Selaaamm nasılsınız? Çok ayrı kaldık biliyorum ama önümüze ne engeli gelirse gelsin tekrardan buluşacağımızı söylemiştim size. Eh şimdi, kemerlerinizi tekrardan bağlayın. Alaçatı'ya uçuyoruz!
Bölüm şarkıları;
Sıla-Boş Yere
Yalın-Keyfi Yolunda Aşkı Sonunda🌊
Kayalıklara oturmuş, ayaklarıma çarpan suları seyrediyordum. Elimde olsa burayı terk eder, Bursa'ya geri dönerdim.
Üşümüştüm. Saat daha ondu, öğlen olmamıştı ama serindi bugün hava. Bu saatlerde sıcak olurdu normalde. Bizimkiler her zaman kargalar pisliklerini yemeden uyandıklaırı için Çağan sekiz buçukta kaldırmıştı beni. Zaten doğru düzgün de ders çalışamamıştım Berkay yüzünden. Kaçmıştım ondan. Her şeyden.
En çok da kendimden.
Omuzlarıma bırakılan ince şal ile başımı çevirdim arkaya. Berkay'dı gelen.
Kuyruktu mübarek. Hiç bırakmıyordu peşimi.
"Sen kaçtıkça ben kovalayacağım," dedi bana bir bardak kahve uzatırken. "En son, sobe."
"Ben salak değilim Berkay," diye patladım en sonunda. "Anlıyorum imalarını, her şeyi. Ama olmaz, üzgünüm."
Mavimsi, ela gözlerinde biraz hüzün sezdim. Belki de hayal kırıklığı, bilmiyordum. Emin değildim tam olarak, ne kendi duygularımdan ne de ondan.
"İyi de niye?" Dedi en sonunda. "İlk başta tatsız bir tanışmamız oldu kabulüm. Yavşaklık ettim sana, ona da kabulüm. Özür dilerim."
Ağlamaklı bir ifadeye büründü yüzüm. Ayağa kalktım, kahveyi bırakarak.
"Lütfen," dedim sessizce. "Lütfen zorlaştırma."
Bu kadar ketum davrandığım için kızıyordum kendime. Ama hayat ketumluk isterdi maalesef ki. Onu üzmek, kırmak istemiyordum ama bir şans verdiğim an ipin ucu kopacaktı.
"Zorlaştırdığım falan yok," dedi ayağa kalkarken. Bir kaç adım aşağıya, düzlüğe indim.
"Zorlaştırıyorsun," dedim kollarımı iki yana açarak. Zorlaştırmanın alasını yapıyordu hemde. Günlerdir nefes alamıyordum resmen. Odağımı tamamiyle kaydırmıştı. "Hem de o kadar berbat ediyorsun ki her şeyi!" Gözlerimi gökyüzüne çevirdim, derin bir nefes verdim sonra.
"Bak, Berkay." Dedim sakince. "Benim önümde kazanmam gereken bir sınav ve kendi ayaklarımın üzerinde geçirmek zorunda olduğum bir geleceğim var. Eğer sen beni böyle sabote etmeye devam edersen ne olacak biliyor musun? Ben kendimi aşka kaptırıp sınav senemi çöp edeceğim, üç ay sonra bir bakacağım ki yanımda yoksun! Çekip gitmişsin hayatımdan! Yıllar sonra eğer bir yerlere gelemeyip kocamın boyunduruğu altında yaşarsam, sebebi sen olacaksın."
"Ne alakası var?" Dedi kaşları çatılırken.
"Eğer bir kadınsan, kimseye eyvallah etmemeyi öğrenmek zorundasın çünkü Berkay! Hatta kadın erkek fark etmez, hayatta kendimizden başka kimsemiz yok anladın mı? Bir süre sonra çekip gidecek insanları hayatımıza alıyoruz, üstüne üstlük baş tacımız yapıyoruz ve sonra dönüp baktığımızda o insanın tek bir emaresini bile bulamıyoruz." Başımı salladım. "Şimdi anladın mı olayı?"
"Anılar kalıyor, Elif." Dedi sakince. "Bölük bölük, kısa, hayali anılar. Senin benim aklımda kalman gibi."
Yutkundum. Yüzümü yalayıp geçen rüzgar aynı zamanda da saçlarımı savurdu. Gözlerimi gözlerinden çekip gökyüzüne çevirirken kalbimi hızlandıran konuşmadan kaçmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEGONVİLLER AÇINCA
Teen Fiction"Anne yazlığa ne zaman gideceğiz?" Topuklu terliklerinin sesini duymuştum annemin. Oturduğu koltuktan yanıma gelip beni sarmıştı. Dünya üzerinde bana bu kadar benzeyen bir insanın olması çok hoşuma gidiyordu. O zamandan beri ne zaman yazın geldiği...