Wattpad kapatıldığı için bölüm atmıyordum ama buna rağmen kitap bayağı bir okunmaya ulaşmıştı. Tabii benim için. Bu yüzden yeni bölüm atmak istedimm.
En yakın zamanda açılması dileği ile iyi okumalarrrr.
Yorgunluk sadece bedende olmaz. En çok yürekte, hayallerde ve umutlarda olur.~ La Edri
--------------------
Sürekli neden diye sormak, nedenler ve sebepler arasında sıkışıp kalmak çok can sıkıcı bir şey. Sürekli bir şeye sebep olmanın sonuçları hep ağır oluyordu. Senin neden olmadığın şeylerin sonucu bile sana dokunur bazen, işte en zoru da bu oluyor.
-Yiğit Kayra Çevik-
Müdürün odasına giderken Duru ile yan yanaydık. Bu bile benim için çok güzeldi ve çok özeldi. İnsan sevdiği kişinin yanında olunca en ufak şey bile onu mutlu ettiği doğruymuş. Buna önceden inanmazdım ama Duru ile bunu anlamış oldum.
"Dur bekle. O dediğin ne demek anlamadım söyle lütfen." Bu kız neden bu kadar inatçı?
"Yok söylemeyeceğim. Müdür bekliyor hadi." Diyerek onu geçiştirdim.
"Keşke öyle demeseydim." Sessizce söylediğimi duymuş olmalı ki "Ne dedin duyamadım."Diye sormuştu.
"Hiç öylesine mırıldanıyorum."dedim. Salaksın Yiğit.Mert, biz konuşurken çoktan odaya girmişti bile. "Gelin çocuklar oturun şöyle."
"İlk olarak Yiğit ve Mert ilk 100'e girdiğiniz için sizi tebrik ediyorum. İlk 100'e girenlere bir ödülümüzün olduğunu biliyorsunuz."
"Evet hocam biliyoruz. Peki ödül nedir?"demiştim."Ödül 2 bin TL çocuklar. Her birinize 2 bin TL verilecek." Bunu diyince Mert sessiz bir ıslık çalmıştı, onun için küçük bir meblağ olmasına rağmen.
" Peki hocam beni nedem çağırdınız? Ben ilk 100'e giremedim."diye sormuştu Duru ve bunu bende çok merak ediyordum.
"Sayısal kısımda gösterdiğin büyük başarı için sana da bir ödül vermeye karar verdik." Vay canına okulumuzun böyle yanı da varmış.
" Bana ne vereceksiniz hocam?"diye sordu tekrardan. Sesi huzur veriyordu.
"Sende onların yarısı kadar alacaksın Duru. Hepinizi tekrardan tebrik ederim çocuklar. Okul çıkışı gelip alabilirsiniz.""Teşekkürler hocam iyi günler."diyerek odadan çıkmıştık. Mert merdivenlerden inerken kolunu Duru'nun omzuna atmıştı. O kolunu kırmamak için kendimi çok zor tutuyordum. Duru'nun rahatsız olduğunu görünce hemen Mert'in kolundan tutup "Gelsene kantine inelim bir şeyler içeriz."dedim ve onu uzaklaştırmaya çalıştım.
"Bana da soğuk bir şeyler alsana Yiğit."demişti Mert. İki tane içecek aldım ve masaya yanına gittim.
"Sabah söylediğin o şey, kimse bilmeyecek Mert. Yoksa seni çok pişman ederim biliyorsun." Neyden bahsettiğimi çok iyi biliyordu. "Eğer Duru'ya bir şey diyecek olursan..."
"Tamam tamam kimseye söylemeyeceğim Duru'ya 4 yıldır manyak bir platonik gibi aşık olduğunu."
" Heh şöyle. Aferin." diyerek güldüm. "Bide Mert, sen bu kıza neden böyle davranıyorsun? Sürekli üstüne gitmekten vazgeç. Çok darlıyorsun kızı."
"Oyyy sem büyüdün de aşık olup, sevdiğin kızı korumaya mı çalışıyorsun sen." Kahkaha atmaya başladı ama ben çok ciddiydim."Mert ciddiyim. Kızı rahat bırak daha okulun başından sebepsiz yere uğraşma, diğer kızlara yaptığın gibi onun da okuldan gitmesini istemiyorum . O benim için çok değerli üzme onu."
Ama Mert'in dediği tek şey "Bunlar sebepsiz değil." demesiydi. İçeceğini kafasına dikip masadan kalkıp gitti.
Bende kalkıp bahçeye çıktım. Gamzeyle Duru oturup konuşuyorlardı. Bir banka geçip onu izlemeye başladım. Onu çok uzun zamandır görmemişim gibi özlemiştim oysaki 5 dakika önce yanımdaydı. Ama o beni özlemezdi, çünkü beni hatırlamıyordu bile.Kendi kendime düşünürken Hakan geldi yanıma. Dostum değil kardeşimdi o benim. Her şeyimi bilirdi, Duru dahil.
" Gene dalmışsın manzarana." diyerek gülüyordu bana. " Sadece izleyebiliyorum işte napalım." Gülümsedim ama buruk bir gülümseme,eksik bir gülümseme.
"Oğlum söylesene kıza her şeyi neden saklıyorsun ki? Zekisin, yakışıklısın ve herkesin isteyeceği bir erkeksin." Hakan'ın söylediği doğruydu ama sevdiğin biri olunca bunları görmek çok zordu. Sadece korkuyordum.
"Korkuyorum Hakan. Ya git derse bana bu sefer yüzüne bile bakamam. Ben 4 yıl boyunca onu kalbimden silemedim, bazı şeyleri içimde hallettim. Ama git derse her şey son bulur. Bu sefer kendi içimde bile halledemem." Sesim titriyordu nedensizce. Bunu düşünmek bile çok kötü hissettiriyordu, nefesimi kesiyordu."O beni görünce hatırlamadı bile Hakan."
Duru 8.sınıftan sonra ilk defa beni görmüştü. Onun sınıfa girdiğini gördüğümde sadece bakabilmiştim. Çok şaşırmıştım, hem en büyük şans hem de en büyük şansızlığımdı.
"Bence Duru'nun da sana karşı hisleri yavaş yavaş olacak sadece zamana bırakmak gerekir. Seni kim istemez lan kendine gel."diyerek sırtımı sıvazladı. Hakan gerçektende bir abi gibiydi benim için.
"Peki, ama şerefsiz Mert ona böyle davranırken sesimi bile çıkartmıyorum. O gün Duruyu öyle gördüğüm hâlde yanına gidemediğimde nasıl kötü oldum bilemezsin Hakan. Nasıl böyle bir salaklık yaptım anlayamıyorum. Onu sevmekten ve korumaktan korkuyorum."
"İnsan sevmekten korkmamalı Yiğit. Kendine gel. Sevmekten, özlemekten, geri dönmekten ve tekrar denemekten korkmamalı. Anladın mı?"
"İnsan gerçekten de aşık olunca düşünemiyormuş bunu anladım." Sadece onu izlemeye devam ettim.
Korkuyorum, hemde çok. Sevmekten, onu korumaktan, zarar vermekten. Onun için yapacağım ne varsa yapmaktan korkuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Çemberi
General FictionHayatını düzeltmeye çalışıp bunu başaran bir kız. Sonrasında onu neler beklediğini bilmeden güzel günlerini yaşıyordu. Onun hayatında güzellikler kadar kötülükler de vardı. Şimdi düzelttiği hayatı tekrar alt üst olurken o insanlar ile tekrar karşıla...