was that all?

12 4 3
                                    

《》

"bence changbin hyung senden hoşlanıyor."

seungminin dediği üzerine içmek üzere olduğu kahvesini püskürtmüştü.

"iyi misin jeong?"

"çok iyiyim, çok."

seungmin ona sinsi bir gülüş takınmış ve suyu uzatmıştı. jeongin suyu içtikten sonra kıpkırmızı olmuş ve masadan heyecanla uzaklaşmıştı.

"ne hoşlanması ya? changbin hyung ve ben mi? imkan-"

"kim imkansız olduğunu söyledi?"

girdiği dava odasında tek başına olduğunu sanan jeongin, arkasında beliren yapılı vücut ile olduğu yere yapışmıştı. dediklerinin şokunu atlatsa mıydı, yoksa changbinin onu duymasını mı?

"bir şey söylemeyecek misin?"

sadece ona bakıp şok olmuş bir surat ile duruyordu. ne olacağını tahmin bile edemiyordu.

"şey...hyung...yani ben..."

"şu an kararsız ve karışık olduğunu bakışlarından anlayabiliyorum. jeongin, ben sanırım sana aşık oldum, biliyorum bu kadar hızlı söylemek belki de saçmalıktır ama içimde duran şeyleri dışarı çabuk yansıtıyorum. eğer sende de bir şeyler varsa bunların hemen dışarı çıkmasını sağla. olmasa bile, sadece kendine zarar verme. beni duydun ne de olsa."

changbinin dedikleri ile derin bir iç çekmiş ve bu kadar yakın olmalarının verdiği hissiyat ile yutkunmuştu.

"hyung, şu an bilmiyorum ne diyeceğimi. seni asla üzmek istemiyorum ama biz olur muyuz ki?"

"kendini toplarlayıp gel o zaman, şu an kararsız isen karar vermen de doğru olmaz. bu yüzden karşımda kekeleyip konuşan, utangaç bir jeongin görmek tuhaf."

"ehe...şey ben kaçayım o zaman."

koşarak yakın mesafeden çıkan jeongin soluğu hemen seungmin ve jisungun yanında almıştı. sanki uzun bir yürüyüşten gelmiş gibi ellerini dizlerine koymuş ve soluklanıyordu.

"jeong? ne oldu?"

"sandığın gibi seungmin, changbin bana aşık."

jeonginin dediği şey üzerine mutlu bir çığlık atmışlar ve ellerini alkış şeklinde birleştirmişlerdi. chanın sevgilisi olmasından sonra onun kardeşinin en yakın arkadaşıyla sevgili olması kulağa hoş geliyordu.

"benden daha mutlusunuz anlaşılan."

göz devirerek yerine oturmuş, aklına hâlâ dava odasında olan şeyler gelince utanıyordu.

"bak oğlum, kör olan sensin. çocuk sen kaçırıldığında o kadar endişelendi ki neredeyse ağlayacak noktaya gelmişti. seni sağsalim görünce yere çömelip küçük bir çocuk gibi ağlayacaktı. aynı chan gibi, ikisi de aynı gibiler."

"ilk buluşmamızda ağzı açık bakıyordu bana. kör olan ben miyim acaba?"

"hâlâ acaba diyor, bak şapşal bebeğim benim. sana sevgilisi olan biri olarak tavsiye vereyim, asla gardını indirme. biraz sıkı ol. dedektif jeongin gibi soğukkanlı ol."

"ya gördük senin gardını, o yüzden mi her gün gördüğün yerde minho hyungun ağzına düşüyorsun?"

"jeongin bok veririm sana bir daha tavsiye."

"tamam ya, ama ben çok kararsızım ya. ya memnun olmazsa benden?"

"memnun olmasa kendisi sana gelmezdi. demek ki onda da bir şeyler var işte."

afraid / seungchan, jeongbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin