BÖLÜM 7

3 1 0
                                    


19 Kasım 2020- Başka bir evrende

"Bir dilek hakkın olsaydı, ne dilerdin?"

Artık dilime yapışan bu söz öbeği, ben onu düşünmeden bile ağzımdan çıkıyor. Şimdi her zaman olduğu gibi uçurumun başında otururken aniden yanıma konan tombul güvercine sorularımı sıralıyorum. Onların dünyası da bizimki gibi aniden değişiyor mu, yoksa hayatları boyunca güvercin olarak yaşamaya mahkumlar mı, merak ediyorum. Bu sefer uçurumun soğuk rüzgarlarıyla tek başıma savaşmıyorum üstelik. Tam yanımda bulunan mavi menekşelerim de benim gibi göğü seyrediyor, onun yanında kendimi özgür hissediyorum. Ben bu sefer göğe bakmaya hazır hissediyorum. Bu sırada yanıma konan tombul serçe çoktan uçuyor. Nil adını verdiğim kayaya çarpan dalgaları izlerken tam arkamdan bir çıtırtı yükseliyor. Kalbim korkuyla kasılırken aniden toparlanmaya çalıştığım için dengemi kaybediyorum. Göğsümün arasına bir boşluk oturuyor, elim sıkıca tutunduğum kaya parçasından koparak aşağı sallanıyor, ben tam düşmek üzereyken bir çift kol tarafından sarmalanıyorum.

"Tuttum seni."

Az önce metrelerce yüksekten düşecek olmama rağmen bu kadar korkmamış, üzülmemiştim. Şimdi yüzünü bana doğru eğmiş Can'ın gözlerine bakarken kalbim her zamankinden çok acıyor, benim ondan uzak durmam gerekiyor. Dudaklarım tamamen istemsiz, benden bile habersiz onun ismini fısıldıyor.

"Can."

Evrenin en güzel gamzeleri kısa bir anlığına yüzünde canlanıyor.

"Tanıştığımızı sanmıyorum."

Göğsümden yukarıya doğru çıkan acıyı yutkunarak bastırmaya çalışıyorum. Bu sürede daha fazla onun yeşillerinde kaybolmamak için gözlerimi denize çeviriyorum.

"Evet, tanışmadığımızı biliyorum."

Belli bir ritimle aldığı nefesleri aralık olan ağzından yüzüme çarpıyor. Onun kokusunu solumamak için tuttuğum nefesim ciğerlerimi yakarak bana meydan okuyor. Bu sırada o tek elini belimden çekerek yüzümü kavrıyor. Ben şaşkınlıkla nefes almaya çalışırken o, yüzümü tutarak tekrar yüz yüze gelmemizi sağlıyor. Bu sefer gözlerine bakmaktan kaçamıyorum ve yeşillerinin arasında kayboluyorum.

"O zaman neden seni rüyalarımda görüyorum?"

Sözlerini bitirir bitirmez etrafa sessizlik çöküyor, eş zamanlı olarak gözlerim ardına kadar açılıyor. Sanırım şaşkınlıktan konuşma yetimi kaybediyorum. Onun tarafından nasıl görünüyorum bilmiyorum ama şu an vücudumda depremler, heyelanlar, şiddetli fırtınalar gerçekleşiyor.

"N-ne rüyalarında mı?" İnanamayarak tekrar soruyorum. "Rüyanda beni mi gördün?"

Başını sallayarak beni onaylıyor, bu sırada rüzgar saçlarını olabildiğince dağıtıyor.

"Evet, seni gördüm." Heyecandan lal olmuş dilime aldırmadan konuşmaya çalışıyorum. Sanırım bu sırada gözlerim hafifçe doluyor.

"Beni hatırlıyor musun Can?" Nefesimi tutarak cevabını bekliyorum, kalbim bu sırada birkaç saliseliğine duruyor sanırım. Esen rüzgar dolan gözlerime çarparak görüş açımı bulandırıyor. Hızla gözlerimi kırpıştırarak görüş açımı tekrar gözlerine çeviriyorum. Bu sırada onun omuzları düşüyor ve bakışlarını kaçıran taraf bu sefer o oluyor.

"Üzgünüm." Kalbim atmaya devam ediyor mu bilmiyorum. Sadece umut ettiği için ona kırgın olduğumu biliyorum.

"Bir önemi yok, imkansızdı zaten." Hala yüzümde duran eli yanaklarımı okşayarak gözyaşlarımı siliyor, oysa ağladığımın bile farkında değilim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 30 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DİLEK ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin