°•Buttercup•°
Sabah yastığıma sarılmış mışıl mışıl uyurken alarmın sesi ile zorla yataktan kalktım. İlk başta neden odam da olmadığımı sorgulasamda sonradan jeton düştü. Burda kalmamın sebebi yeşil meteorun beni merak etmesi değildi elbette. Şimdiye kadar çoktan ona siktiri çekip evime gitmiştim, sabah da burda değil odam da uyanmıştım.
Fakat beni ona çeken bir şeyler vardı. Ama ne? Onu fazlasıyla merak etmiştim. Neden beni evine getirtti? Neden beni merak etti? Neden beni tanımak istiyor? Neden ona güvenmek istiyordum? Bu sorularımın cevaplarını sadece yeşil meteordan alabilirdim. Yeşil meteor deyip duruyorum çocuğa, ismini de sormayı unuttum mal gibi.
Düşüncelerimi kafamdan uzaklaştırıp giysi dolabına ilerledim. Üzerime dünkü kıyafetlerimi geçirdim. İnekli çoraplarımı burda bırakacak değildim. Zaten kıyafetlerim çokta kirli değildi,
eve gidene kadar dayana bilirdim. Daha fazla oyalanmadan aşağı indim.İçerde büyük bir kahvaltı sofrası bana, piç smile yapıp göz kırpıyordu. Masa da yeşil meteor oturuyordu ve telefonuyla meşguldu. Öyle ki beni hâlâ fark etmemişti.
Karşısındaki sandalyeyi çekip oturduğum da nihayet bakışları bana dönmüştü.
"Adını sormayı unuttum, adın ne?" dedim konuya bodozlama dalarken.
"Sana da günaydın." dedi piç smile atıp. Ben bu sabah bu piç smile'la neden bu kadar takmıştım?
"Günaydın, günaydın. Sorumun cevabı?" dedim.
"Adım Butch."
"İyi, artık sana lakap ile seslenmek zorunda değilim."
"Ne lakabı? Bana hiç taktığın lakabı kullanmadın?" diye sordu merak dolu gözlerle.
"İçimden lakapla sesleniyordum. Ve artık ismini öğrendiğime göre sana taktığım lakabı asla öğrenemeyeceksin."
"Asla deme. Ve bana taktığın lakabı öğreneceğim." masada bana doğru eğilirken. İfadesizce ona baktım.
"Görücez."
"Görücez." dedi o da aynı benim gibi.
"Hadi şimdi kahvaltımızı edelim. İnek gibi acıktım." dedi.
"Kurt değilmiydi o?"
"Öyleydi. Ama bence inek daha mantıklı. Çünkü ineklerin 8 midesi vardır."
"Gerçekten mantıklıymış, İnek."
"İnek?" dedi, daha çok soru sorar gibi çıkmıştı sesi.
"Sana inek diye seslenicem artık." dedim tabağıma kahvaltılıklardan koyarken.
"Saçmalama istersen, benim nerem inek. Justin Bieber gibi adamım." dedi. Gür bir kahkaha attım. O ise gülüşüme bakıyordu ne olduğunu anlayamadığım bir tebessümle.
"Sen kendinin Justin Bieber'a benzediğine emin misin? " dedim hâlâ gülerken.
"Evet, beğenemedin mi?"
"Bayıldım."
Daha fazla konuşmayıp, kahvaltımıza döndük. Onu inceleme fırsatı bulamamıştım dün. Dolgun kırmızı dudakları vardı, koyu yeşil gözleri, gür kirpikleri, keskin yüz hatları ile nefes kesici görünüyordu. Yeni banyodan çıktığını kanıtlarcasına saçları ıslaktı. Eğilip tabağına bir şeyler koyarken, hırçın saç tutamlarından birkaçı, koyu yeşil gözlerinin önüne düştü. Ama o bunu umursamadan yemeğine devam etti.
"Ne oldu? Justin Bieber'a benzeyip benzemediğimi mi ölçüyorsun? " dedi bakışlarını bana çevirip.
"Evet. Ama sen hiç Justin'e benzemiyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADIN SÜİKASTÇİ-PPG×RRB
RandomButtercup'ın mesleği yüzünden kardeşleri Blossom ve Bubbles ile kavga ederler bunun üzerine Buttercup evi terk eder ve yalnız yaşamaya başlar. Blossom ile Bubbles ise önceden 3 kardeş beraber kaldıkları koca evde 2 kardeş yaşamaya başlarlar. Koca ev...