1.8

6 2 2
                                    

Herkese merhabalar,

18. bölüm aslında bağlantılı olduğu için 17'yle beraber yayınlanacaktı fakat sağlık problemlerim nedeniyle geç yayınlamak zorunda kaldım. Bunun için araya da bir özel bölüm koydum.

Bundan sonra bölüm öncesi alıntıları X hesabımda paylaşacağım. X hesabıma ulaşmak için biyografime bakabilirsiniz, adım burdakiyle aynı.

İyi okumalar

We fell in love in october
Girl in red


"Ablacım?"
"Evet, abla"
"Sen bana hiç abla olmadın ki."


"İyi misin"

Gözlerimi açtığımda Gazel'in sorusuyla başımı ona doğru
çevirdim. Olduğum yerden doğrulduğumda gözlerimi odada gezdirdim; evin salonundaydım ve üstümde ince bir battaniye vardı, L koltuğun köşesinde yatmıştım ve Gazel bana bakıyordu. Tam L koltuğun karşısındaki televizyona baktığımda bir magazinin açık olduğunu gördüm. Koltukta benden başka oturan İrem vardı ve gözleri magazindeydi.

İrem.

Ablam.

Üvey ablam.

Bakışları bana döndüğünde gözlerim, gözlerine değdi. Endişelenmişti.

Kim için?

"Ablacım" dediğinde yanıma yaklaştı. Gazel, özel olduğunu düşünüp ayağa kalktığında bileğinden tuttum. Bana baktığında gözlerimle kalmasını işaret ettiğimde Gazel, L koltukta bizden uzaklaşarak oturduğunda meraklı gözlerle bana baktı. Sorun yok dercesine kafamı salladığımda gözlerini İrem'e çevirdi. Bende onunla beraber gözlerimi İrem'e çevirmiştim.

"Ablacım?" dedim. Benden sadece üç yaş büyüktü ve bu yüzden hiç birbirimize abla veya kardeş dememiştik. Bana ilk defa abla demesine hem şaşırmıştım hem de kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. İrem'le aramızda bunca zaman hiç kardeşlik bağı olmamıştı, çünkü annem her zaman İrem'e beni kötülerdi ve konuşmamıza izin vermezlerdi. Kapı aralarından onları izleyip ara sıra bu fısıltılara şahit olurdum.

Şimdi anlıyorum, neden böyle olduğunu neden izin vermediklerini. Ben çünkü İrem'in kardeşi değilmişim.

"Evet, abla" dedi beni doğrularken. Yanıma daha fazla yaklaşıp bana sarılmak istediğinde onu geri çektim. Geri çektiğim için kaşlarını çatarak bana baktı.

"Sen bana hiç abla olmadın ki." Dudaklarımdan çıkan sözler beni parçaladığında gözlerimi İrem'den kaçırdım.

İrem'le hiç düzgün bir kardeşlik bağımız olmamıştı. İlkokulda birbirleriyle yardımlaşan o ikizleri gördüğümde çok özenmiştim onlara. Diğer ikiz yılın son gününde doğduğu için ve diğer ikiz de yılın bir sonraki günü doğduğu için birinin sınıfı daha üsttü. Her teneffüs büyük olan, küçük kardeşine yemek götürürdü. Küçük kardeşi ablasına sarılır ve teşekkür ederdi, ben ise sadece izlerdim.

İlkokul, ortaokul ve lise de ablamla aynı okullara gönderilmiştik. O benden üç yaş büyük olduğu için sadece bir sene beraber olsak bile beraberdik ve o bana hiçbir zaman yardımcı olmamıştı. Bir kez olsun bile sınıfıma uğramamıştı.

İrem, çenemi kendisine doğru çevirdiğinde tekrar gözlerimiz birbirine değdi. Çenemden parmaklarını çekip parmaklarımın üstüne elini koyduğunda işaret parmağımı güven verircesine sıktı. "Açelya, bildiğin gibi değil—"

"Her şey bildiğim gibi" dedim sözünü bölerek. Yanlış anlaşılan bir şey yoktu, küçükken bu yalanlara kanmış olsa bile büyüdüğünde her şeyi bilecek yaştaydı ve ucuz yalanlara inanmaması gerekiyordu, ama o inanmıştı. "Öz kardeş değiliz ki, boşver uğraşma bu kadar."

İrem başını hızlıca iki yana salladı. "Bu önemli değil. Kardeş olmamız için kan bağımızın olmamıza gereği yok, biz böyle de kardeşiz." dediğinde koltuğun kenarına oturdu ve beni göğsüne çekerek sarıldı. Sarılışına bu pozisyonda karşılık vermem zor olduğu için karşılık vermediğimde istemediğimi sanarak geri çekildiğinde saçlarımı kulağının arkasına attı ve gülümsedi, "Bilmiyorsun Açelya.. Her şeyi bilmiyorsun. Hiç bir şey bilmiyorsun, bilmiyormuşuz yani.." kaşlarımı çattım.

Daha bilmediğim ne olabilirdi?

İçimden dediğim soruyu tekrarlayarak, "Daha bilmediğim ne olabilirdi ki?" dediğimde İrem geri çekildi ve Gazel'e baktı. Gazel, İrem'in gözlerinden gitmesi gerektiğini anlamış olucak ki odadan hızlı adımlarla çıktığında gözlerini bana çevirdi.

"Gazel'i dışarıya çıkaracak kadar özel olan ne?" dedim.

"Hızlı anlatacağım ve açık konuşacağım. Uzatmayı sevmediğini biliyorum." Başımı onayla aşağı yukarı salladığımda yanıma oturdu ve gözlerini duvara çevirdi. Duvar da fotoğraf çerçeveleri vardı ailelerine ait, o fotoğrafların ortasında büyük bir fotoğraf vardı ve ben sadece orada vardım. Havuzun başında, şezlonglarda oturan babam, ona sarılan ben ve İrem ve köşeden kamerayı son anda farketmiş ve poz vermeye çalışan annem vardı.

"Bana annem küçükken senin kanser olduğunu söyledi. Seni iyileştirmemiz için yalnız kalman gerektiğini saçmaladı, ben de tamam dedim, inandım." dudaklarından dökülen kelimelerle ona döndüğümde gözünden bir damla aktığını gördüm. Ağlıyordu.

Burnunu çektiğinde ayağa kalktı. Ortadaki büyük fotoğraf çerçevesinin sağ köşesindeki küçük tabloyu alıp bana verdiğinde tekrar yanıma oturdu. Gözlerimi fotoğrafta gezdirdim. Evi yeni satın aldıkları bir zamanın fotoğrafıydı, annem hamileydi ve babama sarılmıştı, babam da onun kafasını öpüyordu.

"Annem hamile, evi yeni satın almışlar." Fotoğraf çerçevesini İrem çevirdiğinde arkada bir tarih vardı.

10 Ocak 1996

Kaşlarımı çattığımda İrem'e döndüm.

"Abimiz varmış."

Kaşlarımı çattığımda sorgularcasına ona baktım, "Benim abim değil." dediğimde hem heyecanlanmıştım hem de gerilmiştim. Abim mi? Benim abim değil ki..

"Açelya..."

"Söyle."

Cebinden bir fotoğraf çıkardığında fotoğrafı bana uzattı. Tahminimde beş yaşlarında bir erkek çocuğu ablama sarılıyordu, alttaki tarihe baktım.

17 Aralık 2001

"Abimiz Ümit Karel, Gazel'in güya kuzeni olan.."







Bölüme oy vererek destek olursanız sevinirim 🌟

Yeni bölüm Pazartesi.

KIŞ ÇİÇEĞİ 'AÇELYA' - YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin