17. Bölüm: Düğün

53 11 55
                                    

Merhabalar canımlar, bölüme koyduğum oy sınırı burada geçmedi, bu beni üzer :*(

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabalar canımlar, bölüme koyduğum oy sınırı burada geçmedi, bu beni üzer :*(

Ama benciğim başka uygulamada geçilmesine rağmen tek seferliğine bir güzellik yapıp bu seferlik bölümü paylaşıyorum.

Oy sınırı: 13

Yorum sınırı: 55

17. Bölüm: Düğün

"İçimdeki çocuk geri dönüşü olmayan yaralar almıştı, yaşayamayacak kadar yıpranmıştı."

Camdan sızan sıcak gün ışığı huzursuz bir sabaha doğuyordu. Huzursuzca kıpırdanarak hala uykulu olan bedenimi uyandırma çabalarına giriştim. Sol tarafıma döndüğümde beni karşılayan boşluk beni boşluğa düşürmüştü. Yattığım yerden dogrulurken derin bir nefes firar etti dudaklarımdan.

Dünkü olaylar hala aklımı karıştırıyordu. Ne yapacağımdan pek emin değildim. O kadını bulmalı mıydım yoksa hiçbir şey olmadan devam mı etmeliydim bilmiyordum. Sanırım hiçbir şey olmamış gibi devam edecektim.

Yataktan kalkıp yatağı düzelttim ve banyoya gittim, rutin işlerimi halledip açıkta olan saçlarımı da tarayıp dağınık bir ev topuzu yapıp banyodan çıktım.

Makyaj masasının pufuna oturdum, makyaj yapmak değildi amacım, aynadaki çöküşümü izlemekti. Üzerimde göz ardı edilemeyecek bir durgunluk vardı, bunu maskelemek için gülümsedim. Aynadaki gözlerimin yansımasıyla öyle zıt bir görüntüydü ki gülümsemeye çalışmayı kestim.

Yorgunluk gözlerimden belli oluyordu. Bedensel bir yorgunluk değildi bu. İçimdeki yorgunluk artık maskeleyemeyeceğim kadar büyümüştü. Nasıl gidecekti onun hakkında da hiçbir fikrim yoktu.

Dünkü mevzu canımı epey yakmıştı, beni salya sümük ağlatmıştı ama şimdi tuhaf bir şekilde ağlamak gelmiyordu içimden. Belki de gözyaşlarım artık tükenmişti.

Kolumdaki uzun yaraya baktım uzun uzun. Bu da diğer yara izlerim gibi babamın eseriydi.

Çok ağlamıştım o gün yine dövmüştü beni, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Burnumun tıkanıklığı yüzünden ağzımdan hıçkıra hıçkıra nefes almak sorunda kalıyordum, susamıştım. Su almak için mutfağa gittim, odamdan mutfağa giderken onu oturma odasında sigara içerken görmüştüm. Telaşla mutfağa girdim, işimi çabucak halledip tekrar yorganımın altına girmekti amacım. Mutfak dolaplarına boyum yetmiyordu, masadan bir sandalye çekip üzerine çıkarak kapaklı yerden bir bardak aldım. Musluktan da bardağı su doldurup titreyen iki elimle bardağı dikledim. Daha suyun yarısındayken içeriye onun girmesiyle telaşlanmıştım. Sigara kokusu çok daha yoğun geldiğinde yanıma kadar gelmişti, yüzündeki değişik ifadeyle bana bakıyorken ona anlam veremiyordum. Her zamankinden farklıydı bakışları, belkide yumuşak olduğunu düşünmüştüm. Ta ki elimdeki bardağı anın stresiyle yere düşürürken. Korkmuştum, hali hazırdaki ağlamış suratım, ve hıçkırıklarımla suratı yine o ifadeye bürünmüştü, bana tanıdık olan o sinirli, tiksinti dolu ifadeye.

Sert Ve KırılganHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin