Bu Kimin Kafası ¿

BÖLÜM-14

  " Ben ne diyeceğimi bilemedim ki "   " benimle gerçekten evlenir misin ? "    " tabiki "  gözleri parlamıştı, sanki uzun zamandır bu ânı bekliyormuş gibiydi, belime sarılıp havaya kaldırdı, "Elifnaz beni seviyor " diye bağırdı. Bu halleri beni mutlu etmişti. Bu gece ikimizde mutlu uyumuştuk. Sabah olunca, çok güzel bir kahvaltı hazırladım ve  Caner' i
uyandırmaya gittim " aşkım kalk hadi, kahvaltı hazır  "   " tamam, kalkıyorum hemen "   Caner elini yüzünü yıkarken, bende çaylarımızı koydum. " Biliyor musun aşkım, hep bu ânı hayal ediyordum "   " hangi ânı ? " 
" senin beni uyandırman, bana aşkım demen, en büyük hayalimdi "  " ne güzel, hayallerinin gerçekleşmesi. "
Mutlu mutlu kahvaltımızı yapıp, sohbet ettik.  Kahvaltı masasını topladıktan sonra Zeynep' i aradım, beraber kuaföre gidecektik. " Aşkım, ben çıkıyorum "    " nereye ? "    " Zeynep' le birlikte kuaföre gideceğiz "  " tamam. "
Zeynep' in evine yaklaşmıştım arayıp haber verdim, akşam için çok heyecanlıydım, inşallah sorunsuz gider geliriz.
" Nasılsın Elif  "   " ne o adımı söylemeye mi üşeniyorsun "   " ne alaka yaa "   " kısaltarak söyledin "   " of ne uzattın konuyu yaa, nasılsın Elifnaz, vurgu yaparak söyledim fark ettiysen "   " ha şöyle, iyiyim iyi, sen nasılsın "   " sayende, yorgunum "  haklıydı, bazen saçma şeyleri öyle abartırdım ki, insanlar benden kaçardı " kusura bakma, abartma sanatımı fazla kaçırdım "   " aman boşver şimdi, sen saçını nasıl yaptıracaksın "   " bilmem, gidince oradan seçeceğim"     " bende karar vermedim daha. " Kuaföre geldik ve içeri geçip oturduk, kendime göre bir saç stili bulamadım, o yüzden sade bir şekilde düzleştirmeyi seçtim...

Sade ve kolay birşey seçtiğim için, saçım erken bitmişti. Bunaldığım için kuaförden çıkıp bir kafeye oturdum, kahvemi içerken Zeynep' i bekledim, öyle zor birşey seçmiş ki saatlerce onu bekledim. " Çok şükür, sen gelene kadar 10 bardak kahve içtim " söyleniyordum ama beklediğime değmişti   " saçın çok güzel olmuş, beklediğime değdi "
" bende öyle düşünüyorum, neyse gidelim haydi, baloya geç kalacağız " gerçekten de baloya geç kalacaktık, tam bir saat kalmıştı. Hızlı bir şekilde eve gittik, odamada hızlı çıkmıştık. Kalan 45 dakikada makyajımı yapıp, kıyafetimi giymeliydim...

" Çok güzel olmuşsun aşkım " " o senin gözlerinin güzelliği "   " sen gelmiyor musun ? " diye sordum  " belki sonra gelirim " diye yanıtladı. Balo salonuna gelmiştik, arabadan indim  " salon bu mu ? şaka gibi ya, o kadar para veriyoruz, burayı mı tutmuşlar ? "  " mızmızlanma Elifnaz yürü hadi "     " tamam "  içerisi büyüktü fakat hiç güzel değildi  " ay, şuraya bak ya  "    " Elifnaz, geç otur şuraya ve keyfini çıkar "    "  buranın mı keyfini çıkaracağım, şaka mısın sen ? " bu düşük bütçeli salonu beğenmemiştim fakat yapacak birşey yoktu. " Elifnaz, enişte nerede ? "
" o sonra gelecek "   " ha tamam "  Mert iyi çocuktu fakat bazen çok sinir bozucu olabiliyordu. " Elifnaz "
" efendim Zeynep "   " baksana Aytuğ seni izliyor "    " izlesin, o daha çok izleyecek beni "  o kadar sinirli bakıyordu ki,
sanki beni öldürecekti, yanına doğru ilerledim " ne bakıyorsun ? "   " çok ileri gittin Elifnaz  "   " ben mi sen mi ?  aldatırken aklın neredeydi "   " ben seni aldatmadım "    " yeter artık, yalan konuşma, hayır yani en çok neye kızıyorum biliyor musun, beni  Esin ile aldattın "  " off Elifnaz, yanlış anlaşı-"   " neyse ne artık benden uzak dur "
son noktayı koyup yanından ayrıldım. Balo iyice uzuyordu, sevdiğim şarkılar çalıyordu ve eğleniyordum, iki saattir ayaktaydım, bu yüzden ayaklarım kopuyordu, tam oturacakken tuvaletim geldi, oturmadan lavaboya gittim. Lavaboda Esin vardı  " bende bu kötü koku nereden geliyor diyordum  "  hiç beklemeden lafımı soktum " ne o Elifnaz kendini mi kokladın ?  "  verdiği cevap çok iyiydi fakat bu cevabın altında kalamazdım  " Esin, bakıyorumda espri yeteğin bayağı gelişmiş, metreslik sana yaradı "    " canım, yalnız burada metres ben değil sen oluyorsun "   " beni çekemiyorsun demi, tabi tüm erkekler benim peşimde koşuyor "    " senin sevdiğin adam beni seçmiş, tüm erkekler peşinde koşsa neye yarar "  söylediğim herşeye bir cevabı vardı, lafımı sokup uzaklaşamıyordum derken cevap veremeyeceği birşey geldi aklıma  " Esin biliyor musun, bu çocuğun babası Aytuğ " yüzü buruşmuştu, ona kapatıcı uzattım  " al, ağladıktan sonra göz altlarını kapatırsın "  bu lafın üstüne verecek cevabı yoktu, bende tuvalete girdim
" sen kendini akıllı sanmaya devam et " diyerek çıktı. Bende çıkıp ellerimi yıkadım, kapıyı açmak için elimi uzattığımda kapı açılmadı " açamazsın Elifnaz, kitledim kapıyı üstüne "   " aç şunu, sana aç dedim "   " ben gidiyorum"   " kapıyı aç " diye bağırırken karnıma bir sancı geldi   " Esin, kapıyı aç, karnıma sancı girdi "   " beni kandıramazsın " dedi ve sonra sesi kesildi. Arkasından bağırdım ama duymadı, sancı artmaya devam ediyordu, bir köşeye oturdum ve kapının açılmasını bekledim. Yaklaşık bir saat sonra kapı açıldı  " Elifnaz, ne arıyorsun burada ?"
" Esin beni buraya kilitledi " diyerek dışarı çıktım, salonun ortasına ilerlerken, bi gürültü koptu. Bu gürültü mutfaktan gelmişti, patlama olmuştu,  mutfağın bulunduğu yerden  bi ses daha geldi ve etraf patlamaya başladı. Son patlamada daha da korktum, kapının önünde büyük bir yoğunluk oluşmuştu. Herkes bağırarak sağ sola koşturuyordu, bende kapıyı doğru ilerlerken, sancım daha da arttı ve kanamam başladı. Beş adım daha attım, tam altıncıyı atacaktım ki yere yığıldım, kalkamadım. Salonda yangın çıkmıştı, bağırışlar giderek artıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum, ayağa kalkamıyordum ve zehirli duman soluyordum. Yardım beklerken, Aytuğ ve Irmak geldi, bana yardım ederken bir patlama daha oldu. kurtulacağımı sanarken Aytuğ beni bırakıp kaçtı. Aytuğ kaçarken Irmak kolundan tuttu  " nereye gidiyordun sen ? "  " bırak kolumu " diyerek Irmağı itekledi ve Irmak  alevlerin üzerine düştü. Irmak cayır cayır yanan bedenini izlerken içim çok kötü olmuştu...