Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum🧡
Keyifli okumalar♥️
☁️
Arabaya yerleştiğimizde Vural' ın suskunluğunu kendime bir fırsat bilip "Firuze Teyze evde miydi?" Deyiverdim. Niyetim hem konuyu değiştirmek hem de gerçekten merakımı gidermekti.
"Yok." Dedi anahtarı kilide takıp, "Babam yazlığa bırakacaktı onu, evde işleri varmış." Muhtemelen çarşafları yıkama fırsatını yeni bulmuştu. Kemerimi taktım, "Peki baban?"
Araba çalıştı, Vural bana döndü "Şirkete geçecekti. Neden?" Omuzlarımı silktim "Annenle babanı seviyorum, merak ettim." Laf söz olsun diye değil, ne yaptıklarıyla gerçekten ilgileniyordum. Vural' ın benim ailemi merak ettiği kadar ben de onun ailesini merak ediyordum ve bunu içtenlikle dile getirebilirdum. Çünkü Ali Amca benimle ilgileniyor, yan yana geldiğimizde bizlikle güzel vakit geçirmemiz için çabalıyordu. Keza Firuze Teyze' de öyle; Uzun zamandır, kendimi bu denli rahat hissettiğim bir aileyle komşuyduk benim için hatırı hayli sayılır bir muhabbetti.
Otoparktan çıkarken Vural boğazını temizleyip "Kuzenin dün seni neden çağırdı?" Deyince derin bir nefes aldım. Nihayet, sanki ikimizin arasında var olması gereken bir cümleydi ama açık olmak gerekirse bu konu hakkında konuşmak istemiyordum. Biz, bir çift gibi birbirimize sorular sorup hoşnut olacağımız cevaplar aldıkça nereye gidecekti bu durum? Misal ben, dün gece yanında olan kız arkadaşlarını gerçek manada sorun etmiyordum fakat içli bir iç çekişe maruz kaldığımı da söyleyebilirdim. Söylemiyordum.
Duraksamam dikkatini çekti, "Ne oldu?" Ellerimi birbirine kenetleyip mırıldandım, "Nereye gittiğimizi bilmiyorum."
Her anlamda.
"Kahvaltıya gidiyoruz. İyi misin?" Onu endişelendirmek istememiştim, aracı yavaşlatıp bana döndüğünde Vural ile böyle bir cümlede karşılaşmak da istemezdim. "Korkuyor musun?" İki kelime arasında dünyalar vardı, onunla bir yere gittiğim için korktuğumu sanmıştı. Oysa ben,
"Öyle değil." Duraksadı, ben ilişki anlamda nereye gittiğimizi bilmediğimden bahsetmiştim. Bu durum beni yer yer korkutuyor, aklımı karıştırıyor, kalbimi düğümlüyordu. Açık olmadığımız bir konunun ortasından ilerliyorduk çünkü ikimiz de başı için fazla hevesliydik. Şu an bile, birlikte kahvaltıya gidiyorduk ama biri sorduğunda Vural benim için ne yazık ki sadece komşunun oğluydu.O bana Alaz' ı soruyordu sürekli, ben tanımadığım arkadaşlarının yerinde olmak istiyordum. Birbirimize açıklamalar yapıyorduk, birbirimizi fikren rahatlatıyorduk, açık açık sadece sen varsın diyorduk, Vural bana gül yolluyordu ve ben bir an için fazla karışmıştım.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefesle cama döndüm, nefesim cama minik bir buğu yaptı, üzerine kalp çizemezdim. "Neyse," Halim Vural' ı da duraksatmıştı, bu hususta sanıyorum ki fazla hassastı ama ben de öyleyim. Ne yöne ilermemem gerektiğini bilmediğim bir yoldaydım ve gelişi güzel yürümek pek keyif aldığım bir durum değildi. Yaşım yirmi değil, yaşım bu konuda bir ve Vural' ın bana yardımcı olduğu pek söylenemezdi. Korkuyordum, karmaşaya sürüklenmek istemiyorum.
Yeniden önüne dönmesi bir müddet sürdü ama sonra ne bu konuyu ne de bir başkasını açmadı. Sessiz bir ilerleyiş söz konusu; hoş bir dönem sonunda viraneye dönmüş çarpık binalar. Ben de böyle olsun istemezdim, şimdi bir kelimeyi dilime vursam devamında ikimizi de incitmeden nasıl ilerlerdik bilmiyorum. Oysa ben bir böceği dahi incitemem.
Göz ucuyla Vural' a bakmak isterken aksi bir durumun içinde sürüp giden anlarımızı sorguluyordum. Hoş olmayan bir gün; yüzüm, canım yanmışçasına şekillendi fakat bunu tamamen cama dönerek yaptığım için kendimi saklayabildim. Telefonumun çaldığını duyana kadar arabada hiçbir ses var olmamıştı. Çantamın içine uzanıp ekrana baktım, "Babam arıyor." Henüz bir yanıt gelmemişken aramayı yanıtladım "Efendim baba?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN - Son Düş
Romance☁️ +İnsanın kaderi alnında yazıyormuş. Senin alnında yara var, ben sende yara mıyım Vural? -Hayır Nazenin, insanların kaderi avuçlarında yazıyor. Benim avuçlarımda da senin yüzün var.