"Şuan kalp atışları ve nabzı normale geldi. Birkaç dakikaya da bilinci açılır merak etmeyin. Ağrı kesici serum taktım. "
"Anladım doktor Bey teşekkürler"
Birkaç saniye sonra uzaklaşan adım seslerini duydum. Doktor olduğunu düşündüğüm adamın gittiğine emin olunca gözlerimi açtım.
Açtığım gözlerimin ardından başıma toplanan iki kişi beni şoka uğrattı. Behçeti gördüğümde bakışlarımı kaçırdım. Hemen yanındaki sarı saçlı kadınını görünce de içimi öfke hissi kapladı.
Sarı ve uzun saçlarını afrika örgüsü yapmış, ela rengi gözlerini kirpiklerinin hacmiyle ortaya çıkarmış, dudağına sürdüğü kırmızı ruj ile adeta bir mankeni andırıyordu. Üzerine giydiği askılı yeşil elbisesini beline geçirdiği gümüş kemerle kombinlemişti.
Karşımda böyle güzel bir kadın varken benim halim yüz kızartıcıydı. Üzerimde beyaz bir hastane önlüğü. Büyük ihtimalle bakımsız saçlarım yine kabarmıştı.
Zaten yatağa bağlandığım bileğimdeki kelepçeyi hiç söylemiyorum.
Gözlerim uzun süre bileğimdeki kelepçede kaldı. Neden takmışlardı ki.
Behçet kelepçeye daldığımı fark edip cebinddn çıkardığı metal küçük bir anahtarla kelepçemi çözdü. Bileğimde oluşan halka şeklindeki kızarıklıkları görünce gözlerim şokla genişledi. Bu izlerin tek bir sebebi vardı.
Kelepçeden kurtulmak için deli gibi çırpınmıştım.
Ve bunu yaparken umarım birileri beni görmemiştir yoksa çok utanırdım. Zavallı ve elimden hiç bir şey gelmediği durumlarda birileri tarafından izlenmekten nefret ederdim.Ellerim yüzük parmağımı bulunca ordada olan tek taş yüzüğümü ve alyansımı gördüm. Demek hala oradaydılar.
Behçetin derin nefes alış verişlerini duyuyordum. Benim için endişelenmişmiydi.
Yaşanan olaylar bir filim sahnesi gibi gözlerimin önünden hızlıca kaydı. Vücudumu ele geçiren o acı, dindirmek adına kafama vuruşum, dayanamayıp kafamın sehpayla ritim içinde çarpışması, Behçetin gelip beni durdurmaya çalışması ve koluma yediğim iğne.
Bunların hepsi yaşanmıştı değil mi. Fakat şuan kendimi öyle boş hissediyordum ki ağzımı açıp tek kelime edecek gücü kendinde bulamıyordum.
Zihnim olayları biraz daha geriye aldı. Behçetin odasına girişim. Yatağında gördüğüm kuş, kuşun derin uçurumu andıran bakışları, kuşa dokunuşum, yumuşak olması gereken tüylerinin tenimi kor ateşte yakışı ve oracıkta bayılışım.
Bunlar da yaşanmıştı ama hiç doğru gelmiyordu. Kuşa dokunduktan sonra bayılışım ve uyandığımda hissettiğim ölümcül ağrı. Bunlar tesadüf müydü yoksa zihnimin bana tesadüf gibi gösterdiği olağan üstü şeyler miydi.
"Nasıl hissediyorsun"
Behçetin ağır sesini duymak kendime gelmemi sağladı. Gözlerimi ellerimden ayrılarak Behçete geçti.
Aynı uçurum bakışları yine gözlerini esir almış gibiydi. Sanki biraz daha o gözlere baksam uçurumun derinliklerine sürüklenecektim.
Bakışlarımı onun gözlerinden kaçırıp yine o afrika örgülü kıza baktım.
"Açım"
"Ah hepsi benim hatam. Uzun süredir yemek yemiyorsun tabi. Özür dilerim. Bennn... Yani Didem senin için yemek getirecek. İstediğin bir şey var mı?"
Adının Didem olduğunu öğrendiğim kıza ölümcül bakışlar attım. Behçet benim kocamdı, yani öyle olduğunu söylemişti. Peki ya bu kadın kimdi. Behçetin kardeşi yada kuzeni falan mı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUMA ÇEYREK KALA {+18}
RomanceElime dolanan kelepçeler bana benden korkması gereken kişinin ben olmadığımı anlattı. Üzerimi saran hastane önlüğü ise kaybedecek hiç bir şeyimin olmadığını hatırlattı bana. Vücuduma defalarca giren acı verici iğneler, insanların da benden korkm...