1K OLDUKK! 🥳🥳
1K okunmaya ulaştık, her ne kadar oy sayımız düşük olsa da mutluyum.
Okuyan, desteklerini esirgemeyen herkese teşekkür ederim.♡♡
Yorumlarınızı okumak ve yazdıklarımı sizinle paylaşmak benim için çok hoş ve değerli.
Bu zamana kadar sessiz sedasız okuyan arkadaşlara sesleniyorum; lütfen yorumlarınızı esirgemeyin. Merak ediyorum ve yorumlarınızı okumayı çok seviyorum.
Bu yazma işinde heyecanlanmamın ve dayanmamın tek sebebi yorumlarınızı okuyabilme hevesi. Daha büyük kitlelere ulaşma dileğiyle, yeni bölümde görüşmek üzere.
Yeni bölümden kesit.
Uyumaya karar verip yatağın üzerindeki pikenin altına girdim. Gözlerim huzurla kapandığında gelen kırılma sesiyle korkarak yerimde sıçradım. Ses Oğuzun odasından gelmişti. Seri hamlelerle üzerimdeki pikeyi atıp odadan çıktım. Hiç düşünmeden odadan içeriye dalıp odayı incelediğimde yatak dağınıktı ama Oğuz yoktu. Banyonun yanan ışığını takip ettim.
Bakış açıma, duvara yaslanmış, yere oturan Oğuz girdi. Biraz daha dikkatle bakıp olayın farkına vardım. Yere oturmuş, kırdığı dizinin üzerindeki elinden kanlar akıp, banyonun soğuk, beyaz fayansıyla buluşuyordu. Kırık aynanın parçaları yere saçılmıştı. Beyaz ve kırmızının zıtlığı beynimde uyarıları tetiklediğinde olduğum yerden kırıpırdanarak kırıklara basmamaya çalışarak yanına gittim. Banyonun dolaplarına diktiği gözlerini dağınık, nemli saçlarının birkaç teli saklamaya çalışıyordu ama becerememişti. Gözleri sanki cinayet işlemiş ve buna pişman olmuş birinin gözleri nasıl olması gerekiyorsa öyleydi. Nereden biliyorsun diyeceksiniz. Gözlerinin bana anımsattığı buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sert Ve Kırılgan
Teen Fictionİnsan neyle yaşar? Ya da ne için yaşar? Kendisi için mi, yoksa etrafındakiler için mi? Yaşamak istediği için mi, yaşamak zorunda olduğu için mi? Ya da yaşamak zorunda mıydı ki? Peki ben ne için yaşayacağım? Hayattan zevk alan var mıydı? Hayattan nas...