infinity. (f')

14 3 8
                                    

《》

uykusunda olan chan günler sonrasında gözünü açmıştı. o gözlerini açtığında bile kimse yanında yoktu. tekti ve soğuk hissediyordu.

tek olduğu odaya baktı, bir süre tavanı izlemiş sonra da yatağından kalkmıştı. her zaman hastanelerden nefret etmiştir chan. gecenin bir vakti güçlü bir şekilde yağan yağmura baktı. hastane camına damlayan yağmur damlacıkları vardı. midesi daha öncesine göre iyiydi.

üstünde olan hastane kıyafetleri ile camın önündeki koltuğa oturdu ve dışarıyı seyretti. bir cümle edemiyordu. hafızası yok gibiydi.

ama sonra bilinci daha da yerine geldi ve birkaç gün öncesini hatırladı. kolunda olan serumu bir çırpıda çıkarmış ve koridora çıkıp hastaneden kaçmıştı.

tekrar kendini yağmurlu havaya veren chan yürüyordu. ruhsuz gibi nereye gitmeden sadece kaçıyordu. hastaneden kaçışı vardı ama bu içindeki kötü histen kaçışı yoktu.

yağmur altında, uyandığından beri bir kelime etmeden yürüyordu. birkaç gün öncesinde seungminin ona olan bakışları geldi aklına. ama şu an eli kolu bağlıydı ve kimse onu bulamıyordu. ne olduğunu bile bilmiyorlardı. haber yoktu seungminden, bu chanı daha da deli ediyordu.

ıslanan kıyafetleri ile beraber geldiği karakola baktı. yere düşen kan lekeleri vardı, ama chanın umurunda değildi. eğer daha fazla soğukta durursa vücudu buna tepki gösterir ve beynin donukluğuna sebep olabilirdi. ancak şu an chanı durduracak bir şey yoktu.

gürültülü şimşeğin sesi her çaktığında daha da şiddetleniyordu. karanlık olan emniyetin içinde kimse yoktu. hepsi nerede diye sorguladı chan. yapacak bir şey olmadığı için, kendini bu hale getirdiği yere gitti. göl kenarına.

hâlâ kanayan burnu umurunda değildi. sadece şu an göl kenarına gidip tekrar o soğuk zemine yatmak istiyordu. öyle de olmuş göl kenarına gitmişti.

fakat öyle olmayan bir şey vardı. oraya ulaştığında orada olan ekibe bakmış ve bir cesedin daha bulunduğunu tahmin etmişti. gözlerini kocaman açmış ve o bedenin seungmine ait olmadığına dua etmişti.

abisini gören changbin hemen onun yanına gitmişti.

"abi...bu notu görmen gerekiyor..."

titreyerek ona notu uzatan kardeşine baktı.

az önce hiçbir şey yapmadan çıktığın emniyetin arkasındaki manzaraya bekliyorum seni bang christopher chan

notu okuduğu gibi ona bakan herkesle beraber adımları geriye gitmiş ve hızlanarak yağan yağmurun altında emniyete doğru koşmaya başlamıştı. koşarken içinden Tanrı'ya yalvarıyor, ummak istemediği şeyin olmamasını diliyordu.

kızarık olan gözleri ile beraber arkasından gelen herkes ile beraber koşuyordu. oraya vardığında küçüğünün ona gülümsemesini istiyordu. tekrar onu öpmek istiyordu.

korkarak adımları yavaşlamış ve en sonunda geldiği ormana baktı. başından beri her şeyin suçlusu buradaydı. üstünde olan siyah görünüm ile katil olduğu o kadar belli oluyordu ki, sıska bedeni buna evet diyordu.

sonra hiç istemediği bir görüntü daha vardı chanın karşısında, katilin yanında bir beden ağaçta sallanıyordu. siyah bir poşete sarılmış beden sallanıyordu hissizce.

"biraz daha erken gelseydin yaşardı ama bang christopher."

pislik kahkasını chana karşı göstermişti. ama chan sadece donarak salıncakta sallanan, ayırt edemediği bedene baktı. onun seungmin olmamasını diledi.

afraid / seungchan, jeongbin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin