38. Bölüm: Sırtım Acıyor Abla, Hançerini Çeker Misin?

477 58 42
                                    

Her şapkadan sen çıkmak zorunda mısın ablacığım? Evet, bu Ünal moruğunun genç sevgilisi, benim ablamdı!

Gerçi ablam değil ama, neyse.

Ferit'le aramızda kısa bir bakışma geçtiğinde Suna da bize dönmüştü.

Artık ablam diyemiyordum, çünkü böyle rezil bir insan, benim ablam olamazdı.

"Aa, bunlar kim sevgilim?"

Neşeyle konuşan Suna'ya kaşlarımı çatmamak için zor durmuştum.

Beni tanımamazlıktan mı geliyordu o?

"Ferit Korhan ve Seyran Korhan." diyerek bizi tanıtan Ünal'a istemsizce gülümsedim.

"Ve bu da sevgilim, Suna."

Sanki ilk kez tanışıyormuşuz gibi bir ifadeye büründürdüm yüzümü. Daha sonra da, "Aa, öyle mi? Tanıştığımıza memnun oldum Suna. Kaç yaşındaydın?" diyerek Ünal'a ters bir bakış attım. Sonra ise geri gülümseyerek Suna'ya döndüm.

"Yirmi yedi yaşındayım."

Kaşlarımı havaya kaldırıp Ünal'a bakarak konuştum.

"Çok da küçükmüşsün. Bu adam neredeyse baban yaşında değil mi?"

Üzgünce Suna'ya baktığımda o gülümseyerek Ünal'a baktı ve elini tuttu.

"Aşkın yaşı olmaz."

Histerik bir şekilde güldüm.

"Aşkın yaşı bahane, para şahane." diyerek sessizce ağzımın içinden mırıldanmamı Ferit ve Suna duymuştu sadece.

Ünal'ın yaşlılıktan dolayı kulaklarında sıkıntı varsa demek...

Suna dişlerini sıkıp bana baktığında ona genişçe gülümseyerek baktım.

"Ben bir lavaboya gideyim. Sevgilim, sen de takıl burada. Geliyorum hemen." diyerek Suna'ya otuz iki diş sırıttı Ünal.

Suna da hemen gülümseyerek Ünal'ın yanağından öptüğünde yüzümü buruşturmadan edememiştim.

Nihayet Ünal gittiğinde derin bir nefes aldım ve hışımla Suna'ya döndüm.

"Ne işin var senin burada?"

Suna boş boş bana bakıp omuzlarını silktiğinde çıldırmak üzereydim.

"Sevgilim davet etti, ben de geldim. Ne var bunda? Sen de kocanla gelmişsin."

Sondaki kinayeli sesiyle birlikte Ferit'i süzmeye başladı.

"Aynı şey mi canım ablacığım? Baban yaşındaki adamla sevgili olurken aklın neredeydi? Annemler, yani şey, annenler bu durumu biliyor mu?"

Yeniden bana baktığında saçlarını umursamazca geriye doğru savurdu.

"Sana ne kızım? İstediğimle sevgili olurum, sana mi soracağım? Ayrıca sen kimsin ki bana hesap soruyorsun? Aptal bir ailenin zavallı çocuğusun sen. Eğer o gün seni o arabadan kurtarmasaydık şu an karşımda böyle zavallı görünmezdin. Ha bu arada, bana hesap soracak son kişi bile değilsin. Evlenirken haber bile vermediğine göre."

Allah'ım, sen bu kuluna sabır ver!

"Bak Suna. O arabadan beni çıkarın diyen ben değildim, bu yüzden artık farkındaysan üzülmüyorum bile. O yüzden, beni bununla vurmak yerine daha akıllıca bir şeyler düşünsen iyi edersin. Ayrıca, benim evliliğim hakkında bir bilgi vermemle bu ikisi aynı şey değil. Bozuk plak gibi bana kendimi tekrarlatma. Senin kafan yerinde mi, ha? Sevgili olduğun adamın nasıl biri olduğu hakkında en ufak bir fikrin var mı?"

Mαϝყα Çαρƙıɳı - SҽყFҽɾHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin