《8》

14 2 59
                                    

Bayılmadan önce olanları hatırlamıştı, şuan oldugu odaya daha önceden de geldigi için nerede oldugunu anlamıştı. Yattıgı yerde dogrulup yavaşça kalkmış jimin' i aramaya başlamıştı. Jiminin ağlama seslerini duyunca hızlıca yanlarına gitmişti. Jungkook' u gören ikili hemen yanına gidip onu koltuga oturtmuş neler oldugunu sormuştu.
Jungkook arkadaşına sarılıp az da olsun sakinleştigi zaman olanları anlatmıştı. Jimin çok kızmıştı kendine, seni o eve yollamamalıydım, sen ne kadar  ısrar etsende yanımdan ayırmamalıydım demişti.

★★★★★

Jungkook duydugu ses ile gözlerini açmış biraz daha uyuyayım nolur jiminshi diye seslenmişti. O olayın üstünden iki gün geçmişti, jimin bir daha asla jungkook' un o eve dönemeyecegini net bir dil ile söylemişti.
Jungkook arkadaşına yük olmak istemedigi için başta kabul etmese de sonunda jimin ikna etmişti. 2 gündür jimin ile beraber hyungların evinde kalıyordu. İlk gün yıpranan sinirleri ve bedeni ile sürekli uyumuştu. Jimin onu hiç yalnız bırakmamış taehyung ise sürekli yiyecek, içecek bir şeyler götürüp küçüğü ile ilgilenmişti.

Ne kadar ugraşsalar da jungkook' un modu çok çabuk düşüyordu. Ani ruh halleri psikolojik olarak bi çöküş yaşadıgını belli ediyordu. Jimin ve taehyung' un elinden hiçbir şey gelmiyordu çünkü jungkook psikiyatr' a gitmeyi kabul etmiyordu. Jungkook kendini odaya kapatıp sürekli müzik dinleyip defterine birşeyler karalıyordu. Mecbur kalmadıkça jimin ile dahi konuşmuyordu. Kolay şeyler yaşamamıştı, ailesinin yaptıkları sözleri. Bunca yıl yaşadıgı katlandıgı şeyler tüketmişti onu.

Geceleri uyuyamıyordu artık, uykusunda gördügü kabuslar içten içe öldürüyordu çocugu. Anlatamıyordu kimseye, anlamıyordu kimse. Savaşacak gücü bulamıyordu kendisinde biliyordu çocuk. Yine gelecekti onlar, burda huzur bulmasına engel olacaklardı. Cehennemine götüreceklerdi küçüğü, ama bilmiyorlardı onlar. Kaçmaya çalıştıgı cehennemi onun içindeydi, yüregindeydi. Her an her saniye içten içe tüketiyordu, öldürüyordu. Ya şavaşıp içinde ki cehennemden kurtulacaktı yada pes edip o cehenneminde acı çekerek yanacaktı.

Savaşmak istiyordu içinde ki cehennemi ile kötü insanlar ile ama artık hiç gücü kalmamış gibiydi. Yaşadıgı onca şeyi kaldıramıyordu, kabusları olmuşlardı çocugun. Tüm gün ne yapacağını düşünüp durmuştu. Artık düşünmekten yoruldugu vakit defterini açıp kitap için önsöz bir giriş yazısı yazmak istemişti. Bir süre düşünüp hızlıca aklına ilk gelen şeyleri yazmaya başlamıştı.


★★ Ben, Jeon Jungkook.

Sesi çıkmayan çoğu yaralının, bağırmak isteyip de boğazında sesi uluyan her mağdurun, ailesine bile anlatamayan her masumun, nefsine bile sahip çıkamayan ve akıl sahibi diye adlandırılan her canavarın eline düşen mazluma 'neden oradaydın, ne giydin, yüz mü verdin, saat kaçtı' diye sorulan dünyada, bir ümit ses getirmeyi dileyen bir parçasıyım.

Düşünme gücü varken düşünemeyen ve suçu nefsine atan, her canlıdan ayrı yaratılıp da kendine verilen aklı kullanamayan, bacağının arasında ki üç kuruş etmez aleti ile utanmadan 'ben erkeğim' diye böbürlenen, beni cinsiyetimden de elimde olmayan seçimlerimden de pişmanlık duyacağım kadar tiksindiren hemcinsimin de düşmanıyım.

Şu dünyada damacanaya, tavuğa, kediye, köpege, daha zıbın giyen bir bebeğe, konuşmayı yeni sökmüş bir yavruya, okuldan eve dönen bir hayalpereste, kendi annesine, kardeşine, fare deliğine bile uçkuruyla yaklaşan yüzbinlerce kişi varsa, milyonlarca, milyarlarcası bile olsa hepsinin düşmanıyım.

Sesi çıkmayan her canın sesi olmak için çabalayacağım, haykıramayan her çocuk için, erken yaşta bebeğini eline almak zorunda olan herkes için, ağlaya ağlaya kabullenmek zorunda bırakılan herkes için...

Killing a Child's Soul is Murder!《TAEKOOK》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin