Herkese Selamın Aleyküm.
Artık kitabı üç yerden yayınlıyorum.
Ve yeni bir karar aldım yeni bölüm gelmesi için baraj koyuyorum ve herhangi bir uygulamadan koyduğum baraj geçilirse bölümü her yerden yayınlayacağım.
________________
Oy: 20Yorum: 50
________________13. Bölüm: Acemi Kalp
"Ben nereye sen oraya, sen nereye ben oraya."
Dünkü atışmamızdan sonra odalarımıza çekilip istirahat etmiştik. Yüzük konusunda fikirlerim hala değişmemişti. O takmıyorsa ben de takmayacaktım. Kısasa kısas.
Sabah ezanıyla uyanıp namazımı kıldıktan sonra bir daha geri yatmıştım ama uyuyamayınca kalkıp balkonda güneşin doğuşunu izliyordum. Denizin üzerinden yavaş yavaş rengini vererek yükseliyordu. Havada sabahın serinliği geziniyordu. Tenimi yalayıp geçen rüzgarı hissetmek bana huzur veriyordu. Gözlerimi kapattım ve oturduğum koltuğa daha da sindim. Mayışmıştım. Gözlerim kirpiklerimi taşıyamayarak ağırlaşıp, yavaş yavaş kapanıyordu. Üzerime aldığım şala biraz daha sarıldım ve gözlerimi tamamen kapattım. Uykunun beni içine çekmesi pek de zor olmamıştı. Bilincim karanlıklaştı ve ben artık orada değildim.
&
Huzurlu uykumu bölen havanın sıcaklığı ve nemliliğiydi. Yüzüme vuran güneşte tuzu biberi olmuştu. Oturarak uyumaya başladığım yerden yatarak uyanmıştım. Yattığım yerden yavaşça gelinecek kalktım ve üzerimden fırlattığı şalı alıp katladım. Başımdaki şalı düzelterek balkondan aşağıya baktım. Sahil yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Tek tük insanlar şemsiyenin altına girerken bazıları güneşleniyor, bazılarıda denize giriyordu. Mayolu, bikinili hanımefendileri görünce tehlike hattında olduğumuzu fark ettim. Sanırım sahile sadece gece gitsek daha iyiydi.
Balkondan çıkıp içeriye girdim. Her gün saç yıkamak iyi bir şey olmadığı için banyoda boynumdan aşağıya hızlıca bir duş alıp bornozuma sarılıp banyodan çıktım. Valizimi karıştırıp beyaz şifon elbisemi çıkarttım, gerekli iç çamaşırlarımı ve bakım ürünlerimi alıp banyoya geri girdim. İlk önce üzerimi giyindikten sonra yüzümü bir güzel yıkadım ve nemlendirdim. Banyodan şimdilik çıkıp yatak odasına girip telefonu elime aldım. Oğuza mesaj atacaktım.
Önce bir saate baktım. 9 uyanmak için gayet yeterli bir saatti. Uyandığını umarak mesaj yazdım.
Siz: Günaydın.
09.05
Siz: Uyandın mı?
09.05
Siz: Uyandıysan kahvaltıya inelim.
09.05
Telefonu bir kenara bıraktım ve valizimden beyaz şalımı çıkarttım. Valizin ön gözünden güneş kremimi parmağım boyunca sıkıp kremi geri, aynı yerine koydum. Hızla banyoya gidip elimdeki kremi yüzüme sürdüm. Bembeyaz yoğurt gibi görünüyordu ama birazdan emilecek ve tenimin rengini alacaktı. Şalımı yapmak için kremin emilmesini beklerken telefonu elime aldım, Oğuzdan mesaj vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sert Ve Kırılgan
Novela Juvenilİnsan neyle yaşar? Ya da ne için yaşar? Kendisi için mi, yoksa etrafındakiler için mi? Yaşamak istediği için mi, yaşamak zorunda olduğu için mi? Ya da yaşamak zorunda mıydı ki? Peki ben ne için yaşayacağım? Hayattan zevk alan var mıydı? Hayattan nas...