Kapı Arkası

2.2K 189 23
                                    

karanlık, sessiz ve yalnız bir geceydi günlerdir olduğu gibi. Şirvan'ın olmadığı sekiz gün, bu kadar çabuk alışmış mıydı kız sahi ona?. Nefret ettiğin birini görme isteği çaresizlik ya da dibe vurmuşluğun     En net hali olabilir miydi?.... Rozerin ne hissedeceğini bile bilmiyordu artık. Gerçekler ilmek ilmek boğazına dolanıyor, Şirvan ise o düğümün son halkasıydı kız artık bunu biliyor ve hissediyordu. Elleri karnını buldu bebek, bebeğim, bebeğimiz.. 
hamile olduğunu bile idrak edemeden kabullenmişti bebeğini kız, artık bu hayatta yalnız değildi tutunacak bir dalı vardı. Yeşerteceği bir çiçeği vardı, onu bu dünyadan her şeyden herkesten koruyacaktı. Artık o sessiz sakın Rozerin olmayacaktı. Onun bir bebeği olacaktı o anne olacaktı güçlü olmalıydı, güçlü olmak zorundaydı... Salonda daldığı düşüncelerden kapının açılma sesiyle sıyrıldı, Nedimi erik bulmaya göndermişti o gelmiş olmalıydı, çocuksu bir sevinçle mutfağa doğru giderken söylenmeyi de ihmal etmiyordu. "Kaç saattir bekliyorum ben bu eriği Nedim, çocuğumun sırtında koca koca lekeler çıkacaktı biraz daha gelmesen" diyerek mutfağa adımını attığı anda Karşısında Şirvan'ı görmeyi beklemediğinden korkuyla çığlık atmıştı.

Şirvan sanki orda kimse yokmuş gibi yürüyüp gitmişti, kapıdan çıkarken de kızı yıkmayı ihmal etmemişti. '' Ayak altında dolanma'' demişti ve yürüyüp gitmişti. Sanki duvarlara söylemişti o sözü kıza değildi öyle bir yok sayılma vardı... Rozerin bir çığlık daha atmak istedi ama boğazı düğümlendi yok sayılmanın acısı kör gibi düştü kızın yüreğine, göz yaşları yanağından süzülürken neden diye sessiz bir çığlık attı ağzından kendinin bile zor duyduğu. Neden böyle oluyor diye düşündü neden hayat ona hep böyle çetrefilli geliyordu, neden hayat ona hep acı sunuyordu aklı almıyordu. Neden böyle oluyordu hayat tam da mutluyum dediği anda onu acıyla savuruyordu... Mutfakta ne kadar ağlayarak oturdu oda bilmiyordu ama mutfağa gelen adım seslerinin sahibini biliyordu.... Viskinin ağır kokusu ciğerlerine dolduğunda adamın kafası da omuzlarına yaslanmıştı. İki yaralı beden, iki dağılmış ruh mutfak tezgahının altında dağılmış vaziyette oturuyordu. Kızın kokusunu içine çekti adam, elleri kızın yanaklarında gezindi usulca sevdi kızı, sonra elleri kızın karnını buldu. Adam elini ceketinin cebine attı. Elleri cebinden geri çıktığında ise erikle doluydu. Rozerin burukça gülümsedi ve adamın elindeki erikleri vurup yere düşürdü. Erikler yere saçıldığında Şirvan da kızın omuzundan kafasını kaldırdığında göz göze geldiler.

''O erikleri yerden toplayıp, yıkayıp yersin ama beni dağıttıktan sonra gelip toplamaya çalışma Şirvan'' dedi ayağa kalkerken kız.

Rozerin ayağa kalktığında Şirvanın gitme dercesine elini tutmuştu ama öyle bir tutuyordu ki ne gitme diyebiliyor ne de git diyebiliyordu. Pamuk ipliğiydi sanki adamın elleri ve kız daha fazla durmadan yürüyüp çıktı mutfaktan. Arkasına bakmak istese de kendine hakim olarak odasına yürüdü kadın. Kapıyı kapatıp kapısını kilitledi, yatağa açıp yatmak üzereyken kapının arkasından adamın sesini duydu.

''kapıyı kilitlemek de nerden çıktı Roz!'' deyip kapının kulpunu biraz daha zorladı adam.

''Şu siktiğimin kapısını aç konuşalım hamilesin ya bir şey olsa ne olacak'' dediğinde Rozerin için kopma noktasıydı.

'' hamile olduğum yeni mi aklına geldi lanet herif'' diyerek bağırdı.

''Rozerin! aç şu kapıyı''

''Bana kapıyı kitlemeyi sen öğrettin, ben tek kaldım bu dört duvar arkasında bana kapıyı kilitlemeyi kocam öğretti.''

''Ulan kapıda etten ordu kurdum lan ben sana, sen korkudan kapılarımı kilitledin. Tırnağın kırılsa parmaklarını kopartırım kapıdakilerin''

''Her gece biri gelsin yatsın o zaman benimle '' dediğinde adam kapıya öyle bir vurmuştu ki menteşelerin yerinden oynadığını görmüştü kız.

''Ne dedin Rozerin bir daha terkrar et!'' dedi tehditkar bir sesle.

'' Git burdan Şirvan kaç gündür hangi karının koynundaysan oraya git''

''Lan ne karısı.. Ben içtim sen mi sarhoş oldun''

''Nerdeydin o zaman kaç gündür ben burada karanlıkta bebeğimle yatarken nerdeydin'' diyerek bağırdı.

Adam cevap vermek yerine kapıya bir tekme atıp, kapının önüne çöktü. Kaderse onları birbirlerine bağlayan neden bu kadar acı vericiydi... Kızda aynı adam gibi kapının önüne çöktü. ''Kalk yerden yatağa yat Rozerin''

''Kalkmam sende kalk misafir odasına git o zaman''

''Karım korkuyor ben  bu gece kapının önünde sabahlayacağım''

''Karın karanlıktan değil yalnızlıktan korkuyor'' dediğinde ikisinde verecek cevabı kalmamıştı. Bir süre kapı önünde oturdu inatçı çift ama Şirvan daha fazla kızın yerde oturmasını istemediğinden ayağa kalktı. ''hadi yatağa geç bende misafir odasına gidiyorum''dedi.

Rozerin ayağa kalkıp yatağa gidecekken '' Kapatma be güz güzeli kapıları'' diyen Şirvanla gözleri doldu ama ağlamadı.

''Önce sen kapattın o kapıları''

''Ben kilitlemedim ama''

''Ben mecburum yoksa sendeki nefret üçümüzü yok edecek''

''Açmayacak mısın bana kapıyı''

''Ben o kapıyı sana ardına kadar açtım da geldim ama ardına bile bakmadan kapatıp giden sendin... Ben yanacağımı bile bile geldim sana...solacağımı bile bile... ama bebeğim var izin vermem Şirvan.. Ben onun büyümesini göreceğim, liseye gidecek üniversiteye gidecek,,, düşecek kalkacak annesi yanında olacak ....bizim yoktu ama onun yanında annesi olacak duydun mu... Ben bebeğimi büyütmek istiyorum Şirvan ne olur intikam oyunlarınızı benden uzakta oynayın'' dedi yatağa gidip yatarken

Adam ise misafir odasına giderken ''o intikam sensin'' derken gayet netti.

İki beden Biri zalim biri mazlum, İki yaralı küçük çocuk birisi o çocuğu gömmüş diğeri o çocuğu avutmuş... Geçmişin sır perdeleri aralanırken oradan oraya savrulacak iki yaralı ruh, Biri yanacak diğeri yakacaktı... Babalarının günahlarını çocukları ödeyecekti, Annenin günahı ise kızın boynuna yüklenecekti. Geçmişe vurulmuş prangalar açılmış ve açığa çıkmayı bekliyordu. Geçmiş kirli bir yansımaydı....






Perdenin ArdındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin