7

12 3 0
                                    

Asım içinden "Şu an zamanı değil. Hayır hayır bu halde değil..." derken kız seslendi:

"Aaa, Asım!"

Otobüsün arka tarafında karşılıklı dikilirken Asım ter ve is kokulu gömleğini Derya'dan mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışıyordu. Geceki mekandan kalan is kokusu Asım'a bile rahatsız etti. Asım sol elini cebine atıp parasını çıkarmak istediğinde, Derya:

"Lütfen, önemli değil." dedi.

"Olur mu bir dakika, vermem lazım."

"Gerçekten önemli değil. Bu şehirde böyle durumlarda birbirini tanımayan insanlar bile genellikle kabul etmezler biliyorsun."

Asım, ama sen kızsın diyecekti ki son anda tuttu kendini. Derya devam etti:

"Hem biz arkadaş değil miyiz?"

Asım hayatı boyunca duyduğu en güzel soruyu çok iyi duymuş olsa da, duymamış gibi yaparak:

"Efendim?" dedi.

"Biz arkadaş değil miyiz? İçin rahat etmeyecekse bir gün bir çay ısmarlarsın sen de bana. Ödeşmiş oluruz."

Bir rüyada olmadığından emin olmaya çalışan Asım:

"Peki." dedi.

Arkadaş olmanın ne demek olduğunu düşündü. Dün gece "Arkadaşım olur musun?" diye sorduğu Sıtkı'yı bir daha görürse bu konuda fikrini sormaya karar verdi Asım. Derya:

"Ne güzel tesadüf oldu, buralarda mı oturuyorsun sen?" diye sordu.

"Yok biraz dışarı çıkmıştım."

Derya'nın nerede oturduğunu çok iyi bilen Asım da aynı soruyu Derya'ya sordu.

"Yok dün gece amcamlarda kaldım. Ne zamandır uğramıyorsun diye kızıyorlardı, gönüllerini aldım. Aslında bugün kuzenimle dönecektim ama işi çıktı galiba."

Bugün Derya'nın keyfinin yerinde olduğunu gözlerinden anladı Asım. Asım'ın, Derya'nın gözlerini üç saniye görmesi o gün Derya'nın nasıl olduğunu anlamasına yetiyordu.

Duran otobüse üç kişi bindi. Otobüsten bastonlu tombul teyzenin karşısındaki lise üniformalı genç kız indi sadece.

Otobüsün gidişine ters yönde giderse başının dönme huyu olduğunu bilen teyze inen liselinin yerine güç bela attı kendini. Önlerinde boşalan koltuğa Derya oturdu. Bir durak sonra teyze bütün ağırlığını iki eliyle asıldığı bastonuna vererek kalkmaya çalıştı. Durumu gören Asım'ın teyzenin koltuk altından verdiği destek sayesinde teyze ancak ayağa kalkabildi. "Sağ ol evladım, Allah razı olsun, Allah size güç kuvvet versin." diye dua ede ede otobüsten indi teyze.

Derya, Asım'a eliyle otursana işareti yaptı. Asım ayakta yaşlı, engelli, hamile kimse olup olmadığını kolaçan ettikten sonra Derya'nın karşısına oturdu.

Derya "Nerde oturuyorsun?" diye sordu.

Asım okula yürüyerek 15 dakika mesafedeki evinin adresini tarif ederken, kasları gevşeme hareketinin ne demek olduğunu unutmuş gibiydi.

"Aaa! Ben de iki sokak aşağıda oturuyorum." dedi Derya.

Asım "Hangi sokak?" diye sordu.

Derya altında tekel bayi olan apartmanı tarif etmeye çalışıyordu. Bu bayi Asım'ın evine en yakın, en sık kullandığı bayiydi.

"Anladım, biliyorum o bayiyi." dedi Asım. Aldığı son nefesi içinde tutarak:

"Okul çıkışı yol üstünde bir yerde çay borcumu ödeyebilir miyim?" diye sordu.

Derya tebessüm etti. Asım, Sıtkı'nın tebessümünün kendisine nereden tanıdık geldiğini şimdi çıkardı. Derya'nın cevabı Asım'ı kuş gibi rahatlattı:

"Neden olmasın, ne zaman istersen."

"Bu kadar basit miydi yani?" dedi Asım içinden. Heyecanla:

"Bugün olur mu?" diye sordu.

"Olabilir..."

"Telefon numaranı alabilir miyim? Sınavlar da yaklaşıyor belki derslerle ilgili de iletişime geçeriz."

Derya numarasını söyledi. Numarayı kaydeden Asım, Derya'ya cevapsız çağrı bıraktı.

Asım koşup otobüs şoförünü öpmek istiyordu. Dün geceki otobüsü kaçırdığı için şükürler ediyordu içinden. Derya telefonunu çantasına koyarken otobüsün yaptığı frenle telefon yere düştü. Asım telefonu yerden alıp Derya'ya uzattı.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim."

"Islak mendille silmek ister misin?" deyip arka cebindeki paketi çıkartıp uzattı Derya'ya.

Derya "Çok iyi olur, teşekkür ederim." diyerek bir tane mendil alıp paketi Asım'a uzattı.

"Çantana koyabilirsin istersen."

"Teşekkür ederim yeter bir tane."

Asım Derya'nın elinin değdiği paketi arka cebine koymadı bu sefer. Para cebine özenle yerleştirdi. Konuşacak bir konu bulmaya çalışan Asım'ın aklına hiçbir şey gelmiyordu. Derya'nın İstanbul'dan geldiğini ama İstanbullu olup olmadığını bilmiyordu. Aslen nerelisin, diye soracaktı ki Sıtkı geldi aklına. Baban ne iş yapıyor, diye sormamda uygunsuz bir soru olabilir diye düşündü. E başka ne sorabilirim ki? Otobüs tümseği aşarken oturdukları yerde yaptıkları istemsizce hoplama hareketiyle beraber hiç beklemediği bir soru çıktı Asım'ın ağzından:

"Çayı kaç şekerli içersin?"

Derya başını Asım'a yaklaştırarak "Efendim?" dedi.

"Çayı kaç şekerli içersin?"

Derya aynı tebessümüyle:

"Şekersiz içerim. Ya sen?"

"Ben tek şekerli içerim. Peki sever misin çayı?"

"Severim ama yokluğunu da pek aramam. Çoğu sabah bir fincan zencefilli yeşil çay içerim. Sen sever misin çayı?"

"Ben çok severim, çay buldum mu affetmem. Yeterince içmediğim gün başım ağrır. Hele odun ateşinde semaver çayı bulursam demliğin dibini görmeden bırakmam. Termosa konulan çayın tadı bozulur. Ama koymak gerekirse çaydanlıktan demleyip koymak yerine termosa sıcak su koyup içine demlik poşet çaylardan atılabilir. Küp şeker çayı köpürtür, toz şekerle içmek daha güzel olur. Ama ben gene de küp şeker kullanmayı tercih ederim. Önce çay kaşığıyla köpüğünü alır atarım. Mümkünse büyük boy ince belli cam bardaktan içerim. Çayı demlemeden önce demliğe azıcık soğuk su koyup çayın tozunu akıttıktan sonra demlemek daha iyidir derler ama ben emin değilim. Kaynayan suyu hemen kuru çaya dökersen çay yanar. O yüzden kaynamış suyu biraz bekletmeli. Ayrıca çayın üstüne suyu dökmek yerine, suyun üstüne çayı koymalı. Kahvehanede rengi güzel çıksın diye karbonat atılmış bir çay gelirse önüme ilk yudumda hemen anlarım. Eskiden demli severdim artık daha açık içiyorum..."

Asım sanki hayatı boyunca birisinin ona çay sever misin diye sormasını beklemiş gibi uzun uzun çay anlatmaya devam etti. Asım konuşurken Derya gözlerini Asım'ın yüzünden hiç ayırmadı.

Derya "Çayı gerçekten sevdiğin anlatışından belli." dedi.

Asım'ın kasları gevşemenin ne demek olduğunu az da olsa hatırlamış gibiydi. Asım'ın inmesi gereken durağa geldiler ama Asım inmedi. 

"Bak bu parkı çok severim ben. Sık sık gelirim." dedi.

Parkın durağında inmeyerek Derya'yla beraber bir durak daha fazla gidebildi. Otobüs evlerinin durağına geldiğinde önce Derya sonra Asım indiler. Önce Derya vedalaştı:

"Derste görüşürüz o zaman. Hoşça kal."

"Sen dersin de, ben hoş kalmaz mıyım?" dedi içinden Asım. Dışındansa:

"Teşekkür ederim, sen de hoşça kal." diyebildi ancak.

Asım gece yaptığı plan gereği önce eski ev arkadaşı Faruk'a gidecek, evden ayrılırken kalan borcundan birazını ödeyip ödeyemeyeceğini soracaktı...

ASIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin