem de çok Yağız ne kadar düşündü ama taşlar yerine oturmuyordu. Her şeyi çözene dek koyleyi kendinde kalması iyi olucaktı. Bu yüzden koyleyi cebine koydu.
İlaydanın dilinden
Gözlerimi açtığımda beyaz bir odadaydım. Yavaşça doğruldum. Koluma baktım serum katmışlardı serumun bitdigini görünce yavaşca çıkardım. Yataktan kalkıp odadan çıktım. Korayı gördüm. Yerde oturmuş sırtını duvara dayamaştı gözlerini kısarak ameliyat odasının kapısını izliyordu. Bora masada oturmuştu. Sağ ayağını titretiyordu.
Beni görünce yanıma geldi.Bora- İlayda noldu niye odadan çıktın ?
İlayda - Ben iyiyim Gökçe nasıl?
Bora-Daha ameliyattan çıkmadı.
Bende oturdum .
Ameliyat odasının kapısını açıldı. Odadan Doktor bey çıktı. Koray onun yanına gitdi ve bizde
Koray -Doktor bey Gökçe nasıl?
Doktor - Birazdan normal odaya alıcaz yalnız 7 saat boyunca bizim gözetimizde kalması gerekicek . Odaya doktor ve hemşirelərden başka kimse girmemesi gerekiyor. Geçmiş olsunGökçe bizi bırakmamıştı benim savaşı prensesim bırakmamıştı beni.
Koraya baktığımda. Boraya sarılıyordu.
Koray - Bora abi gördünmü inatçı keçim beni bırakmadı gördün değilmi
Bora- Gördüm kardeşim gördüm onda böyle keçi inadı varsa bırakırmıydı hayatı.Bora beni kendine çekti sarıldı. Hepimiz okadar mutluyduk ki
Bir müddet sonra ben lavaboya girmiştim. Onlarda çay alıcaklardı.
Ben lavabodan çıktım ve Korayya Borayı gördüm şakalaşarak geliyorladı.
Gökçenin odasına gidicektik o anda Koraya dedim ki
İlayda - Koray bence Gökçeyi ilk sen gör ona olan duygularınıda itiraf et
Bora sırıtarak Koraya omuz atdı.
Bora- Hep bir yengem olsun istemiştim Koray kısmet sendenmiş hadi hayırlısı olsun.Birden patlama sesi duyduk. O yöne gitdik ve gördüğümüz şeyden sonra hayata nasıl tutunacaktık artık bilemiyorduk. Gökyüzü bizi terk etmişti.
Çünkü Gökçenin odası tamamen yanıyordu.
Koray - GÖKÇEEE YARDIM EDİN LAN NE DURUYORSUNUZ ORDAAAADuvara baktım ve ordakı yazı dikkatimi çekti.
3,2,1 Gökyüzü size elveda bile diyemedi kar tanesi 🌜
Gökyüzü Gökçeydi Kar tanesiiyse benim ismimin anlamı elveda Tamara için yazılmış uyarlama 3 gün Borayı temsil ediyor geri sayımsa Yağızın aklı bozukluğu nu sondaki kanlı aysa KorayıKoray - Ne acı idam edilicek bir mahkum gibiyim ama bu mahkuma son kez bile olsun gökyüzüne dokumaya izin verilmedi.
O cümleler kalbimi yaktı deldi Gökçenim yanıp kül olduğu gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Hayaller
SpiritualAzeri bir piskolok kız , tımarhaneye giren şizofren bir adam ve sondaki ölüm oyunu Tamara : kimse kötü olarak doğmaz . Hayatdaki bazı seçenekler onları kötü olmaya zorlar. Yağız : ikinci cümleniz doğru ama ilk cümleniz için aynı kelimeyi kulanama...