O günün gecesinde saatlerce oturup konuşmuştuk. Mutluyum, huzurluydum. Tanıdığım, sevdiğim insanlarla beraber sahil kenarında oturmuş sohbet ediyorduk. Hakan çok sohbete dahil olmuyordu. Genelde Ahmet ve Batuhan konuşuyordu. Fırat ağzına bir cips attı ve "Babam gebertecek beni." dedi.
"Niye?" diye sordu Memo.
"E dükkanı bana bırakıyordu ya, yokum Mersin'de."
Haa nidası duyuldu Memo'dan. "Ne olacak iki günden ya." dedi Ahmet. "Ne olacak değil mi?" dedi Fırat gülerek. Ahmet'e öyle bir bakıyordu ki benim bile içim gidiyordu. Ahmet gülmeye başladı, "Hee ne olacak.."
Hakan ayaklandı, "Dönüyorum ben artık." dedi. "E biz de dönelim geç oldu zaten." dedi Batuhan. Herkes onayladı ve zengin kalkışı yaptık. Çöplerimizi bir poşete toplayıp yol üstündeki çöp kutusuna attık. Yarım saatlik bir yol bekliyordu bizi şimdi. Herkes şimdiden söylenmeye başlamıştı bile.
Hakan'la o zamandan sonra hiç konuşmamıştık. İkimiz de ne diyeceğimizi bilmiyorduk. Kafamız karışıktı.
"Abi sen ne zaman dönüyorsun?" dedi Memo. "Bungalovdan eve geçtikten 1 gün sonra dönüyorum ben." dedi Hakan. Yine gidiyordu. Söylenmeye hakkım yoktu, işi buydu.
"Dönüşün ne zaman peki?" dedi Memo tekrar.
"Belli değil, net olmuyor pek." dedi. Kafasını salladı.
Yarım saatlik yol boyunca neredeyse kimse konuşmadı. Ama garip bir şekilde yol hızlıca bitti. Bahçenin anahtarını Batuhan çıkarıp kapıyı açtı. Sırayla içeri girdik ve kapıyı kilitledik. Evin de kapısını açtı Batuhan ve ben direkt banyoda elimi yüzümü yıkadım. Diğerleri ne yapıyordu bakmamıştım bile. Yorgundum. Uyumak istiyordum. "Ben yatıyorum." dedim sadece.
"İyi geceler." dedi salondaki Batuhan. Memo ve Fırat konuşuyorlardı duymamışlardı muhtemelen. Ahmet ve Hakan ise görünmüyordu. Üst kata çıkmışlardı belki, bilmiyordum.
Ben de yatağıma geçmek için iki kat çıktım. Yatakta uzanan Hakan'ı gördüm. Benden önce davranmıştı, gözleri kapalıydı. Sessizce çantamdaki şortumu çıkarıp üstümdeki şortu değiştirdim. Normalde tişörtüm olmadan yatıyordum ama yanımda Hakan olduğu için bu gece tişörtle yatacaktım.
O ise benim aksime üstünde hiçbir şey yokken yatıyordu.
Yanına uzandım. Gözlerim istemsizce kayıyordu zaten. Uykum vardı.
Arkamı döndüm ona. Alt kattaki ışıklar da söndü. Herkes yorulmuştu sanırım. Hakan hareketlendi. Bana değmiyordu, ona döndüm. Bana dönük yatıyordu, gözleri kapalıydı hala. Karanlıkta zar zor seçebiliyordum.
Ancak birden gözlerini araladı.
Gözlerimi kaçırmadım.
Elini hafifçe kaldırdı ve gözümün önüne düşen saçımı arkaya attı. İşaret parmağıyla burnuma dokundu hafifçe, elini sürükleyerek dudaklarıma götürdü. Oradan yukarı çekerek kaşlarıma.
Hiç konuşmuyordu.
Sessizce elini yüzümden çekti. Gözleri hala açıktı. Birden kolumu tuttu ve beni tek hamlede kendine çekti. Ben ondan saçma sapan cinsel bir hamle beklerken o diğer eliyle saçlarımı okşayıp kafamı sıkıca ensemden tutunca şaşırmıştım. Sarılıyordu. Fısıldadı, "Sana karşı ne hissettiğimi bulmak o kadar zor ki..." dedi.
"Hakan.." dedim kendimden iterken. Uzaklaştım.
"Yapma." dedim ardından.
"Senin için her şey çok basit, değil mi?" dedi fısıldayarak. Anlamsızca baktım. "Annem beni evliliğe zorlamadı, torun için ısrar da etmedi. Ben keyfimden evlendim Naz'la.." dedi ve gülümseyerek arkasını döndü.
Ne demeye çalışıyordu?
Filiz ablayı adım gibi tanıyordum.
Bunu yapmazdı.
İç çektim. Arkamı döndüm. Bir süre sessizce gözlerim kapalı bekledim. Uyuyamadım ama. İçim asla rahat etmedi. Ama Hakan'dan tık yoktu. O uyuyordu sanırım. Dayanamadım ve yataktan çıktım. Sessizce merdivenleri inerek giriş kata geldim. Kapıyı açtım ve bahçedeki geniş tek kişilik salıncağa oturdum. İçinde koca koca minderler vardı, rahattı. Hava sıcaktı da.
Gözlerimi yumdum, havuzun su sesi geliyordu. Dışarıdaki böceklerin sesleriyle karışıyordu.
Uyumaya yakın olduğumu hissettiğimde kapının açıldığını duydum. Gözlerimi açmadım. Uyuyor taklidi yaptım. Kimseyle konuşasım yoktu. Bahçedeki adım seslerini duydum. Biri bana doğru yaklaşıyordu. Vücuduma değen yumuşak dokuyu hissettim. Biri üstümü örtmüştü.
Hakan'dı.
Sessizce bekledi bir süre.
Ardından adım seslerini duydum. Arkasını döndü ve uzaklaştı.
Gözlerimi hafifçe araladım.
Gördüğüm kişiyle şaşırdım, Batuhan örtmüştü üstümü.
Kendime kızdım, Hakan'dan bekliyordum. Ondan bir adım bekliyordum. Kabul bile etmek istemiyordum ama boşansaydı çok sevinirdim. Ya da Naz hamile kalmasa...
Batuhan'ın üstüme örttüğü örtüyle omzumu kapattım. Burada yatacaktım sanırım. Kendime olan öfkem geçene kadar buradaydım en azından. Hakan'ı kenara bırakmam gerekiyordu. Tıpkı birkaç gün önce yaptığım gibi.
Ona inanmamam. Onun tuzağına düşmemem gerekiyordu.
Kendime hatırlattım tekrar.
O evli, evlenmeyi kendisi istedi. Naz'la birlikte oldu.
Seni sevmiyor.
Sadece istiyor.
İnanın bana tamamen dogaclama yazıyorum
kimle olur onu bile bilmiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LIPSTCIK ON MY TEETH -GAY-
RomanceBu kitapta bolca cinsel içerik, şiddet vardır. Ona göre okuyun duyarı başka yerde kasın.