i wish you stayed longer mom.

5 3 1
                                    

《》

günlerin geçmesi bilene o kadar hızlı oluyordu ki, kimse kimsenin ne yaşadığını bile bilmiyordu.

aniden sevdiği küçüğünün ortadan kaybolması ile boşluğa düşmüştü chan. seungminin o katilin elinde olması bile delirtmeye yetiyordu chanı.

"o gün onu bırakmamalıydım! hepsi benim suçum!"

bağırarak en son beş gün önce beraber oldukları odadaydı ve her şeyi yerle bir etmişti. bir kişiyi daha kaybetmeye cesareti yoktu. sevdiği adamında ellerinden kaymasına tahammülü yoktu.

"aptal chan! ne diye bıraktın ki onu tek başına aptal!"

kaç kere çaldığı telefona baktı. hiçbir cevap yoktu, aradığında onun cevapsız aramalarını cevaplayan bir seungmin yoktu. adı yazıyordu ama kendisi yoktu.

kaç gündür ağlamaktan şişen gözleri ile bir kez daha ağladı. onu kaybetmek gibi bir düşünceye dahi gitmiyordu, inanmıyordu çünkü chan.

şu an o kadar çaresiz bir chan vardı ki ayna karşısında, güçsüz ve hiçbir şey yapamayan bir chan. aynı anne ve babasının ölümündeki chan gibi.

saatlerini beraber oldukları oda da geçirmişti. kaç gündür didik didik edilen ormanda bulunamıyordu sevdiği. bir iz bile yoktu ondan. öldüğü veya kaldığı bile belli değildi.

çaresizlikle bir ruhsuz gibi çıkmıştı odadan. çökmüş yüzü, kaç gündür yemediği yemek yüzünden ağrıyan midesi. chan öldüğünü hissediyordu.

aşağı inmiş ve panonun karşısına geçmişti. sevdiğinin özenle hazırladığı tabloya baktı. anlatırken ne kadar da gururluydu ama, şimdi olsa zamanı geriye sarar, tekrar tekrar dinlerdi onun sesini.

uzunca baktığı panoya bir anda bir şeyler bulmuş gibi bakıyordu. o pislik katilin yüzüne baktı, bir de yanındaki çirkin yaşlı surata. aklına gelen şey ile beraber hemen evden çıkmış ve karakola varmıştı.

onu kaç gündür görmeyen kardeşi derin bir nefes aldı yanına gelmek için ama chan hemen delil odasına girmiş ve her yeri karıştırmaya başlamıştı. sonunda bulduğu yüzük ile beraber odadan çıkmıştı.

"jeongin, mavi kolyeyi bana ver."

"ne?"

"jeongin sana mavi kolyeyi ver dedim!"

aşırı fazla yüksek çıkan sesi ile herkes irkilmiş, jeonginde yüzüğü dolabından çıkartıp chanın eline vermişti.

ikisini de boynuna takan chan ile herkes ona tuhaf tuhaf bakıyordu. hâlâ onun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyorlardı. bu adam kafayı yemiş gibi bakıyorlardı.

"madem siz bir boku beceremiyorsunuz, o halde ben yapacağım o boku da."

yüzlerine tükürürmüşçesine söylediği cümle ile beraber herkesi arkada bırakmış ve arabaya binip seungminin beş gün önce gece saatlerinde kaybolduğu ormana gelmişti.

incelemeye geldiği gün cesetlerin bırakıldığı göl kenarına bakmış ve o yoldan ilerlemeye başlamıştı. boynunda olan kolyeyi ve parmağında olan yüzüğü okşuyordu. aynı seungminin yaptığı gibi.

bazen yürüyerek bazen de koşarak kat ettiği ormanda sadece onun ayak sesleri vardı. sırf daha fazla gözüksün diye, kolyeyi ve yüzüğü açığa çıkarmaya çalışıyordu. ne de olsa bu kolyeyi takan herkes ölüyormuş.

seungmin ve jeonginin küçük çocuğu ziyaret ettikleri gün o kolye ile ilgili konuştukları her şeyi duymuştu chan. jeonginin kolyeyi dolaba koymasına kadar onları takip etmişti. seungminin ona söylemesi ile o da annesinin ona verdiği kolyeyi göstermişti. iki kolye de aynıydı.

afraid / seungchan, jeongbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin