4. Bölüm

3.6K 391 90
                                    


Önümdeki içinde binbir çeşit şey olan makarna dolu tabağa ağzımın sularını akıta akıta bakmamak için kendimi çok zor tutuyordum. Hatta karşımda Kerem hoca olmasa kırk yıldır açmış gibi saldıracağıma emindim. Görüntüsü iştahımı çok fena açmıştı.

"Siz hangi soruları yazdınız?" dedi Kerem hoca, telefonunu masaya bırakırken. İşin aslı makarnayı izlemekten onun sorularını dinleyememiştim bile ama pek de önemli değildi benim için. Hızlıca tabağımın yanındaki telefonumu aldım ve yazdığım sorulara bakmak için not defterine girdim.

"Birkaç tane soru yazdım. 'David Hume ve Gazali'nin nedensellik konusundaki görüşlerini karşılaştırınız', 'Hukuk felsefesi alanında 15-17. yüzyılda öne çıkan düşünürlerin görüşlerini kısaca yazınız' gibi. Bu ikisi en beğendiklerim. Mutlaka eklemek istiyorum." Notlardaki sorulara göz gezdirip içime sinen birkaç tanesini daha okuduktan sonra bakışlarımk tekrar Kerem hoca'ya çevirdim.

Başını tatmin olmuş gibi onaylar anlamda sallarken, "Evet, o iki soruyu ekleyelim. Diğer üç soruda paragraf kullanmayı düşünüyor musun?" dedi. Düşünme fırsatı yaratmak için ve artık yemeğimin de tadına bakmak adına, çatala batırdığım makarnayı yedim. Kısa bir sessizlik oluşmuştu.

"Emin değilim, ilk sınavda çok zorlamak istemiyorum," dedim makarnayı yuttuktan hemen sonra. "İkinci dönem konuları kolay zaten, o zaman paragraf koyabiliriz."

"Aynı şeyi düşünüyorum. Bu dönemin konuları ağır zaten, paragrafla yormayalım bir de." Yemeğimi yemeye devam ederken bir yandan da Kerem hoca'yı dinliyordum. Şu sınav konusunu bir an önce halledip okula geçmek istiyordum.

Sabah, Mert gittikten sonra öğlene kadar ev işleriyle uğraşmıştım. Okul için hazırlanmaya başlayacağım sırada da Kerem hoca aramış, sınavı konuşmak için öğle yemeğini birlikte yemeyi teklif etmişti. Soruları birkaç gün içinde hazır etmemiz gerektiğinden kabul etmiştim ve işte, şu an beraber yemek yiyorduk.

Onuncu sınıflara ben bakıyordum, on ikilere ise Kerem hoca. On birinci sınıfların bir kısmına ben, bir kısmına o girdiği için sınavı da birlikte hazırlamak zorunda kalıyorduk.

"Bu arada," dedim aklıma gelenle, su dolu bardağı elime alırken. "Kağıdı siz hazırlar mısınız? İlk dönem siz halletmiştiniz, isterseniz bu dönem ben hazırlayabilirim."

"Teşekkür ederim, ben hallederim. Hazır olduğunda size örneğini atarım, olur mu?" Başımı olumlu anlamda salladım ve bakışlarımı tabağıma çevirdim tekrar. Çatalımdaki makarnayı ağzıma götürürken bakışlarım çalmaya başlayan telefonuma döndü. Ekranda gördüğüm yazı ise kalbimi tekletmişti.

Çatalı tabağıma bıraktıktan sonra telefonu elime aldım ve Kerem hoca'ya döndüm. "Müsaadenizle," diyip yavaşça oturduğum yerden kalktım ve masadan biraz uzaklaşıp mekanın bahçesine çıktım. Aramayı onayladığım gibi konuşmama fırsat kalmadan çok sevgili kocamın sesini duymuştum.

"Neredesin?" Bu ani soruyla şaşırsam da çatılan kaşlarımı hızlıca düzelttim. Sesi normal geliyordu, gerilmemi gerektiren bir şey olduğunu sanmıyordum.

"Sana da merhaba," dedim tersleyerek. Ardından sesimi normal tonuna döndürdüm, tartışmak istemiyordum şu an. "Okuldan bir öğretmenle birlikteyim, yemek yiyoruz. Birazdan dersim başlayacak."

"Hangi öğretmen?" Sorgular gibi çıkan sesiyle tekrar kaşlarım çatılırken derin bir nefes aldım.

Mert, Kerem'i hiç sevmiyordu ve onunla olduğumu söylersem kıyametin kopacağına emindim. Yalan da söylemek istemiyordum ama maalesef başka çarem yoktu.

Sesimi düz tutmaya özen göstererek tekrar konuştum. "Tanımıyorsun sen. Neden aradın?" Birkaç saniye sessiz kaldığında işle uğraştığını düşünerek ben de sessiz kaldım.

EVLİLİĞİ KURTARMANIN 21 YOLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin