- 8 bölüm

60 7 16
                                    

Dünya'da adalet bana gelmeyene kadar kime ne olduğu umrumda değildi.

Küçükken ben 7 kardeşim ise 6 yaşındayken daha yeni yeni ben okumayı öğreniyordum. O zamanlar yeni okumayı öğrenen çocuklara hediye alınırdı. Ben o gün okuldan mutlu mutlu alacağım hediyenin hayali ile eve gidiyordum. Ama çok mutluydum. Çünkü yaşımdan dolayı hediye alamıyordum .  Akşam olduğunda babamın yanında heyecanlı heyecanlı anlatıyordum. "Baba biliyor musun? Öğretmenim okumanın çok önemli olduğunu söyledi. Büyük insanlar olduğumuzda hayatımızı kurtarır, kimse bizi kullanamaz istediğimizi yapabilirmişiz yaaa böyle söyledi "
Babamın sert  tepkilerinden nefret ederdim. Tabiki bu dediklerime sert tepki vermişti. "Kızım okumanın bir önemi yok!
Okumak sadece aptal kelimeleri bir araya getirmektir . Okumak hayat kurtarmaz. Okumak aptalların işidir. Ben yarından sonra seni okuldan çıkarıyorum. Sende aptal olma diye "  tabiki o zaman küçüklük aklı babamın doğru söylediğine inanmıştım. Okumanın o zaman aptallık olduğunu düşünüyorumdum. Arkadaşlarım okula giderken onlara aptal diyiyordum . Aptal olduklarını düşünüyordum. Yine bir gün kardeşim okumayı öğrendikten sonra babamdan hediye istemişti. Babamda en pahalı hediyeler almıştı. O zaman babama sormuştum "baba okumak aptallıksa yine kardeşime izin veriyorsun. Onun aptal olmasını mı istiyorsun?" Tabiki bu sorumun ardından sert bir tokadı vurmuştu. "Bir daha kardeşine aptal deme !! O erkek o okuyabilir " demişti.
Bana küçüklüğümden beri erkeklerin üstün olduğuna inandırıyorlardı.

Baran Ağa'nın bakış açısıyla
--------------------------------------------

Bugün yaşadıklarım kadar ağır birşey yaşamamıştım. Dilan'ın yanında haksız düşmüştüm. Evet Gökçe bu planı kurmuştu. Gökçe bana bu mesajları atmıştı. Herkesten beklerdim ama ondan beklemezdim . Çünkü hayatta en  çok güvendiğim insanlardan biriydi.

Gökçe artık  bir hiçti. Artık Gökçe bitmişti. Ben ona herşeyi anlatmıştım demiştim Dilan'a karışma ama o bildiği halde yapmıştı.

Dilan'ı boş yere azarlamış nefret etmiştim.

Eve gelmiştim iki gün sonra nişan olacaktı. Banada yarın damatlık bakacaktık Dilan da gelecekti .

Dilan'a özür borç oldu.

__________________________________

Uyandığımda huzursuz bir sabah olduğuna inandım. Korkunç bir rüya görmüştüm rüya bile denmezdi kabustu.
Kıyafetlerimi giyip cıkmalıydım . Hemen üstüme siyah elbise geçirip çıktım. Kahvaltı yapmamıştım.  Pek birşey yiyemiyordum . Stres mideme etki ediyordu. Midem çok bulanıyor , iştahım olmuyordu.

Kapının önünde Baran'ı bekliyordum . Hâlâ nasıl yüzsüz gibi gelecek bilmiyorum. Çünkü koluna bir kız geçirince herşey bitmiyordu.

Araba durunca arka kapıya gittim. Arka koltuğa oturdum . Baran'ın yüzüne bakmıyordum. "Hoşgeldin nişanlım mutluluğuna da maşallah düşmanlar çatlıyor"diyerek gülümsedi.

"Bana bak bana nişanlım deme ben senin nişanlın falan değilim anladın mı?"sert söylediğim için üzülmüş gibi davrandı.

"Anlamadım nişanlım bana anlatır mısın? Bu arada sen benim nişanlım daha değilsin doğru nasıl unuturum nişana daha bir gün var pardon" dediğinde gülümsüyordu. Gözünü bir dakika bile üzerimden çekiyordu.

" Bu evlilik gerçek olmayacak ben sana bir kere söylerim ama bir daha söylemek zorunda bırakırsan  işler değişir " dediğimde telefonum çalıyordu. Gözüm Baran dışında her noktada gezdiriyordum. Arayan babamdı. Ve babamın araması benim için kötüydü.

AŞKIN NEFRETİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin