İlk bölüm ile karşınızdayım
Keyifli okumalar...Hayat zordu. Her anlamda zordu . Bir şekilde üstesinden gelmeye çalışıyorduk. Ayakta durmaya ve yaşamaya çalışıyorduk. Ben Işılay Sert. İkizim ile yetimhanede büyüyen ve yaşamaya çalışan Işılay Sert .
Daha birkaç günlükken yetimhane kapısına bırakılmıştık. Annemiz olacak kadın bizi bırakıp gitmişti. Yetimhane müdüründen duyduğumuz tek şey buydu. Bir kadının bırakıp gittiği. Bizi bırakıp gitmişti ama gönderdiği nefret dolu mektuplar peşimi bırakmıyordu.
İki başta anlamamıştım. İsimsiz mektuplardı. Sonra bizi bırakan kadın olduğunu anladım. Sebepsiz yere bütün nefretini yazıp belli günlerde bana gönderiyor. Yolda görsem tanımayacağım kadının nefret dolu mektuplarına maruz kalıyorum. Ilgaz üzülmesin diye anlatmıyorum. Anlatamıyorum.
Ne kadar acı değil mi ? Daha birkaç günlükken ailen tarafından terk ediliyorsun. Anne kelimesini, baba kelimesini bilmeden, aile sıcaklığını bilmeden 17 yılını bırakıldığın yerde geçiriyorsun. Çok zor.
Bu zor hayata ikizim Ilgaz ile tutunduk. Bir şekilde başardık ve 17 yaşına geldik. Bizim için çok zordu ama yan yana olduğumuz sürece her şeyi atlattık.
Kız ve erkek yetimhaneleri birbirine yakın olması ve müdürlerin bizim durumumuzu bildiği için birbirimizin yanına gitmemize izin verdiği için avantajlıydık. Şanlıurfa'da yaşıyoruz. Tuhaf gelecek ama çoğu yeri bilmiyorum. Günlerim sürekli okul ve yetimhane arasında geçtiği için gezecek zamanım olmuyor. Ve harçlığımı çıkarmak için çalıştığım küçük kafe dışında. Okul çıkışları kafeye gider akşama kadar çalışırım. Ilgaz ise oto tamirde çalışıyor. Zorlanıyoruz ama mecburuz.
Yetimhaneye geri döndüğümüzde ise yemek yiyip ders çalışırız. 11. Sınıftık. Dersler bizi zorlasa da geleceğimiz için çalışmak zorundaydık. Aylardan Ekim'di. 2 ay önce 17 yaşına girmiştik. 22 Ağustos. Gerçek doğum günümüz mü onu da bilmiyoruz.
Yetimhaneye bırakıldığımız gün. O kadın bizi bırakırken sadece yakamıza ismimizi yazmış. Işılay ve Ilgaz.
Ilgaz bu hayatta değer verdiğim tek kişi diyebilirim. O benim sadece ikizim değil. Ailem. Bizim birbirimizden başka kimsemiz yok. Başta üzülüyorduk. Her gece ağladığımı hatırlarım ama şimdi... Sanırım alıştık. Ailesizliğe alıştık. Tek olmaya alıştık.
Ailesizlik içimizde kapanmayan bir yara olarak kalmaya devam edecek.
Yine de her şeye rağmen güçlü durmaya çalışıyoruz. Günlerden perşembe. Saat gece ikiyi gösterirken ben uyumayıp hayatımı düşünüyorum.
Odada beş arkadaşım ile kalıyorum. Hepsi benden bir ya da iki yaş küçük. Pek samimi olmasak da bir şekilde anlaşıyoruz. Açık söylemek gerekirse buradaki kimseyle samimi değilim. Olamıyorum. Çekiniyorum. Konuşamıyorum ve korkuyorum. Belki de gördüğüm zorbalıklar yüzündendir. Gördüğüm zorbalıklarların izlerini bedenim de taşıyorum. Morluklar, kızarıklıklar ve yanıklar. Defalarca şikayet ettim ama sonuç hep hüsran. Kanıt olmadığı için suçlu ben çıkıyorum.
Ilgaz'a anlatıyorum. Kaç defa müdüre ile tartışmaya girdi. Görüşmemizi engelleyeceğini söyleyince ikimizde geri atmak zorunda kalmıştık. Okulda birbirimizi görsek de bazen ben onun yanına gidiyorum bazen o geliyor. Yaralarımı sarıyor. Kendimi korumaya başladığım andan itibaren bana dokunmaya korksalar da bazen benim de savunmasız olduğum anlar oluyor ve şiddet görmeye devam ediyorum. Bu yüzden korkularım var.
Genel anlamda insanlardan korkuyorum. Birine güvenmem uzun sürüyor.
Okulda konuştuğum ve samimi olduğum birkaç kişi tek var. Okulda ne kadar dışa dönük olmaya çalışsam da kendimle baş başa kalınca sessizliğim ortaya çıkıyor. Konuşmuyorum. Sadece düşünüyorum. Düşünmek bana acı verse de düşünüyorum. Hayatımın böyle olmasına üzülüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Üçüzler
Подростковая литератураÜÇÜZ SERİSİ - 3 Işılay, Ilgaz ve Ilgın...17 yıl önce anneleri tarafından üçüzler ayrılmıştı. Işılay ve Ilgaz'ı yetimhaneye bırakan anneleri Ilgın ile Şanlıurfa'dan kaçıp İstanbul'a yerleşmişti. Işılay ve Ilgaz birbirine aile olurken Ilgın tek başına...