****
✩₊˚.⋆☾⋆⁺₊✧Sadece koltukta oturmuş Charles'ın mutfaktan dönmesini bekliyordum. Önümüzdeki iki hafta içinde bir yarış yoktu ve pilotların kısa süreli bir dinlenme zamanı vardı.
Koltuğa biraz daha yerleşmiş üstümdeki elbisenin kısalığından dolayı koltukta duran yastıklardan birini dizime koyarak açılan kısımları örtmeye çalışıyordum. İçerden gelen sesle Charles'ın geldiğini anlayarak yönümü o tarafa döndüm. Charles elinde iki kadeh şarap tutuyor ve bana gülümseyerek bakıyordu az önce olanlara hala öfkeli olduğunu biliyordum ama bunu bana göstermemek için elinden geleni yapıyordu. Elindeki kadehlerin birini zevkle bana uzattığında gülüşümü ondan eksik etmemiştim, o yeşil gözlerle bana bakarken sakinleşmemek ve anın büyüsüne kapılmamak elde değildi. Biz neydik sevgili olduğumuz yalanına kendimizi inandırdığımız heves kaçkınları mı yoksa gerçekten birbirini seven ama bu aptal dramanın içinde kaybolan aşıklar mıydık?
"Daha iyi misin güzelim?" Yanıma geçip oturduğunda sessizliğim onun canını yakıyordu "iyiyim, sadece aklıma takılan onlarca soru işareti ile baş etmeye çalışıyorum" Charles koltuğa yaslanıp bana olabildiğince güven vermeye çalışsa da kendimi misafir evine gelen yeni evli bir kadın gibi hissetmeden edemiyordum. Siyah ve kırmızının büründüğü bu ev bir Ferrari pilotunun evi olduğunu çok net bir şekilde belli ediyordu "Ashley, basının veya o aptalların ne düşündüğü önemli değil. Bana senin güvenin gerekiyor" sessizce bana bakmayı sürdürdü, sarı ışığın hakim olduğu odada yine de güzelliğini kaybetmeyen o gözleri ile baştan aşağı beni süzdüğünü hissediyordum "ne zamandan beri Lando ile ortak hislere sahip olduğunu biliyorsun Charles" sorum onu germiş olacak ki arkasına rahatlıkla yaslandığı koltukta doğrularak kadehi hemen önümüzde duran sehpaya bırakmıştı "2 sezon önce sen basında yerini aldıktan 3 ay sonra canada gp de öğrendim" şaşkınlıkla ona bakıyordum cidden bu kadar uzun süredir aralarında istemeden de olsa bunun çekişmesini sürmüşlerdi "peki neden aşkına sahip çıkmak yerine-" "yapamadım Ashley, öğrendiğim gün ortak bir yemekteydik ve Carlos bana Lando'nun sana olan ilgisinden bahsetmeye başladı" sözümün kesilmesi ile sorumu daha bitirmeden cevap vermişti, bu konuları konuşmak onu oldukça geriyor olmalı ki çenesindeki detayları oldukça net bir şekilde görebiliyordum "ve sen bu hisleri bastırmak zorunda kaldın" Charles onaylayan bir ses çıkarttığında kendini açıklamaya devam etti "o zamanlar giada ile ilişkimiz yeni bitmişti ve herkes halen biten bu ilişkinin acısında olduğumu düşünüyordu" Charles ile Giada çifti o zamanlar gridin popüler çiftiydi. Uzun süredir olan birliktelikleri ve birbirlerinin aileleri ile aile gibi oluşları onlar hakkındaki bu düşünceleri daha koyu bir aşkın olduğuna inandırıyordu "ve sen daha sonrasında başka kadınlar ile birlikte oldun hatta onlar hakkında senden onlarca röportaj aldım" başka kadınlar hakkında konuşmak beni gersede içimdeki kıskanç tarafı tutmuş cevap beklemiştim, "çünkü sana olan sevgimin üstüne kocaman bir örtü serdim. Charlotte ile de ayrılmamın sebebi buydu, başka bir kadına ait hissederken ona 'seni seviyorum' diyemezdim" Charles duygusuz değildi, merhametsiz hiç değil. Sadece bu sevgisiz dünyada onun kovalaması gereken her şeyin sahibi olduğunu hissetmişti, "peki Carlos'un dizinde ağladığını söylemiştin o gün ne oldu" Charles derin bir nefes aldı gerildiğini biliyordum ama bu soruların cevapların almak ve ona en içten şekilde inanmam gerekiyordu "Charlotte, Carlos ile takım arkadaşım olduğundan dolayı konuşuyor ve samimiyeti koruyorlardı. Ayrıldığımız gün Charlotte'e olabildiğince dürüst oldum çünkü bana aşıktı. Aşkına karşılık veremediğim birine en azından dürüst olmak zorundaydım. O ise konuşmanın hemen ertesi günü olan tüm olayları Carlos ile konuşmuş, o da bu fırsatı beni evine bir şeyler içmek için davet ederek konuşmaktan yana kılmış. İlk başlarda aramızı düzeltmemiz gerektiği hakkında konuşacak sanmıştım ama durum tabiki öyle değilmiş. Bana Lando ile neler yaptığınızdan ve bencil bir insan olduğumdan bahsetti içimdeki kıskançlığa engel olamadım. Onun yanında güldüğünü ve en azından mutlu olduğunu biliyordum. Carlos'un dizine kapandım ve beni senden uzak tutması için yalvardım, ikinizin mutluluğu için yalvardım.." Söylediği şeyler kalbime hançer gibi saplanmıştı aşkına sahip çıkma hakkını bile kimse ona vermemişti. Gözlerim doldu ona karşı bencillik yapamazdım onunla olmak ve bu kadar acının boşa gitmediğini ona göstermem gerekiriyordu ama bu bir zorunluluk gibi değildi her bir saç telim bile Charles ile olmak istiyordu.
