BÖLÜM 5

3 1 0
                                    

19 KASIM 2020 "GÜN DOĞUYOR."

Gün yine, yeniden, hiç bıkmadan doğmaya devam ediyor. Ben günden güne kendi benliğimi daha çok kaybediyorum ya da kaybetmiyorum emin değilim. Uçuruma giderken en güzel kıyafetlerimi giymeye özen gösteriyorum. Çünkü bugün resmi bir bayram ya da yüz yılda bir gelen özel bir gün olabilir. Can, ilk defa beni unutsa bile kendini yanımda hissettirebilir. Üzerimde koyu kahve kısa bir elbise var, onun üzerine de uzun kabanımı giyiyorum. Evden çıkmadan önce son kez saçlarımı düzeltiyorum ve anahtarımı da alarak çıkıyorum. Hava bugün kapalı, yağmur hiç durmadan yağıyor. Bu kasvetli havaya rağmen ruhumda büyük bir umut taşıyorum. Adımlarım zamanın önüne geçmek ister gibi hızlı, kafam sadece gideceğim yere odaklı. Yine, yeniden, uçuruma giden caddelerden geçiyorum, her gün olduğu gibi bugünde köşe başındaki kediyi ve onun ardında olan yaşlı nineyi selamlıyorum. Yağmur sularının biriktirdiği çukurların üzerinden atlaya atlaya kısa bir süre sonra uçuruma ulaşıyorum. Yolumun sonu muhteşem bir deniz manzarasına çıkıyor. Gözlerimi bilerek gökyüzünden çekmiyorum, çünkü hala saksıda duran çiçeklerimi boynu bükük görmek istemiyorum. Şimdi uçurumun sonuna adım adım yaklaşırken gözlerimi göğün çizgisinden hiç ayıramıyorum. Ancak yine de yolum sonlanıyor, ben uçurumun sonuna varıyorum. Artık aşağı bakmamın farkındalığıyla görüş açımı değiştiriyorum. Bakışlarım ilk önce ayakkabılarıma iniyor, ardından nefesimi tutarak bir süre bekliyorum ve en sonunda dün Can'ın oturduğu yere bakma cesaretini gösteriyorum. Orada sadece boşluk var, her zamanki halinden hiçbir farkı yok. Sanırım çiçeği görmedi ya da görse bile uğraşmak istemedi. Zaman bu kadar sınırlıyken, üstelik ben kendim için zamanı durdurmuşken ondan nasıl benimle zaman geçirmesini isterdim. Kalbim nasıl onun ihtiyacıyla kavrulurdu, nasıl yüzünü her gördüğümde içim heyecanla dolardı? Ben sonsuz bir zaman yaşarken onun sınırlı zamanını benimle öldürmesine müsaade edemezdim. Üstelik onunla geçirdiğim zaman ona daha çok zarar veriyorsa hiç izin veremezdim. Bu nasıl bir bela böyle? Onu görünce bile kalbimde rüzgarlar esiyor, kalbim onu görünce bir mevsimden başka bir mevsime geçiş yapıyor, bu nasıl olur? Onu düşünmeden yapamam, onsuz yaşayamam da, ama onun bensiz yaşaması gerekiyor. Son bir umutla gözlerimi etrafta gezdiriyorum. Ancak o zaman kayalığın altına gizlenmiş menekşeleri fark ediyorum kalbim acı içinde kasılırken beynim zafer nidaları atıyor. Kendime engel olamıyorum, koşar adımlarla kayalığın dibine iniyor ve mavi menekşelerimin yapraklarını zarif bir dokunuşla seviyorum. Çiçek dikildiği kayanın altında boynunu bükmüş, dünyanın en güzel uçurumunda olmasına rağmen mutsuz. Üstelik onu dikenin eşsiz bir adam olduğunu dahi bilmiyor! Hala onun burada olduğuna inanamıyorum, sanırım şu an bir rüyanın içindeyim. Şimdi menekşelerimin yapraklarını okşarken gözlerimin önüne Can'ın yeşilleri geliyor. Onun gözleri etrafa öyle bir ışık yayıyor ki, en karanlık kuyuya düşsem bile onu gözlerinden tanırım.

"Çiçeği çok beğendiniz sanırım."

Ani bir sıçramayla arkamı dönüyorum. Bana seslenen kişi karşılaşmayı beklediğim kişi değil, bunun bilinciyle omuzlarım ben farkında olmadan düşüyor. Gözlerimi yeniden çiçeğime çeviriyorum. Daha önce hiç karşılaşmadığım bir adam karşımda dikilerek gözlerini benimle beraber çiçeğe çeviriyor, ardından

"Mavi menekşenin anlamını bilir misiniz?" diyerek bana hiç beklemediğim bir soru yönlendiriyor. Bir süre ona cevap vermemeyi düşünüyorum ama adam bir türlü gözlerini üzerimden çekmiyor. Sorusuna cevap almakta oldukça ısrarlı, bunu ısrarla soruyu bir kez daha sormasıyla belli ediyor. "Neden uçurumdasınız?" Sonunda benden aldığı cevapla dudakları kıvrılıyor ve yanaklarında çukurlar bir süreliğine de olsa ortaya çıkıyor.

"Denizle buluşmak için buradayım." Dudaklarımdan ben farkında olmadan bir "hah" lama çıktı.

"Denizle buluşmak isteseydiniz burada durur benimle oturmazdınız. Uçuruma ayak bastığınız an vakit bile kaybetmeden koşmaya başlar ve atlardınız." Gözleri yüzümü daha da detaylı izlerken beni onaylamak için yavaşça kafasını sallıyor.

DİLEK ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin