twenty two

1.2K 144 410
                                    

Son zamanlarda duygularıma yön vermekte zorlanıyordum. Kendimi kontrol edemez hale gelmiştim ve bu durum derslerime de oldukça etki ediyordu. Fakat, garip bir şekilde özgür hissettiğim anlar olmuştu.

Taehyunun yaptığı şeyler benim için gerçekten zorlayıcıydı. Hatta öyle ki,onu affetmek gibi bir düşüncem asla yoktu. Ama bu durum onun çekici olduğunu değiştirmiyordu. Her ne kadar görmezden gelmeye çalışsam da çatıda sigarasıyla gördüğüm kişiden etkilenmiştim. Bunu gizleyemezdim. Evet yeterince iyi görünüyordu. Her ne kadar karakter bakımından zor biri olsa da.

Evinde baktığı gece de beni iyi hissettirmişti. İlk kez farklı birinin bana olan ilgisi hoşuma gitmişti. Şimdiye kadar ne zaman hastalansam bununla kendim başa çıkmam gerekiyordu. Bu yüzden, Taehyunun o günkü davranışları da beni yeterince etkilemişti.

Ve öpüşmemiz de.

Şu an gerçek anlamda içim bir kaç dakikadır kıpır-kıpırdı. Taehyundan gelen mesajlardan sonra istemsizce mutlu olmuştum. Babamın böyle bir şeye izin vereceğini düşünmemiştim. Yine de ne olursa olsun hayatımda ilk kez bir partiye katılacaktım.

Eskiden bir kaç kez ebeveynlerimin koyduğu kuralları çiğnemiş olsam da, zaman geçtikçe yediğim azarlar ve bana verilen cezalar ağırlaştığı için elimden geldiğince onlara uymak zorunda kalıyordum. Ta ki Taehyun hayatıma girene kadar. O günden beri çoğu kez kurallara karşı gelmiştim. Tabii, cezasını çeksem de yine de pişman hissetmiyordum.

Şimdi, dolabımın karşısında oturmuş ne giymem gerektiğini düşünüyordum. Aklımda hiçbir fikir yoktu. Zaten pek uygun kiyafetlere de sahip değildim. En sonunda beyaz takımımda karar kılmış, hızlıca üzerime geçirmiştim.

Taehyun iki saat sonra geleceğim demişti ve ben o iki saatin neredeyse bir buçuk saatini tavanla bakışarak geçirmiştim. Aceleyle giyindiğim kombinle saçıma da biraz el gezdirmiş tamamen hazır olduğumda telefonumdan gelen bildirimle elime almıştım.

Aldığım mesajla beraber cama yaklaşmış arabasına yaslı halde pencereme bakan bedeni görmüştüm. Gri saçları parlıyor, özenerek hazırlandığını her tarafından belli ediyordu. Daha fazla bekletmeden pencereden uzaklaşarak aynada son kez kendime baktım. Dışarıya doğru verdiğim solukla kapıya doğru ilerlemiş ve kendimi dışarı atmıştım.

"Vay, gerçekten parlıyorsun" kalçasını yasladığı arabadan çekmiş, bir kaç adım atarak önüme gemişti. "Mesajimi ciddiye alacağını düşünmemiştim" demiş boydan boya tekrar süzmüştü. Bakışları utanmama sebep olurken arabaya doğru hızlı adımlarla ilerlemiştim. "Elimde olan buydu sadece."

Arkamdan gülerek gelen Taehyun şöför koltuğunda yerini almış, gaza basarak saniyeler içerisinde sokaktan çıkmıştı.

"İyi misin sen?" yarı açık camdan dışarıyı izlerken duyduğum sesle ona doğru dönmüştüm. "İyiyim, neden ki?"

"Gergin gibisin." Yoldan ayırdığı bakışları bir kaç saniye üzerimde dolanmıştı. "Sadece ilk defa böyle bir şeye katılıyorum. Belki bu yüzden." Konuşmamla beraber dudaklarını birbirine bastırmış tekrardan yola odaklanmıştı.

"Bildiğim kadarıyla arkadaşların da orada olacak. Boşuna geriliyorsun. Sadece keyfini çıkar."

"Bu düşünce daha çok geriyor ya..." nefesimi dışarıya doğru verirken kafamı geriye yaslamıştım. Şimdi rüzgar direkt yüzüme çarpıyor, saçlarımı daha da karıştırması sinirlerimi bozuyordu. "Neden?" demiş aynı zamanda rüzgarla temasımı da kesmişti. Kapanan camla saçlarımı tekrar şekillendirmiştim.

"Sana anlatacağımı düşündüren şey ne?" kafamı ona doğru döndürmüş yüzünün bir tarafini incelemeye koyulmuştum. "Senin hakkında daha çok şey biliyorum. Diğerlerine kiyasla" bakışlarını yoldan ayırmazken konuşmuştu.

sukidakara | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin