Selamlaaarrr, nasılsınız, napıyorsunuuuzz?
Destek ve düşünceleriniz çok önemli,bıy!
3.Bölüm: Tanışma
Ona yardım etmek istiyordum. Birilerinin bana yardım etmesini istediğim gibi...
Bugün o gündü. Tanışmak için bu akşam onların ailesine konuk olacaktık. Tanışmayı kabul etmiştim ama evlenmeyi hala istemiyordum. Onun da evlenmeyi istemediği belliydi ya, isteseydi o da dün ailesiyle birlikte olurdu.
Yükselen alevlerle birlikte elimde tuttuğum wok tavayı çevirdim.
Yanımda sebzeleri doğrayan Özgeye dün olanları, her şeyi anlatmıştım.
"Ya adam itin kopuğun teki çıkarsa, o zaman ne yapacaksın?"
Sıkıntıyla nefes verdim. Ben de ne yapacagima henüz karar verememiştim. Evlenmeyi istemiyordum ama babamın beni zorlayacağına da emindim. Belki buralardan gidip yeni bir hayat kurabilirim kendime ama özlerdim onları, emindim buna.
Omuzlarımı kaldırıp indirdim.
"Sana kaçarım." Dedim ortamı yumuşatmak için. Evden uzaklaştığımda evde olduğum gibi bir insan değildim. Evden uzaklaştığımda kendi dünyamı yaşayıp mutlu olmaya, mutlu görünmeye çalışıyordum.
"Alır mısın beni?" Doğradığı sebzeleri tavaya koyarken konuştu.
"Babanın nasıl biri olduğunu anlayamıyorum." Her halinden üzgün olduğunu belli eden gözleri beni buldu.
"Bir baba nasıl böyle acımasız olabilir?" Babamın her bahsi geçtiğinde yüreğim titriyordu. Gözlerimin dolmaması için çabaladım.
"Ben artık sorgulamayı bıraktım, sen de bıraksan iyi olur. "
Sebzeler artık sotelenmişti itinayla sebzeleri tabağa aktarıp üzerinde mühürlediğim eti koydum. Sosunu da üzerinde gezdirdiğimde tabak hazırdı. Tabağı garsonun alacağı yere koydum.
"Masa 18 hazır." Geri eski yerime gelip sıradaki Tabağı yapmak için hazırlandım.
"Evlenirsen burada çalışmaya devam edecek misin?" Cümlesini tamamlamasıyla arkamızdan gelen yüksek sesler irkildim. Yüksek olmasa da ani sesler bile beni korkutmak için yeterliydi. Arkamı döndüm, yerde paramparça beyaz porseleni gördüm, bakışlarımı yavaşça yukarı kaldırdığında Anılı gördüm. Gözlerindeki saf hayal kırıklığını beni bulduğunda anladım, muhtemelen Özgenin söylediklerini duymuştu. Kısa zaman önce, uzun zamandır bana karşı bir şeyler hissettiğini söylemişti ama ben onun duygularına karşılık vermedim, beni gerçekten sevdiğine de inanmıyordum. Birinin beni sevebileceği düşüncesi aklımın, kalbimin ucundan geçmiyordu.
"Evleniyor musun?" Dedi, usulca kurduğu cümle kulaklarıma kadar ulaştı.
"Hayır." Dedim. Gözlerinden üzgün olduğu görünüyordu bir anlığına rahatladığını görebiliyordum.
"Kesin değil." Diye devam ettim, umutlanmaması için bu zamana kadar elimden geleni yapmıştım ve hala bunun için çabalıyordum. Arkamı dönüp işime devam edecektim ki konuşması beni durdurdu.
"Anlayamıyorum." Dedi. "Net bir şey söyler misin artık?"
"Bu akşam tanışmaya gidecekler ama evlenmek istemiyor." Dedi Özge. Artık gerçekten yorulmuştum, kendi içimde cebelleştiğim yetmezmiş gibi başkalarına da anlatmak yük oluyordu.
"Nası ya!" Dedi, sesindeki sinirli gülmeyi hissediyordum.
"Sana olan duygularımı bildiğin halde bunu cidden yapacak mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sert Ve Kırılgan
أدب المراهقينİnsan neyle yaşar? Ya da ne için yaşar? Kendisi için mi, yoksa etrafındakiler için mi? Yaşamak istediği için mi, yaşamak zorunda olduğu için mi? Ya da yaşamak zorunda mıydı ki? Peki ben ne için yaşayacağım? Hayattan zevk alan var mıydı? Hayattan nas...