2. Bölüm 🌙

1.8K 136 69
                                    

Yazardan

Bazı alışkanlıklar insana sadece acı verir. Sürekli yaşadığın acı şeyler bir zamandan sonra alışkanlık halini alır ve ne yaparsan yap ondan kurtulamazsın. Peşini bırakmaz. Onu yapmayınca kötü hissedersin. Tıpkı Ilgın'ın her gün karanlık odada saatlerce kaldığı gibi.

Karanlıktan korkan biri nasıl karanlık odada saatlerce kalabilir? Edindiği alışkanlık yüzünde. Annesi küçük yaştan beri her gün karanlık bir odaya hapseder. Işıktan mahrum bırakırdı. Ilgın çok korkardı ama sesini çıkaramazdı. Annesi ona daha fazla kızmasın diye o odada bir köşeye geçer ve annesinin onu çıkarmasını beklerdi.

Ama artık onu çıkaracak annesi yoktu. Onu o odaya hapsedecek annesi de yoktu ama yıllardır alışık olduğu için kendini yine odaya kapattırmıştı. 3 gün önce annesi dünyaya gözlerini yummuştu. Bu hayatta tek varlığı annesi iken artık yalnızdı. Ondan nefret eden , kötü davranan annesi artık yanında değildi.

Kaldıkları evde sadece Ilgın ve annesinden kalan acı hatırlar vardı. Saatine baktı Ilgın. Tam iki saat olmuştu. Karanlık odada iki saat boyunca oturmuştu. Annesinin her gün yaptığı gibi. Kapıya döndü bakışları. Annesini bekledi. İki saatin ardından gelip kapıyı açardı ve giderdi. Açan olmadı. Gelen olmadı. Kimsesizlik bir kere daha Ilgın'ın yüzüne çarptı.

Zor da olsa ayağa kalktı. Eşyalara çarpa çarpa kapıya ulaştı ve odadan çıktı. Karanlığa alışan gözleri ışık yüzünden acımıştı. Birkaç kere gözlerini kırpıştırdıktan sonra annesinin odasına yöneldi.

Annesinin akrabası olup olmadığını bilmiyordu. Bu yüzden yetimhaneye gönderileceğini biliyordu. Gitmek istemiyordu. Bu evden çıkmak da istemiyordu ama mecburdu. Nereye kadar dayanabilir ki ?

Annesinin odasına girince makyaj masasına yöneldi. Sandalyeye otururken annesinin eşyalarına uzun uzun baktı. Günler öncesine kadar annesi burada oturup makyaj yapardı. Ama artık yoktu. Geriye sadece eşyaları kalmıştı.

Cenazeye sadece yan evdeki komşuları gelmişti. Ilgın'ın o zaman canı daha çok yanmıştı. Annesini seven dostu yoktu. Cenazesine gelecek kimsesi yoktu. Cenaze işlerini bile kendisi halletmeye çalışmıştı. 17 yaşındaki bir çocuğun annesinin cenazesi ile ilgilenmesi ne acı...

Annesinden kalan paralar vardı ve hepsi cenaze masraflarına gitmişti. Daha fazla bu evde kalamazdı. Sessizdi Ilgın. Kimseyle muhattap olmaz kendi halinde takılırdı. Baş sağlığına gelecek tek arkadaşı bile yoktu. Kimsesizdi.

Annesi hayatta olduğu günlerde kimsesizdi.

Nefret eden , onu hor gören annesi...Sevginin ne olduğunu bilmeden büyüdü. Genç yaşta olgunlaştı. Oysa daha 17 yaşında bir çocuk Ilgın.

3 gündür bu odaya girememişti. Üç gündür tek yaptığı oturup saatlerce düşünmekti. Ne zaman yemek yediğini bile hatırlamıyordu. Çekmecelerden birini açınca beyaz bir kağıt ile karşılaştı. Kağıdı alıp çekmeceyi kapattı.

Katlanmış kağıdı açınca annesinin el yazısı ile karşılaştı. Gördüğü uzun yazı ile derin bir nefes alıp okumaya başladı.

Öleceğimi biliyorum. Hastalığım günden güne kötüleşiyor. Benim de dayanacak gücüm kalmadı zaten. Ölmeden önce bazı şeyleri itiraf etmeye karar verdim. Üçüzlerin var Ilgın. Bunları açıklamak zor geliyor. Eğlenmek için gittiğim mekanda bir adam ile karşılaştım. Urfa'nın tanınan adamlarından biriydi. Karısı aldatılmıştı ve kendini o gece alkole vermişti. Yanına gittim...Konuştu. Konuştum. Sonra olanlar oldu zaten.

Bilinmeyen Üçüzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin