Hissiz

721 36 35
                                    

Selamsularsu arhadasaklar yeni bölüme hg Cengizsu hakkında düsüncelerinizi alayım sevenler var mı...

Sızlayan bacağımın üzerinde, yere oturmuş yemekle bakışıyordum. Cengiz halinden memnun bi şekilde yemeğini yerken bir yandan da şarkı mırıldanıyordu. Burdan acilen kaçmam lazımdı...

Cengizin söylediklerini düşündüm. Beni satın  almıştı. Yani kim para ödediği bir şeye zarar verirdi ki. Beni öldüreceğini düşünmüyordum.

Öldürmekten beter eder miydi orasını bilemezdim. Aklıma gelen fikirle sırıttım. Ve boğazımı temizleyerek konuşmaya başladım.

"Benim servisimde ne çatal ne de bıçak var. Nasıl yememi düşünüyosun bu yemeği." Diye sinirli bi şekilde sordum.  Cin gibi herifti ve gözünden hiçbir şey kaçmıyordu. Ona belli edersem işim biterdi.

"Benimkileri kullanabilirsin." Dedi ve kibarca gülümsedi. Sanırım yemeği yiyeceğim için sevinmiş olmalıydı. Çatalını önüme koydu. Tam bıçağı koyacakken tereddüt etse de bişey yapmayacağımı düşünmüş olcaktı ki onu da koydu.

Tabağı önüme çektim. Yemek bıçağını sıkıca kavradığım sırada Cengiz suyunu içiyordu. Hızla ayağa kalktım ve keskin bıçağı Cengizin sol koluna saplayıp yukarı doğru çekiştirdim. Yüzüme sıçrayan kan damlalarıyla Cengizin yüzüne baktım.

Suratında hiçbir ifade yoktu. Hala sakince suyunu içiyordu. Böylesine tepkisiz olması gerginliğimi ve korkumu on kat arttırmıştı.

Gözlerine baktığımda onu ilk gördüğüm andan beri görmediğim bir bakışla karşılaştım. O kadar boş bakıyordu ki bu boşluk tüylerimi diken diken etmişti. Şuan karşımdaki kişi insana benzemiyordu...

Topallayarak hızla koşmaya başladım. Dış kapıya kadar geldiğimde önüme çıkan 2 korkunç hizmetçiyle yönümü değiştirdim ve sağdaki koridora ilerledim. Belki bir pencere bulursam kaçabilirdim.

Aniden önüme çıkan korumayla tekrardan yönümü değiştirip arkamdaki koridora doğru koşmaya başladım. Bu kez de Cengizin psikopat köpeği ağızından salyalar saçarak bana hırlıyordu. Pes etmiş bi şekilde kafamı yere eğdim. Yemek odasından gelen Cengizin ürkütücü sesiyle kafamı ona çevirdim.

"Sen hala burdan kaçamayacağını anlamadın mı." Diye sordu, kolundan akan kan damlalarıyla. Ardından hızla yanıma geldi ve sertçe debelenip koluna tekme atmama rağmen beni kolaylıkla kucağına aldı. Hızlı hareketlerle üst kata çıktık gördüğüm ilk odaya girdi ve beni koca yatağa fırlattı. Sonrasında kapıyı kilitledi.

"Bu gecenin böyle biteceğini beklemezdim." Diye fısıldadı.

"Siktir git lan. G-gelme üzerime, ruh hastası piç."  Korkudan neredeyse kalbim duracaktı. Onu daha da sinirlendirmemek için bağırmadan konuştum. Kedi gibi titremeye başladım korkudan...

"Bağırmaman hoşuma gitti bence biraz yol katettik. Tabii ki de bu yaptığını onayladığımı sanma. Hoş bi hareket değildi." Diye konuştu tok sesiyle.

"Neyse... Bu yarayı açan sensin. Kapatan da sen olacaksın o yüzden kızmadım. Daha önce hiç birine dikiş atmış mıydın." Demesiyle yatağa daha da gömüldüm ve yastığa sarıldım...

Birkaç dakika sonra Cengiz odadaki banyodan iğne iplik ve alkol getirdi. Üzerindeki beyaz gömleğin yarısı kana bulanmıştı. Kıstığı gözlerini gözlerime dikti ve gerici bi yavaşlıkla tek tek düğmeleri açmaya başladı...

Nihayet gömleği çıkarmıştı. Vücudu inanılmaz kaslıydı. Beyaz teni baştan aşağı dikiş izi ve yaralarla kaplanmıştı. Sanki savaştan çıkmış gibiydi. Bazı izler eskiyken bazıları tazeydi. Onu yaraladığıma şimdiden pişman olmuştum. Yanıma oturdu ve sarıldığım yastığı sertçe çekerek yere fırlattı.

"Şşşt endişelenme ben sana öğreticem."
Dedi ve hazırladığı iğne ipliği önüme koydu.

Normalde başka ekipmanlar da var ama senin
çıplak elle dikmeni istiyorum. Bu senin cezan olacak."

Getirdiği viski şişesinden koca bi yudum aldı ardından yaralı bölgeye baştan aşağı döktü şişeyi.

Daha fazla sinirlenmemesi için titreyen ellerimle iğneyi aldım ve kolunu tutup kucağıma çektim. Öbür eliyle yaktığı sigarasından derin bi nefes çekti ve kendime gelmemi istercesine yüzüme üfledi. Bana gülümsüyordu...

İğneyi yavaşça kolundan içeri soktum derin nefesler alırken sakin bir ses tonuyla bana ne yapmam gerektiğini anlatıyordu. Viski şişesini ağızıma dayadı.

"İç bi yudum gerginliğini alır." Diye fısıldadı. Ona bunu yaptığım için çok pişman hissediyordum. Ve o da pişmanlığımın farkındaydı. Kolunu dikmeye devam ettim. Elbette kıyafet dikmekle aynı değildi ama becerebilmiştim.

Canı hiç acımıyor muydu. Çok derin bi kesikti ve acımaması imkansızdı. Yarısına geldiğimde ağızında sigarasıyla gülerek beni izleyen Cengiz,
halime acımış olacak ki gözümü kapatan saçlarımı eliyle geriye doğru taradı. Ve alnıma bir öpücük kondurdu.

Her taraf kan revan içindeydi. Beyaz yatak çarşafı kırmızıdan gözükmüyordu. Kan kaybından bayılmamış olmasına şaşırmıştım. Bu nasıl bir bünyeydi amına koyayım. Kanın kokusu midemi bulandırmıştı ve gözlerim kararıyordu...

"Tamam kalanını ben yaparım. Aferin fena olmamış. Şimdi beni dikkatlice izle." Dedi ve ağızında tuttuğu sigarasıyla kendi kolunu dikmeye başladı. Yüzünde hiçbir acı yoktu. Profesyonelce iki dakika içinde dikişi tamamlamıştı.

"İşte bu kadar. Bak böyle atmalısın dikişi, öbür türlü yaparsan araları açık kalır ve iyileşmez anladın mı." Dedi ve beni sakinleştirmek ister gibi  kafamı omzuna gömüp saçlarımı okşadı. Boğuk sesimle konuşmaya başladım.

"Canın nasıl acımadı. Yüzünde tek bi mimik bile oynamadı. B-bu nasıl olur." Diye fısıldadım. Sağlam eliyle çenemi tutup gözlerini gözlerime sabitledi. Akan göz yaşlarımı sildi.

"Kötüye bişey olmaz."





Aga noluyo agaa ulan ben soft kitap yazmak istiyorum. Böyle lisede falan geçsin ama yapamiyorum. İlla bi psikopatlık toksiklik olmak zorunda amk

ESARET (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin