Katilinin kollarında bir ninni dinliyorsun.
Saçlarında parmakları, kana bulanıyorsun. Sokaklarda insanlar, çığlıklar, yakarışlar...
Bir meşale yanıyor, bir kadın gülüyor.
Elinde bir kürek mezarında bekliyor.
Ölümün sesi...
Ölümün gözleri...
Ölümü...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Şarkılar: KÖFN- Zar Zor Pr1ha13- Evil Laugh
Kalbi zift olan birine ışığı sevdiremezdin, sen de karanlığa çekilirdin.
BEN DE SANA AİT BİR ŞEY VAR
Bazen görünmez bir duvara toslardın. O duvarı ne kadar geçmeye çalışırsan çalış onu her ardında bıraktığını sandığın anda yeniden karşına çıkardı ve sen buna engel olamadığın için o duvar olmaya başlardın. Bazen kaçmak yerine yüzleşmek gerekti. Her ne kadar zor olsa da bazı şeyler kabullendiğinde giderdi ya da hiç olmadığı kadar sen de kalırdı.
"Manyağın teki, sardı bana." dedi arkadaşına sıkıntılı bir yüz ifadesiyle. "Anasını satayım tam bir düzene giriyorum düzenimin içinden geçiyorlar." diye yakınmadan da edemedi.
Elindeki sigara dalını kalın dudakları arasına alıp ciğerlerini dumanla doldururken küçük odanın içini iyice kerhaneye dönmüştü.
Sigara dumanı gözlerini sızlatsa da bunu umursamadı.
Mustafa ise dediklerine sırıtarak elindeki çaydan höpürdete höpürdete bir yudum aldı. O sırada Yücel sinirleri bozulmuş şekilde dik dik arkadaşına bakmıştı. "Aşığın var kardeşim, sevineceğine söyleniyorsun." derken elindeki çay bardağının ince belini kibarca tutarak kendini gösterip, "Bak bana sap geldim sap gidiyorum, haline şükret." dediğinde adam onun bu gevşek tavırlarına alışkın olduğu için umursamazca arkasına yaslanıp söylene söylene başını sallamıştı.
Bitmek üzere olan sigarasından birkaç fırt daha içine çekip arkadaşının çay atlığı için kullandığı şeyin içinde sigarayı söndürdü. İkinci elden aldığı rahatsız koltuğa iyice yerleşti.
Yayları götüne geçiyordu.
"Gelmişiz burada sana derdimizi anlatıyoruz, gevşek gevşek konuşuyorsun."
"N'apayım kardeşim polis miyim ben, peşine mi düşeyim bu işin istiyorsun?" elindeki bardağı önündeki küçük sehpaya bırakırken o da tekli koltuğun ucuna çekilmişti. "Nasıl notlar bırakıyor bu kız sana, böyle sapıklı mapıklı mı?" derken gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmak zorunda kalmıştı.
