Mi único botín

203 15 0
                                    

****✩₊˚

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

****
₊˚.☾⋆⁺₊

Lando'nun ağzından

Eskisi gibi parlamayan hayatlar ve güneşlerimiz var bazen. Güneşimiz çoğu zaman bir insan, hayatlarımız ise onun elinde dönen dünyalar gibi.

Ashley hayatımın güneşi olduğu zaman çekip gitmem gerekirdi onun büyüsünden yada onun Charles ile olan ilişkisini anladığım an arkama bakmadan kaçmalıydım ondan.

Kalbimi sökmeliydim bu sevgiyi atmak için, dayanamayacağımı biliyorum çünkü, onun o aptala güzel gülüşünü göstermesini bile kaldıramayacaktı bedenim.

Yatağımdan sakince kalktım, uykusuzluğa alışmıştı bedenim. Hiç görmediği kadar keder sırtlanmıştı, alkol ve biraz daha alkol ile yürüyen düzenimin sağlıksız olduğunu herkes söylese de bu düzenden çıkamıyordum. Belki de Ashley gelip 'gülüşünü özledim, neden üzgünsün' dese tüm kara bulutlarım gidecek ve içimdeki çocuğun ölümü onun doğum günü olacaktı.

Komidinin üzerinde ısrarla çalan telefonuma baktım arayan Carlos'du. Dünden beri ısrarla araması ve bir kaç kere evime yemek söylemesi ona sahip olduğum için minnet duymama yetiyordu. Bekletmeden telefonu açtığımda Carlos'un arabada olduğunu anlayabiliyordum
"Günaydın küçük aptal velet"

"Sana da günaydın Carlos, sabahın bu erken saatinde seni dışarı atan ne?"
Arkadan kıkırdadığını duyabiliyordum uzun süre sonra ilk kez sesini duyuyordum

"Aslında tam da bunu söylemek için aramıştım, hazırlan beş dakika sonra kapıdayım."

Gözlerimi ellerim arasında gidip geliyorken akşamdan kalma olan bu bünyem ile hiç bir yere gitmek istemiyordum

"Carlos tanrı aşkına hiç bir yere gelemem çok fena akşamdan kalmayım kafam başka evrenlerde"
Beni mutlu etmek istediğini biliyordum son olan olaylardan sonra ilk uçakla Monako'ya evime dönmüş ve sadece babamla annem hakkında konuşmuş kimseye charles ile aramda geçen aptal diyologdan bahsetmemiştim.

"Gideceğimiz yer bunu takmayacak emin ol"
Carlos sakin ve bu sefer ciddi ses tonunu takındığında ne yapıp edip beni götüreceğini biliyordum

"Pekala 5 dakikaya çıkarım evin önünde bekle"

"Hay hay majesteleri"

Ashley'in ağzından

Gözlerimi sakince araladığımda hiç bu kadar huzurlu bir uyku çekmediğimi fark etmiştim. Kafamı Charles'ın boynuna gömmüş ellerimi ise onun etrafına sarmıştım. Güneş, perdenin kapatamadığı ufak çıkıntılardan odaya doluyor ve doğduğunu en tatlı şekilde gösteriyordu. Charles'ı uyandırmamaya çalışarak ellerimi sakince ondan çektim ve yorganın altından sessizce sıyrıldım, uzun zamandır dinlenmeye ihtiyacı olduğunu biliyordum ve bu güzel uykusunu mahvetmek istemiyordum.

we were born to die ☆ Charles LeclercHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin