when the party's over.

29 9 36
                                    

《》

"jeongin! neredesin sen alçak herif! daha ne çekeceğim senden ben!"

babasının yüksek sesi ile irkildi oğlan. ablası onu kolları arasına almış. adeta onu babasından korumak için cesurca bir hamle yapmaya hazırlamıştı kendini. ama bunun hiçbir işe yaramayacağını biliyordu.

"gene ne istiyorsun bizden ha!"

bağırdı mina. tüm gücüyle bağırdı. babası olacak alçak herifin her gün bir bahane ile gelip kardeşini dövmesi artık bir hâl olmuştu. o kardeşini sever kollardı, ama babası onu kanlar içerisinde bırakırdı.

her zaman ki gibi minayı saçından tutup sürükledi babası olacak adi herif. ama minanın her gün kardeşini kollamak için gittiği boks kursları ona yaramıştı.

tuttuğu eli kavradığı gibi duvara çarptı pislenmiş bedeni.

"vay vay vay, mina hanıma bakın siz. büyümüşte babasının karşısına çıkıyormuş."

tüm gücünü kullanmaya yeltendi mina. o an tanrıdan bu hayatı dilememeyi istedi. bu hayat ona çok adaletsizdi.

babası saçını tekrar kavradı zavallı kızın. minanin tek yapabildiği çığlık atmak ve ağlayan kardeşine bakmaktı. hayatın acısı oturmuş karşısında ona gülüyordu.

"ee yettiniz be!"

minanın kafasını duvara çarptı. o kadar sertti ki, bilincini kapatmasına sebep olmuştu. ama sayıklarken bilene yalvarıyordu. gün ışığı bir an önce onu bulsun istiyordu. tanrıya yalvardı. kardeşi için yalvardı.

yetmedi jeonginide kavradı saçından. sürükledi onu . her zamanki o lanet yere sürükledi. kimsenin girmek istemediği yere.

"yeter bırak beni artık, bırakta öleyim. katlanmak istemiyorum senin bahanelerine. artık her gün içip içip beni sebepsizce dövmene dayanamıyorum artık. öldür beni.."

ne yazık ki oğlanın yalvarışları bir sonuca varmıyordu. her gün olduğu gibi o günde sabaha kadar gördüğü işkenceler onun kendi kanının olduğu zemine yatmasına yeltenmişti.

aydınlanan havaya baktı oğlan. gökyüzüne baktı. neden ben? dedi. neden ben hep yaşıyorum bunları? neden sebepsizce her gün ablamın yakarışlarını duymak zorunda kalıyorum. bu benim hayatım olmamalı. ben özgür yaşamalıyım.

tanrı ona istediğini vermiyordu. jeongin her geçen gün çürüyordu. annesine her gün lanet okuyordu. neden beni ve ablamı bu canavarla tek bıraktın diye. her gün bunlarla geçiyordu.

ders çalışmaya zamanı yoktu. ya da okula gitmesine. ama aslında bir yandan bakıldığında okul onun için kaçamak bir yerdi. orada saatlerini geçirmeyi seviyordu. en azından orada biraz huzura eriyordu.

karşısında duran aynaya baktı. lekelerini kapatıyordu güya. neredeyse her gün olan kabuslar yüzünden.

babasının onu dövmediği günlerin gecesi bilene zehir gibiydi ona. o gecelerde bilene kabuslar ile uyanıyor ve asla yatamıyordu.

yüzündeki yaraları ise bir şekilde makyaj yaparak kapatıyordu. oturupta kimseye anlatacak gücü yoktu yaşadıklarını.

okuduğu okulun önüne geldi. henüz lisenin ikinci yılını yaşayan bir öğrenciye göre bence fazla adilsiz bir hayat ya da oyun.

en azından evdeki canavardan uzaklaşmıştı. veli toplantısının olduğu günler bilene gelmemesi onun için çok güzeldi.

çok fazla konuştuk jeongini, onun hayatı var ve hayatında olan bir ablası. ablasıda ondan farksız. en azından lise değilde üniversite okuyor. yakında iş sahibi olacak.

afraid / seungchan, jeongbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin