Yollar çok engebelidir, çok dikenlidir. Bazen fırtınalı,bazen dingin bazen de bahar tadındadır.Ama aldanma baharlara çünkü tohum yeşermeden önce karanlıkta ve toprak altındadır.
İnsanlarda böyledir. Size bazen çok iyi davranır, hayatı yaşadığınızı hissettirir. Bazen de kötü davranıp sana dikenli ve engebeli hayatın ne olduğunu hatırlatır. Ama onların sana hayatı yaşattığını hissettiği yönüne aldanmayın çünkü her insanın içinde bir karanlık yönü vardır.
İpekle aramız düzelmeyecek gibiydi çünkü beni hiç bir şekilde dinlemek istemiyordu. Kendimi kötü hissediyordum suçlu olduğumu düşünüyordum. Ama biliyordum ben suçlu değildim İpek orada beni dinlemeyip onunla kaldığı için bunlar başına geldi. Onun için çok üzülüyordum çünkü hayali olan polis akademisine belki de gidemeyecekti.
Hala fizik tedavi görüyordu ama bir gelişme olduğu pek söylenemezdi.
İpek, okuldaki bütün arkadaşlarına benim yüzümden bu halde olduğunu söylemişti. İnsanların bencil olduğunu söylemiştim. Ve evet, o günler geri geldi. Zorbalık dolu günler, hayatımı mahveden ve kendimden nefret edeceğim günler geldi. Bir suçum yoktu ama herkes bana resmen katil gözüyle bakıyorlardı ama asıl suçlu olan Mert kendini babasının nüfusu sayesinde bu suçtan yırtmıştı.Ama bu acımasızlıktı, Mert denen bir şerefsiz yüzünden hayatım gene kötüye saracağından, tekrar zorbalığın geleceğini bildiğim için acımasızlıktı.Tuvalete gittiğinizde oraya kilitlendiğinizi düşünsenize. Ne kadar kötü oluyorsunuz dimi, benim bunları konuşabilecek yardım isteyebileceğim kimsem bile yoktu. Hep tek başıma ayakta kalmaya çalışıyordum ama bu bile zorlaşıyordu artık. Nefes darlığım başlamıştı, kapalı alanlarda kalamıyordum ve en sevdiğim şeylerden olan koşmayı bile yapamıyordum.
Anneme söyledim ve astım olabileceğini söyledi. Ailem ile aram iyi ama genelde küçük erkek kardeşimle ilgileniyorlardı. Onlara yaşadığım şeyleri anlatmaktan çekiniyordum. Tek kızlarının, erkek çocuklarına özgüvensiz ve sorunlu bir ablası olacağını hissettirmek istemiyordum. Onların yanında güçlü rolü yaparak geçiştiriyordum ama nefes darlığımı artık saklayamıyordum.
Hastaneye gittiğimizde astımın başladığını söylediler. Bana bir ilaç verdiler ve hep yanında taşımam gerektiğini, nefesim kesildiğinde kullanmamı, çok fazla koşmamamı ve tozlu yerlerden uzak durmam gerektiğini söylediler.
Ne kadar güzel ama değil mi. Hayat senden koşma sevgini bile alıyordu. İnsanların bencil olduğu gibi hayatta bencildi.2 ay sonunda 9. Sınıf bitmişti. Hem çok güzel hemde çok kötü bir yıldı benim için. İpek yüzünden hayal kırıklığı yaşamıştım. Beni tekrardan insanlardan soğutmuştu. Artık uğraşmayacaktım kendime söz verdim, her şeyi akışına bırakacağım ve insanlar düşünmek istediklerini düşünecekler.
Yaz tatilim tabikii de yalnız geçti. Kendimi, kendim için geliştirdim.
Şiirler yazdım hissettiklerimle,
Yazılar yazdım yaşadıklarımla,
Kendimi bıraktım düşünceler içine,
Hayatı tekrar istedim yalanlar ile.Hukuk okumaktan asla vazgeçmedim boş vaktim bol olduğu için hepsini ders çalışarak harcadım. Ama hayır sıkılmıyordum, kimseniz olmadığında size en çok yardımcı olan şeye sığınırdınız. Benim içinde derslerim ve kitaplarım sığındığım bir limandı.
Yaz tatili bir kaç haftaya biticekti. Stres içindeydim, korkuyordum. İpek ile yaz boyu konuşmamıştık, rahatsız etmek istemiyordum onu. Nasıl olduğundan az çok haberim vardı. Bacağı iyileşmişti ama omurgasından darbe aldığı için sırtında hala çok ağrısı vardı.Polislik yapabilecekti çünkü yavaş olsa bile iyileşiyordu. Ondan hayalini çalmağım için vicdan azabım azalmıştı.