Gözlerimi ona kitledim, dolu gözlerim onun buruk gülümsemesi ile kesişti. Ormanlarındaki yangın uzun süre sonra sönmüştü, onun bana benim ona ihtiyacım vardı. Cevap vermemiş sadece yanıma daha da yakınlaşarak bir kolunu omzuma atıp beni kendine çekmişti, göğüsüne uzanmış onun kokusunda kaybolmama izin vermişti. "Her şey düzelecek, her şeyi düzelteceğim Cooper" bunu söylemesi ile göz yaşlarımı tekrar yanaklarımda buldum "tek başına olmadığını bil Perceval, bunca yaşanmışlık boşuna olmayacak" Charles saçlarıma bir öpücük kondurduğunda kendimi onun güvencesinde olduğumu biliyordum. Uyku gözlerime yavaş yavaş dolarken o cevap vermemişti "hadi seni yatıralım güzelim" beni kendinden uzaklaştırıp ayağa kaldırmış ve hala onun kolları altındayken beni bilmediğim bir evin bilmediğim bir odasına doğru götürmüştü. Uykumun geldiğini nasıl anlamıştı bilmiyorum ama beni benden daha iyi tanıdığını anlamam zor olmamıştı.
Yatak odasına geldiğimizi Charles'ın açtığı ışıkla anlamıştım. Kahverengi ve Ferrari logoları ile dolu olan, bir duvar boydan boya camla süslenmiş bir odaya geçtiğimizde beni yatağa oturtmuş ve saçlarımı okşamıştı "sen burada dinlen ben içerde yatarım olur mu?" Cevap bile vermezken Charles beni sakince süzdü "ama bu kıyafetler ile rahat bir uyku çekemezsin" yanımdan ayrılıp odanın hemen yanında duran başka bir odaya girmiş elinde beyaz bir tişört ile geri dönmüştü "bunu giy fazlaca geniş ve seni rahat ettirir" gözlerimle onu onayladığımda odadan çıkmadan önce saçlarıma ufak bir öpücük daha kondurmuş ve odadan çıkmıştı.
Bana verdiği tişörtü giydiğimde kesinlikle az önce giydiğim elbiseden daha uzun durduğu kesindi. Üstünde ufak bir Ferrari logosu vardı ve tamamiyle onun parfümü hakimdi. Onun olmadığı bir oda tamamen onun varlığı ile doluydu.
Odadan çıkıp tekrardan salona adımladığmda Charles'ın loş bir ışık altında otururken viski yudumladığını gördüm. Sıkıntıyla oturuyordu ve kafasında dumanlar uçtuğunu burdan anlayabiliyordum "Charles.." sesimi işitmesi ile bana dönmüş ve üzerimdeki bakışları vücudumu bulmuştu "hala uyumadın mı?" Başımı iki yana salladıktan sonra ayağa kalkmış ve elimden tutarak odaya geçmemi söyleyen bir kafa işareti yaparak onu takip etmiştim. Odaya geçtiğimizde yatağın yumuşak yorganını kenara atıp yatmam için elleri ile göstermişti. İtiraz etmemiştim ve yastığa kafamı yaslayıp Charles'ın eleri ile tuttuğu yorganı üstüme örtmesine izin vermiştim. "Bir şey olursa içerdeyim güzelim" arkasını dönüp gidecekken ellerim ile onun bileklerini tutmuştum yalnız kalmak istemiyordum "gitme, burda benimle uyu" Charles bana bakarak gülümsediğinde başını 'tamam' anlamında sallamış ve yatağın diğer tarafına giderek yanıma gelmişti. Kolları belime dolanmış burnu ise boynumda ufak bir yol çizmişti, "seni seviyorum Bayan Cooper" gözlerimi kapatmış anın tadını çıkartıyordum "bende seni seviyorum Lord Perceval" elleri belimi daha çok sıkarken boynuma ufak bir öpücük kondurmuştu. Onun hakim olduğu bu yatakta uykuya dalmam ise çok uzun sürmemişti.🏎️🎀
Charles'ın bunca zaman sevdiği kadının onu seven bir adamla olan yakınlığını ve mutluluğunu izlemesi acıttı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we were born to die ☆ Charles Leclerc
Fanfiction"Hepimiz ölmek için doğduk Perceval"