Neden asla o aileye dahil olamayacakmış gibi hissediyorum?
Gökhan Bey, kapıyı çaldığında -sökmedi arkdslr zile bastı- bizi karşılayan orta yaşlı bir kadın olmuştu. Muhtemelen bu evle ilgilenen kişiydi.
"Hoşgeldiniz, Gökhan Bey." Ardından bana baktı ve gülümseyerek konuştu.
"Sizde hoşgeldiniz, Küçük Bey." Küçük Bey demesine takılamadım çünkü ilk defa bu kadar içten bir gülümseme almıştım üstelik daha tanımıyordum bile. Ufak bir baş selamı verip, içeri girdim.
Ancak karşılaştığım manzara ağzımın açılmasına neden oldu. İki tane birbirinin kopyası veledi kovalayan benden büyük oldugunu düşündüğüm bir kız vardı. İşin tuhaf yanı kızın yüzünde maske vardı ve oldukça komik gözüküyordu. İkiz olduğunu düşündüğüm veletlerden biri koşarken önüne bakmadığı için bana çarptı ve sendeledi. Düşmemesi için onu tuttum.
"İyi misin, minik?" Sesimi duyunca yabancı gelmiş olacak ki, şaşırdı ve geriye çekildi. Sadece benden bir kaç yaş daha küçük olan bu kıza şimdiden sempati hissetmiştim.
"Ah, sen şey... Evet iyiyim." Annem olduğunu düşündüğüm kadın bana yaklaştı ve izin ister gibi yüzüme baktı. Sarılmak istediğini anladığımda kollarımı iki yana açtım ve sarılmasına izin verdim. Komik, anneme sarılıyorum ama normal birine sarılmaktan farksız hissettiriyor.
Hiçbir zaman o "anne şevkatini" hissedemeyeceksin.
Sana soran olmadı.
"Ben Buse, annenim. Bu cümleyi kurmak bile birbirimize ne kadar yabancı olduğumuzu gösteriyor. Farkındayım, birbirimizi çok geç bulduk. Burada kalmanın ve bize alışmanın senin için kolay olmayacağını da biliyorum. Umarım hemen alışırsın, umarım tanıdıkça bizi seversin." Sözleri içimde bir yerlerde kıpırdanmaya neden olsa da net bir sesle konuşan adam ve sözleri ortaya bomba gibi düştü.
"Anne, hemen şımartma şunu, ne olduğu belli olmayan birine nasıl kolayca oğlum diyebilirsin?" Sözlerinin ardından bana döndü. "Sende buraya çok alışma, yakında gidersin. Seni gücendirmek veya kovmak için demiyorum. Sadece gerçekçi davranıyorum. Ailenin arasına tanımadığın bir yabancıyı sokamazsın değil mi?" Gözlerinde hissetmiştim. Dediklerinde samimiydi. Beni kırmaya da çalışmıyordu ama zaten üzücü olan buydu.
Yabancı, onlar için sadece bir yabancısın sen.
Evet, evet öyleyim.
Kendi aileme tamamen yabancı olduğum gerçeği buraya gelmeden önce yeşeren burun umutlarımı yerle bir etti. Neden göğsümde bir sızı var? Kırılmam normal mi? Zorlukla yutkundum.
"Seni anlıyorum ve dediklerinde haklısın. Kimse ailesinde bir yabancıyı istemez. Reşit olduğum zaman giderim. Merak etmeyin, istemediğim yerde kalmak gibi alışkanlıklarım yoktur." Soğuk ses tonum ve net cümlelerime afallasa da başıyla beni onayladı ve birşeyler mırıldandı.
O sırada Buse Hanım'ın sinirle adama baktığını gördüm ve konuşmaya başladı."Nasıl öz kardeşinle bu şekilde konuşursun? Yabancı dediğin kişi senin kardeşin, bizzat 9 ay karnımda taşıdığım çocuk. Sana böyle konuşma hakkını kimse vermedi, ailemizin sözcüsü falan da değilsin. Haddini aşma, Kutay." Otoriter sesi ve sözleri ile şaşırmadım diyemem. Demek ki bu evde kontrol annedeydi. Kızgın bakışlarını yumuşatarak bana döndü.
"Ve sen gitmeyi aklından bile geçirme. Burası seninde evin, kimse seni buradan kovamaz. Aptal oğlumun söylediklerini ciddiye almana gerek yok, Asil'cim. Üstelik benden ve bizden çekinme, böyle diyince pat diye rahatlamayacaksın biliyorum ama söylemek istedim. Bunca yıl sana annelik yapamadım, bırak şimdi elimden geleni yapayım." Sözleri beni etkilemeyi başarmıştı. Kafamla onayladım, çünkü konuşursam sesim titrer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Memories | b×b
Teen FictionBen Asil, homofobik bir çevrede yaşayan 17 yaşındaki eşcinsel bir gençtim. Geçmiş zaman eki kullandım çünkü artık hayatım sadece bundan ibaret değil. Hayatım yeterince boktan değilmiş gibi bir de bebekken karıştırıldığımı öğreniyorum. Şansımı sikeyi...