Paragraf arası bol yorum, fikirlerinizi bekliyorum🧡
☁️
Bir gemi batıyor, koşuşturmayla güverteye ulaşmaya çalışıyorum. Bu bana bir uyarı mıydı sezemiyorum, kalbim doğrusunu işte böyle kabullenemiyor.
Ben hep mutlu bir kızdım.
Mutlu bir çocuk, mutlu bir yetişkin, mutlu bir kalbe sahip sakin biriydim. Yaşamım boyunca hiçbir duygunun eksikliğini hissetmemiş olduğum gibi derin hüzün nedir bilmeyen, tahmin de edemeyendim.
Yaşamım her daim böyleydi fakat şu ara daha sık naif duygular sarmıştı tüm bedenimi. Bir heyecana sürgün yüreğim, kendini daima sorguya esir tutmuştu. Günlerin böyle telaşsız ama bir o kadar da heyecan verici olduğu hangi zaman dilimiydi? Ben, evvelden sonra bir başıma düşlerime hiç böylesine karışmamıştım.Bir varmış,
Bir yokmuş...Vural dün varmış.
Bugün gitmiş. Dünkü acelesinin sebebi de buymuş. Yani zaten gidecek olan bir adamın hayatında aceleyle verilmiş kararlardan biriydi; numaramı almak.Hayır hayır, bunun için üzülmüyorum. Sadece onu bir süre göremeyecek olmam hüzünlü yanımı gayri ihtiyar besliyordu. Gittiğini bu sabah diliminde öğrenmiş, o vakitten beri de iç çeker olmuştum. Vural zaten gidecekmiş, bir proje için kısa süreliğine Urfa' da kalacakmış ve günün ilk ışıklarında valizini alıp çıkmış. Söylenene göre bir de ceketi varmış üzerinde, bu sebeple iç çekişim yüreğimi sardı da ben öleceğim sandım.
Ne hoş bir andı, dün. Dünden sonra onu hiç görmemiş olmam bende bir duygu değiştirmemişti ama kendi içimde var olan sürgünü tekrara kavuşturmuştu. Vural, Vural; Vural...
Galerimde ona ait bir kaç parçaya bakınırken günü tekrar ettim. Bunu defalarca yaptım çünkü rüya gibiydi; bir pamuk şeker meselesinden daha naif, daha hoş bir andı. Onun dokunduğu ekranda parmaklarımı gezdirmiş, var olan eşyasında kendime bir iz bırakmıştım. Aramamıştı, doğrusu zaten aramasın da isterdim.
Aramasın, çünkü buna henüz hazır değilim ve sevinç duygularımı kendimden dahi saklayan bir kızdım. Yolum ne yöne akar muamma; o her haliyle varlığı bana ağırlık yapacağından daha iyi bir fikir nedir bilmiyorum, yine de her adımı çok güzeldi.Ben, uçsuz bir çimenli yolda bulutlara yürümekten ibarettim; güneş yakardı tenimi.
Beni alıp kaçan, kalbime dokunup andan sıyrılan, çocuklaşan, büyüyen, seven.. Ne varsa güzel izlere dokunan; Vural bende onu seçmişti. Şimdi acelesi yok ama mutluluğu vardı. Emsalsiz, müphem, vakur, naif... Günü bu yüzden yaşıyor, anı en çok bu sebeple taşıyordum.
Artık onda bir izim vardı,
Benimle ilgili bir detaydan çok daha fazlasıydı...Kollarımı birbirine dolayıp birkaç saat sonra karanlığa yenik düşecek olan muazzam manzarayı aklıma kazımak istedim. Burası İzmir' in etekleri, doğanın denize kavuşmak üzere olduğu ve etrafını yeşillerin çevrelediği bir doğaydı. Ne hoş ki Isparta' nın gül, lavanta tarlalarından sonra böyle bir yerde kendime kalabilmiş; üstelik ilk defa denk geldiğim bu güzelliğe yine ilk defa vakıf olduğum bir hissi armağan edebilmiştim.
Ona ait bir yer, tamamen onun izlerini taşıyan odalar, pencereler, eşyalar...
Elim telefona Şafak' ı aramak suretiyle gittiyse de bunu ilk defa yapmak istemedim. Hoşluğumu bölmek, zihnimi saran o güzel duyguları erteleyip yok saymak doğrusu işime gelmiyordu; ortam müsait olsa bile. Bugün burada bu haldeydim, bir deyişle de ağzım kulaklarımdaydı çünkü tüm gece bir anı defalarca tekrar etmiştim. Babamdan kendime gönderdiğim fotoğrafa muhtaç yanım yoktu, çünkü artık onun bir fotoğrafı da bendeydi. Profili elimin altında, yine elimin altında kendi izlerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN - Son Düş
Roman d'amour☁️ +İnsanın kaderi alnında yazıyormuş. Senin alnında yara var, ben sende yara mıyım Vural? -Hayır Nazenin, insanların kaderi avuçlarında yazıyor. Benim avuçlarımda da senin yüzün var.