11.BÖLÜM

708 75 10
                                    

Hoooş geldiniiiz benimkileeeer

Size çook uzun bir bölümle geldim bu sefer, vallahi de mükemmel oldu akmsmfmrnr

Ufak bir ricam var; lütfen yorum yapalım bebeklerimm♡

Bence beni kırmazsınız, birazcık yorum yapar ve beğenirsiniz🤭

Sizi seviyoruuuum💫

-11.BÖLÜM-

"Kapıyı hemen açmazsanız polis çağıracağım. Oğlumu orada tutamazsınız!"

Dışarıdan sesi gelen adam, yani Çağın'ın babası kapıyı yumruklamayı bırakmıyordu. Dakikalardır aralıksız çaldığı kapı belki de yumruklarından aşınmıştı ama kimse kapıyı açmaya yeltenmemişti. Bizim kadar onlar da şaşkındı.

"Bir kapımıza dayanmadıkları kalmıştı, o da oldu. Harika." Savaş ağzının içinde bir şeyler geveliyordu ama gel gör ki hiçbirimiz odağımızı ona çevirecek durumda değildik. Şu an daha önemli sorunlarımız vardı.

Tepkisini ölçmek için Çağın'a baktığımda yüreğime bir dağ oturacağından habersizdim. Onu ilk defa böylesine çaresiz gördüğüme emindim. Kalbimin sıkıştığını hissettim. O kötü hissediyordu ve ben onun duygularını kendi bedenimde hissedebiliyordum.

"Siz burada bekleyin, ben gidip konuşurum." Serkan Bey temkinli adımlarla kapıya doğru ilerlerken ben Çağın'ın koluna sarılmıştım. Kendi isteği olmadan buradan gitmesine Serkan Bey izin vermezdi biliyordum fakat içimde küçük de olsa bir korku vardı. Çağın'ın babasının onu bizden almasından korkuyordum. Varlıklı bir adam olduğunu biliyordum. Yani istese zorla bile alabilirdi oğlunu. Ama Serkan Bey buna izin vermezdi. Vermez, değil mi Melda?

Serkan Bey kapıyı açmaya gittiğinde salonda büyük bir sessizlik devreye girmişti. Sanki polisten saklanırmış gibi kıpırdamadan duruyorduk yerimizde. Bu duruma aykırı tek şey, gerilim anında titreyen dizlerim olabilirdi ki onlarda benim kontrolüm altında değillerdi.

Çağın, Ilgaz ve ayakta dikilirken diğerleri oturuyorlardı. Şu an kapıda ne konuşulduğunu deli gibi merak ediyordum. Kapıya biraz yaklaşırsam onları duyabilirdim. Öyle de yaptım.

Birkaç adım geriye giderek kafamı duvara yasladım ve deminki konumuma nazaran daha fazla ses işittiğimi fark ettim.

"Çağın nerede?" diye sordu sert bir ses. Bu sesin sahibi, Nevzat Deniz'di ve korkutucu bir adamdı. Çenesini kaplamış kır sakalları ve özenle tarasa bile ürpertici görünen saçları da sesini tamamlayan özelliklerindendi. Ayrıca oldukça uzun boyu ve yapılı vücudu da bu tabloya uyum sağlıyordu. Potansiyel bir katil izlenimi veriyordu. Belki de direkt katildir, potansiyel fazlalıktır.

"Oğlum içeride. Fakat siz bu şekilde bir üslupla kapıma dayanıp da oğlumla konuşamazsınız." diye cevapladı, Serkan Bey. Karşısındaki  korkunç canavara göre sesi pamuk ipliğine benziyordu adeta. Yumuşacık ve açıklayıcıydı.

"Çağın benim oğlum, Serkan Bey. Ve şimdi onu alıp gitmek istiyorum." Nevzat Deniz'in sözleri kalbimin binlerce yumuruğun darbesinden kaçmaya çalışmasına neden oldu. Öyle hızlandı, öyle korktu ki ben bile kalbimi yerinde tutamayacakmışım gibi hissettim. Bu, berbattı.

"Çağın sizin oğlunuz değil, Nevzat Bey. Resmi belgelerin de elimde bulunmasına dayanarak Çağın'ın öz oğlum olduğunu size hemen kanıtlayabilirim. Ama bunu yaparsam kapıma dayanıp da bu şekilde bir tavır takındığınız için geceniz mahvolabilir. Bunu istemezsiniz diye düşünüyorum." Serkan Bey'in açıklaması anlayana gayet yeterliydi. Sonuçta resmi bir belge yok sayılamazdı ve Nevzat Bey bunu inkar edemezdi.

ÜÇÜZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin