ʙᴏ̈ʟᴜ̈ᴍ: ʏɪ̇ʀᴍɪ̇ ɪ̇ᴋɪ̇

32 4 0
                                    

Her şeye rağmen onun hamlesini bekledim.
Neden mi?
Çünkü baskın taraf ben değilim.

O ise üstüne düşeni yapmış ve beni şaşırtmayı başararak ayrılmamızı sağlamıştı.

"Seungmin. Ben seninle olmayı istiyorum. "

Neyi kastettiğini ve söylemeye dilinin varmadığını biliyordum. Utangaç hâli tatlıydı ve sanırım utanan Chan favorimdi.

"Ben de istiyorum. Ama biliyorsun, sevgili olamayacağımızı."

Biliyordu. Şartların el vermediği ve zamanın çok yanlış olduğu bu dönemde sevgili olmamızın imkanı yoktu. Üzüldüğünü iç çekişlerinden ve yüz ifadesinden kolayca anlayabiliyordum ama elimden ne gelirdi ki? En az onun kadar ben de üzgündüm.

"Seni anlayabiliyorum. Ama her şeyin daha güzel olmasını beklesek olmaz mı? Şuan sadece 11. Sınıfız. Büyüdüğümüzde birbirimizi daha güzel tanıyacağız ve daha güzel seveceğiz. O yüzden şimdi sadece arkadaş olalım. "

"Arkadaş olursak, seni öpemem."

"Ama bazı şeyler için sabıra ihtiyaç vardır. Şimdi beklersek ileride öpücüklerimiz daha anlamlı olur. Hem belki o zamana kadar karşına daha güzel bir kız çıka-"

Sözümü endişeli gözlerle kesti.

"Saçmalama istersen. Son cümleye kadar söylediklerin mantıklıydı ama bu kadarına tahammülüm yok. "

"Tamam tamam, kusura bakma. "

Bundan sonra konuşmak istemiyordum. Sanki söylediğim her bir kelimenin ayrı bir yorgunluğu vardı da, üstüme yüklendikçe yükleniyordu.

"Kim Seungmin, seni seviyorum. "

Son noktaydı. Kalbimi parçalara ayıracak, tekrar tekrar birleştirecek daha güzel bir şey duymamıştım ben.

"Bang Chan, sana aşığım. "

Dudaklarımızı birleştirmek için can atsam da lanet okuldaydık işte. Yapılacak en iyi şey duygulu bir sarılıştı. Ama Chan, duygulu bir öpücüğü tercih etmişti.

Yavaşça beni duvara yaslamasıyla afalladım.
Nasıl bir ifadeyle baktığımı merak ediyordum doğrusu.

Daha sonra beline doladığı ince hırkayı belinden çözüp başımızı örttüğünde bu fikrin harika olduğunu düşünüyordum.
Boynuma kadar örtülen siyah hırka dışarının bizi görmesini engelleyecekti.

Daha sonra kumaşın altından dudaklarımda hissettiğim dudaklarla gözlerimi kapatmış bunun, belirli bir zaman için son olduğunu aklımdan çıkarıp ona karşılık vermiştim.

Yeterli olduğunu aynı anda düşünmüş olacağız ki kıkırdayarak ayrılmıştık. Kafamdan çektiği üstünü tekrar yerine bağlarken bile gülüyordu.

Kısa tuttuğumuz öpücük beynimde dalgalanmaya sebep olmuştu ve ben hala daha etkisinden çıkabildiğimi söyleyemezdim.

"İçeriden sevgili, dışarıdan arkadaş olsak daha kolay olmaz mııı? "

"Daha kolay olur olmasına da, abartmama
şartıyla. "

"Tamam doyumsuz olabilirim ama bu sadece sana özel olan bir şey. Ve düşündüğün kadar da değil, elbette kendime hakim olabilirim Seungmin-ah. "

"Hey! Yanlış anlama, seni sapkın olarak görmüyorum tabii ki. Kendimi dizginlemeye çalışıyordum aslında. Sözlerim daha çok kendimeydi.

"Tamam anladım sevgilim. "
Ah, afedersin.
İçeriden sevgilim, dışarıdan brom! "

Büyük bir kahkaha atmıştım bu dediğine. Daha sonra beklentiyle bana baktığında söylemek istediği başka bir şey daha olduğunu fark ettim.
Hevesli bir iç çekişle elini bana uzattığında konuştu:

"Söz verelim mi? "

"Olur."

O klas el hareketi ile söz verdikten sonra ona sıkıca sarılmaya başladım. Bu sırada aklımda kalan cümlelerimi de söyleyiverdim.

"Aynı üniversiteye gitseydik harika olmaz mıydı? "

"Aynı üniversiteye hazırlanalım o halde. "

"Değil mi? Kim bilir, belki orada sevgilim olursun."

Dediğim şeye kıkırdamıştı ancak benim ciddiyetimi fark ettiğinde endişeyle konuştu.

"Ciddi misin? Ah, kesinlikle akşam uyumadan önce hayalini kurabileceğim bir şey bu. Teşekkür ederim. "

Boynuna sardığım kollarıma rağmen kendimi gülmekten alıkoyamamıştım.

"Senden hiç bir farkım yok. İnan bana. "

O da güldüğünde ayrılmış, hiç bir şey demeden okul binasına doğru yürümeye başlamıştık.
Kesinlikle bu astığım son ders olacaktı çünkü şu devamsızlık işi ciddiye binmeye başlamıştı bile.
Ayrıca üstüne ders çalışmam gerekiyordu çünkü Chan bu zekasıyla muhtemelen beni arkasında bırakırdı. Onunla nasıl aynı seviyeye gelirdim bilmiyordum. Daha önce ondan yardım almayı düşünmüştüm. Aslında gerçekten de beni çalıştırsa hiç fena olmazdı.

"Chan, boş zamanlarında beni çalıştırsana.
Ders yani. "

"Olur tabi, çalıştırırım. Hatta seneye ful birlikte çalışırız diye düşünmüştüm. İstersen çalışabiliriz yani. "

"Gerçekten mii? Harika olur, hele işin içinde dibinden ayrılmamak varsa. "

Heyecanla kurduğum cümleye gülmeden edememişti. Beni yanıtlarken de gülüyordu ve gözleri o kadar kısılmıştı ki bir anlığına önünü görmediğini düşünmüştüm.

"Gülünce görebiliyor musun? "

"Susunca konuşabiliyor musun? "

Aramızda kısa bir sessizlik olduktan sonra aynı anda kahkaha atmaya başlamıştık bile. Sanırım arkadaş olma girişimlerimiz işe yarıyordu.

"Sen Avustralyalı değil misin? Gözlerin niye çekik?"

"Kore'de doğdum çünkü. "

"Hm, niye yeni haberim oldu. Bilmiyordum. "

"Artık biliyorsun. "

İçeri girdikten sonra sessiz olmaya çalışarak sınıfımızın olduğu kata çıkmıştık. Araya kaynayan espriler sayesinde çok sessiz olamasak da fazla dikkat çekmemiştik.

Beden dersi biteli kim bilir kaç dakika olmuştu. Ve şimdiki dersin ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Chan ile ayrılıp sınıfımın önüne geldiğimde kapının arkasında kalan bir yere çöküp dersin bitmesini sabırla! beklemeye başladım.

𖤐

Ben artık bana büyü yapıldığını düşünmeye başladım
YA SIRF GEÇEN BÖLÜMDE 3 GÜNE ATARIM DEDİĞİM İÇİN 6 GÜN OLDU
ne zaman tarih versem asırlar sonra atıyorum

Bu arada sonunda şu konuda anlaşabildik (zahmet oldu)
Sevgili olmalarını istemedim çünkü
ben daha sapım yani kısmetim açılırsa gelir düzeltirim

Şaka 
Bay

Is she your sister? | Chanmin ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin