Yorgunluk, tükenmişlik.
Yorulmuştum. Bugün yaşadıklarımı düşünmek bile tüketiyordu beni. Yatakta yatıyor, boş tavanı izliyordum öylece. Taehyunun mesajlarının üzerinden sadece bir kaç dakika geçmişti oysa.
Haklıydı. İlk başta Kai ya da Yeonjunun yanına gidebilirdim ama yapamamıştım. Biliyordum onların yanına gitseydim ne yapar eder geri döndürürdü babam. Tek çıkış yolum Taehyun olmuştu o an. Şimdi de öyleydi ama affedemiyordum. Anlık sinirimi ondan çıkarmak daha kolay görünmüştü gözüme.
Haftalar öncesine kadar işi gücü dersleri olan düşündüğüm tek şey gireceğim sınavken şimdi, sınavın varlığını bile unutmuştum. Yıllardır aksatmadan çözdüğüm testleri, düşününce bile tüylerimi diken diken yapan sınavı nasıl unutmuştum?
Her şeyi geride bırakmalı mıydım? Karmakarışık aklım beni nereye kadar götürebilirdi? Sınavım iyi geçecek miydi? Ailem benden nefret etmeyi bırakacak mıydı? Taehyun beni sevecek miydi?
Aklım kocaman soru işaretiyle kaplanmıştı. Cevapsız sorularım dönüp dolaşıyordu kafamın içinde. Ne yapacağımı bilmiyordum. Başımın çaresine bakamazdım. Kendi işlerimi halledemezdim. Çünkü yapamıyordum. Bilmiyordum. Ben hiçbir şey bilmiyordum. Hayatla ilgili bildiğim şeyler çok kısıtlıydı. Uyu, uyan, ders çalış, okula git, eve gel, ders çalış, uyu.
Kendim için oluşturduğum küçük kaçamaklar bile beni mutlu edememiş hatta başımı belaya sokmuştu. Keşke babamın sadece ders çalışıp yüksek notlar alan oğlu olarak kalsaydım. Keşke.
Uyku bastırıyordu. Ağır gelmişti son iki günde yaşadıklarım. Göz kapaklarım kapanıyordu ama uyumamalıydım. Taehyun geliyordu. Benim için geliyordu.
Yorgunlukla beraber kapanan gözlerimle eş zamanlı Taehyun aklıma gelmişti. Mesajlarını hatırlayınca midem kasılmaya başlamıştı. Uyurken çaldığım öpücükler demişti mesajından hatırladığım kadarıyla. Parmaklarım dudaklarımın üzerinde haraket etmeye başlamıştı. Daha nereyi öptüğünü bile bilmezken hayali aklımda dolaşıyordu. Öpmek istiyordum onu. Bana iyi gelecek tek şey o'muş gibiydi.
Yüzümdeki gülümseme büyürken kapının çalınmasıyla kendime gelmiştim. Ses çıkarmadan uyuyor numarası yapmıştım. Neden böyle bir şey yaptığımı kendim de anlamamıştım. Bir kez daha tıklatılan kapı saniyeler sonra sessizce açılmıştı.
"Beomgyu" demiş yanıma doğru adımlamaya başlamıştı. Kokusu anında odayı dolduruyorken derin bir soluk alma isteğimi bastırmaya çalışıyordum. Yanağıma temas eden soğuk parmaklarla tenim ürpermişti. Baş parmağı çene hattımda geziniyorken bakışlarını üzerimde hissediyordum.
"Özür dilerim." Taehyunun fısıltıyla karışık çıkan cümlesinin ardından parmaklarını saçlarımda hissetmiştim. Uyuma rolüne son verip gözlerimi açacakken tenime çarpan soluklarıyla donup kalmıştım öylece. Saçlarıma bıraktığı küçük öpücüklerle gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Nefes almayı bile unutmuş olabilirdim.
"Sen n'apıyorsun!" Şaşkınlığımı üzerimden atarak Taehyunu da ittirmiştim. "Uyanık mıydın sen?"
"Uyanık olmasaydım ne yapmayı planlıyordun? Pis sapık!" Dirseklerim üzerine kalkarak sesimi yükseltmiştim. Hâlâ üzerimdeydi. "Sapık derken? Ne sapıklığımı gördün?"
"Öpüyordun oğlum. Uyumaya devam etsen kim bilir neler yapacaktın."
"Neler yapacağımı göstermemi ister misin?" Aramızdaki mesafeyi azaltmaya başladığında kendimi yatağa bırakmıştım. Ellerimle kendime siper yapmış daha fazla yakınlaşmadan engel olmuştum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
sukidakara | taegyu
Fanfictiontaehyun: napsak ki beomgyu not defterinde baya ilgi çekiciydi söylesene ilgi alanında resim var mı? -texting