3 hafta sonra...
Elim ayağım titriyordu. Okul başlamıştı ve açıkçası korkuyordum. Çünkü ilk işim İpek ile konuşmak olacaktı, onu gördüğüm an konuşacaktım.
Sınıfa girdiğimde orada oturuyordu. Beraber oturduğumuz sırada. Yanına gittim ve hemem elinden tutup "Konuşmamız lazım artık yeter İpek." deyip onu bahçeye sürükledim. Şaşırmıştı, hemde çok şaşırmıştı. Benden böyle bir şey beklemediği çok açıktı. Direkt olarak konuya girdim. "Seninle kötü şeyler yaşadık ve bunun için beni şuçlama hakkun yok İpek, artık yaptığın şeyler saçma olmaya başladı. Sana konuştuğumuz zamanlar uğradığım zorbalıkları anlatırken çok üzülüyordun ama şimdi ben senin yüzünden zorbalığa uğruyorum. Kendin ile çeliştiğinin farkında mısın!?" Bunları tek nefeste söylemiştim ve derin bir nefes alırken bunu fark ettim.
İpek'in gözleri dolmuştu. Ama umrumda değildi yaptığı hatanın farkına varmıştır diye düşünüyordum. İpek bana " Duru ben özür dilerim. Sana neler yaptıklarını bilmiyorum ama kötü bir şey yaptılar ise özür dilerim. Ama benim hatırladığım da bu. O gün kafamı yere çarptığım için sadece spor salonundan çıktığımız yere kadar hatırlıyorum. O zaman psikolojik olarak bir çöküntü içindeydim ve ne dediğimi bilmeyerek kendi kendime bir suçlu arıyordum." dedi. Ona sadece sarıldım. 6 ayın acısını çıkartır gibi.
O okuldaki arkadaşlarım ile aram düzelmeye başlamıştı. Artık sadece İpek yoktu. Sınıftan bir kaç arkadaşım daha olmuştu ve hepsiyle iyi anlaşıyorduk. Mutlu olduğum söylenebilirdi. Bu arkadaşlarım bana baharı yaşatıyordu.
Ama demiştim size yollar çok engebelidir diye. Hayatımın en güzel zamanlarını yaşarken babamın tayin işleri yüzünden başka bir ilçeye taşınmamız herektiğini öğrendim. Yıkılmıştım, ne kadar ikna etmeye çalışsam da işe yaramamıştı babam mecbur olarak gidecekti ve bende onunla gitmek zorundaydım. İpek ile ayrılmak istemiyordum o artık dostum olmuştu benim.
Babamı 10. Sınıf bitene kadar kalmayı ikna etmiştim. Çok zor olmuştu ama yapmayı başarmıştım. Artık arkadaşlarımla vakitmizi bol bol beraber geçiriyorduk. Çünkü diğer okulumda arkadaş edinebilir miyim bilmiyordum. Onlara çok alışmıştım sanki onlardan başka arkadaşım olamayacakmış gibi hissediyordum. Düşününce bile kalbime hançer saplanıyor gibi oluyordu.
Aileme kırgındım aslında. Babam burda mutlu olduğumu ve değiştiğimi görüyordu ama tayin istemişti. Nedem olduğunu sorduğumda ise sadece " Öyle gerekti." diyordu.
Bu gereklilik kızını arkadaşlarından ayıracak kadar büyük bir gereklilik miydi acaba.İpek kendini çok iyi toplamıştı ve tekrar spora başlamıştı. Okulun bitmesine ise 1 ay kalmıştı. Sınav vakti gelmişti ve sınıftaki çoğu kişiyi gene çalıştırıyordum. Bu yüzden arkadaşlarımla pek vakit geçiremiyorduk.
Son ve en zor zamanlarımdan biriydi. Ama şuan yaşayacağım şeyleri bilseydim asla o günlerime zor demeyi bırakın, kötü bile demezdim.
Aileniz, kaderinizdir. Diye boşuna dememişlerdi. Ailem yüzünden cehennemi yaşayacaktım. Cehennem Çemberi'ni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Çemberi
General FictionHayatını düzeltmeye çalışıp bunu başaran bir kız. Sonrasında onu neler beklediğini bilmeden güzel günlerini yaşıyordu. Onun hayatında güzellikler kadar kötülükler de vardı. Şimdi düzelttiği hayatı tekrar alt üst olurken o insanlar ile tekrar karşıla...