Kadın yanında uyuyan adamı izledi bir süre. Zaten sabaha karşı girmişlerdi yatağa. Adam usul usul uyurken kızın uykusu kaçmıştı çoktan. Gün ağarırken Kızın gözüne gram uyku girmemişti. Zira uykularını kaçırmaya yeten bir kabus vardı hayatında baran... Bir zamanlar sevdiğini sandığı adam. Ne kolay geliyordu insanlara geçmiş zaman, belki de insanlara değil dile kolay geliyordu ama hiç kimse kıza sormamıştı kolay miydi sahiden. Yanarken gülmek gülerken kül olmak. Peki hep yanan taraf neden ben oluyorum diyerek düşündü kız sormak istedi yanında yatan adama, yakmak kolay mıydı çünkü yanmak hiç kolay değildi kız bunu biliyordu. Ellerini adamın yüzünde usulca gezdirmek istedi, ama ne vardı ki bu kızın gözünde imkansıza yakın bir şeydi. Korkuyordu çünkü alacağı tepkiyi bilmiyordu adamdan yanında yatan kocasına dokunmaya bile korkuyordu zaten hayatı hep korkarak geçmemiş miydi ki kızın. Ama dokunmak istedi korkmasına rağmen parmak uçlarını adamın yanağında gezdirdi. Parmak uçlarındaki sıcaklığı hissetti, adam ateş gibi sıcacıktı kendisinin aksine, oysa kendisi her zaman soğuktu. Usulca bir gülüş belirdi dudaklarında adamın sıcaklığı bile onu yakıyorken kendisinin kül etmesi kaçınılmaz bir sondu. Zira Ateşin doğası buydu, akrepler sokar ateş yakıp kül ederdi. Bu sefer biliyordu kız gerçeği hiçbir hayali yoktu bu ateşin gerçekten yakacağını hissediyordu bu sefer kurşunun nereden geleceği belliydi fakat kızın buna dayanacak gücü var mıydı bilmiyordu. Bu yangından sağ çıkar mıydı oda bilmiyordu. ...
Avuç içlerini bastırdı bu kez adamın suratına sakalları avuç içlerini Gıdıklarken kendisinin bile zor duyacağı bir sesle "özür dilerim" dedi. Niçin diliyordu bu özürü o bile bilmiyordu. Ama adama bir özür borçluymuş gibi hissediyordu. Avuç içleri ısınırken adamın gözleri aralandı. Gözleri arlanır arlanmaz kaşları anında çatılmıştı. " ne yapıyorsun Rozerin" dedi çatallı ses tonuyla.
Omuz silkti kız "hiç" dedi. Hiçliğin ortasında kaybolmuş gibi hissediyordu kendini. Adam yüzündeki eli tuttuğunda kızım gibi olduğunu anlayınca kaşlarını daha da çok çatılmıştı. Kızın ellerini ısıtmak istercesine elleri arasına alıp sıktı, daha sonra ise kızı yatagin içine kendi tarafına çekip sarılırken söylenmeye de ihmal etmedi " buz gibi olmuşsun çocuk musun kızım sen "
Rozerin umutsuzca kafasını salladı, çocuk olamamıştı hiç annesi bırakıp gitmişti onu, annesi olmayanların zaten çocukluğu olmazdı. Annesi gittiğinden beri üstünü de o saatten sonra kimse örtmemişti ki... Üşümüş olduğun adam söyleyene kadar fark etmemişti bile. Yanıyorum demek istese de susmuştu, adamın sıcaklığın ısınmaya ısındıkça mayışmaya başlamıştı. Aradan biraz zaman geçince aklına gelen anıyla hüzünlendi adamın uyuyup uyumadığını bilmiyordu ama anlatmak istiyordu.
"Şirvan"
"Hı" dedi adam uykulu sesiyle.
" bir keresinde anneme çok güzel güller almıştı. Annem o kadar çok sevinmişti ki o sevincini çok net hatırlıyorum. Sonra onları hatıra olarak saklamak isteyince bir defter arasına koymuştu. Bir süre sonra defteri açtığında ki yıkılışını asla unutamam..."deyip sustu kız.
" kayıp mı olmuştu güller" dedi adam merakla.
" hayır... Küflenmişti çok net hatırlıyorum defter arasında küflenmiş üç adet... Ben defter arasında küflenmem değil mi?" Dedi çaresizlikle.
İkisi de sustu konuşmadılar o dakikadan sonra çünkü ikisi de bilmiyordu cevabı hayat onlara neler gösterecekti koca bir uçurumdu. Ama bilinen bir şey vardı defter arasında kalan güller küflenirdi.Sabah saatlerinde kandıra ailesi sükunetle kahvaltısını yapıyordu. Rozerin ağzına tam peynir atacakken kapının çalması ile lokması yarım kalmıştı çünkü Şadiye hanım " kalk kapıyı aç" demişti kendisine bakarak.
Kız derin bir nefes alarak sofradan kalkıp kapıyı açmaya gitti. Bu kadın kesinlikle sınırlarını zorluyordu evde çalışanlar yokmuş gibi rozerinini gördüğü yerde emirler yağdırıyordu...
Kızı bekleyen ayrı bir şok vardı kapıda zaten kapıyı açtığında gördüğü kişiyle nefesini tutu vermişti. Baran... bu her zaman olacak mıydı ,karşısına hep böyle çıkacak mıydı? Peki gerçekler gizli kalacak mıydı. Gerçeklerin gizli kalmak gibi bir niyeti yoktu, eryada geç gerçekler ortaya çıkardı. Hiçbir sonsuza kadar gizli kalmazdı. o zaman neler olacak kız kestiremiyordu çünkü bu konuda Şirvan'dan ölesiye korkuyordu." ne işin var senin burada" dedi kız hiddetle
" rozerin ben" lafını tamamlayamadan baran kızın arkasından gelen Şivan'ı görünce lafını değiştirmişti.
"Günaydın, Şirvan abim evde mi yenge" dedi yenge kısmında sesi titreyerek.Rozerin bu iğrençlik karşısında midesi bulandı. Nasıl bir adamdı bu nasıl yenge diyebilirdi. Hala karşıma hangi yüzle çıkmaya cesareti var diye düşündü. Neyse ki kendisinin cevap vermesine gerek kalmamıştı arkasından Şirvanın sesi duyuldu.
" hoşgeldin koçum, buradayım"
" abi habersiz geldim kusura bakma ama bakman gereken dosyalar varmış abim bırakmamı istedi" dedi elindeki dosyaları göstererek.
" haberim var koçum abin aradı. Gel bakalım yengen birer kahve yapsın bize sonra gidersin" diyerek baranın omuzuna kolunu attığı gibi içeri çekmişti Şirvan, karşısındaki adamı söz hakkı tanımadan.
Daha sonra ise rozerin'e dönüp " güzelim bize iki kahve, çalışma odasına" deyip merdivenlerden yukarı çıkıp gözden kayboldular.Rozerin çığlık çığlığa bağırmak istiyordu, bu iş böyle olmayacaktı Şirvanla konuşması lazımdı ama nasıl anlatacağını bilmiyordu. Bu bilinmezlik ise onu çok korkutuyordu, çünkü adamdan alacağı tepkiyi kestiremiyordu.... Derin düşünceler içerisinde kahveleri yaptı, ellerini titretmemeye çalışarak kahveleri tepsiye koyup yukarı çıktı. çalışma odasına girmeden önce içerden gelen sesleri dinledi bir süre. Ama içerden gelen neşeli konuşmalar onun işine hiç de gelmiyordu. Çünkü Şirvan Baran'a baya seviyor gibi duruyordu. Derin bir nefes alıp sakin olmaya çalışarak içeri girip kahveleri verip ,afiyet olsun deyip hızlıca çıktı odadan.
Aşağıya gidip babaannesi ile ugrasmak istemediğinden yatak odasına gidip biraz oyalanıp kitap okudu. Biraz zaman geçmişti ki odanın kapısının açılmasıyla kitaptan kafasını kaldırdığında gördüğü kili ile gözleri korkuyla kocaman açıldı."Baran ne işin var senin odamda"
" rozerin bak bir dinle konuşmamız lazım..." lafını tamamlamasına kız müsade etmedi.
"Hangi yalanlarını dinleyeceğim senin sus defol odamdan Şirvan görürse kan çıkar."
"Bak benim zaman algım durdu tamam mı nasıl bu hal geldik anlamıyorum beni dinleyeceksin"
" şerefsiz herif bunları konuşmak için geç kalmadın mı bana yenge diyorsun haysiyetsiz"
" hiçbir şey bildiğin gibi değil , Bu iş burada bitmez rozerin beni dinleyeceksin. Gerçekten suçsuzum hiçbir şey göründüğü gibi değil." Diyerek odadan çıktı adam.
Arkasından bağırmak istedi kız bende suçsuzdum ama bütün hatayı üstlenmek bana kaldı diye ama her zamanki gibi söylemedikleri gibi buda içinde kalmıştı. Anlatacak çok şey varken anlatmaya yorgundu kız. Kapı tekrar açıldığında bu sefer hiddetle bağırdı "Ne laftan anlamaz adamsın sen defol çık..." lafını tamamlayamadan karşısında gördüğü Şirvanla korkuyla yutkundu.
Çünkü Şirvan içeri girer girmez duyduklarından sonra çok ürkütücü görünüyordu.
"Odaya kim geldi, Rozerin" dedi adının üstüne bastırarak.
(Devam edecek).....Hepinize merhaba arkadaşlar bölüm dün gelecekti ama silindiğinden birazcık geç geldi. Bölümü iki kere yazmak zorunda kaldım. Yeni bölüm ne kadar çok oy ve yorum gelirse ona göre daha hızlı gelir, bölüm sizlere emanet yorumlarınızı bekliyorum❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perdenin Ardındakiler
Teen Fiction"Davulda sağlam ama tokmağın değmediği yer kalmamış ha Rozerin!"dedi üstünden gelinliği söküp alırken..., "Kulun olurum, kölen olurum, karın olurum ne olur Şivan abi canım çok yanıyor" dedi ağlayarak. "Abinin amına koyarım kızım ne abisi bak bakayım...