İşin komik yanı sınıftaki tek erkek olmamdı.
Sınıfa girer girmez bütün kızlar bana odaklanmıştı. Kıvırcık kahve saçları ve yeşil gözleri olan kız yaklaştı ve elini uzattı.
"Merhaba sınıfımıza yeni gelen çocuk? Ben Eylem ve hep gay bir arkadaşım olsun istemişimdir!" Dediği şey ile ben donakalırken, kızlar dimdik bana bakıyordu.
"Ne?" Zorlukla diyebildiğim tek şey bu olmuştu. Ne saçmalıyor bu kız? Bana bakarken oldukça samimi ve heyecanlı gözüküyordu. Biraz patavatsız olmalı ki bu kadar rahat konuşuyor.
"İsmim Asil ve gay falan değilim." Düz bir ifadeyle söylediğim şeye biraz bile inanmamış gibi bana baktı ancak söylemek istemediğimi anlamış olacak ki yerine oturdu. O sırada içeri giren kısa boylu kıvırcık saçlı ve onu olduğundan daha ciddi gösteren dikdörtgen gözlükleriyle giren hocaya baktım.
"Ah, Sen yeni öğrenci olmalısın. Ben Züleyha, İngilizce öğretmenin aynı zamanda da sınıf öğretmeninim. Dönem ortasında okul değiştirmek kolay olmasa gerek. Alışmaya çalış çünkü sana taviz göstermeyeceğim." Söylediklerini içten bir şekilde söylemişti. Disiplinli bir öğretmen olduğu belliydi.
Kafamla onu onayladım, o da vakit kaybetmeden ders anlatmaya başladı.
Öğle Arası
Şimdiye kadar derslere girmiş ve sınıftaki kızlarla tanışmıştım. Eylem çok enerjik ama bir o kadar üşengeç bir insan olmalı ki aç olduğu halde kantine gitmeyi reddetmişti. Bende hazır gitmişken ona da birşeyler alabileceğimi söyledim. Şimdi ise kantinde sıra bekliyorum.
Sıra zaten oldukça uzunken, bir grup çocuğun kaynak yapması ve kimsenin onlara birşey dememesi dikkatimi çekti. Çete falan mı, gerçekten mi? Kendi kendime göz devirirken, çocuklardan biri ile göz göze gelince duraksadım.
Şimdiye kadar okuduğum Wattpad kitaplarına bakarak söylüyorum, kesinlikle ağzıma sıçacaklar.
Çocuk bana doğru yaklaştı, tabii arkadaşlarıda onu takip ettti.
"Birşey mi demek istemiştin, Çömez?" Ben demiştim demeyi sevmem ama ben demiştim amk.
"Demek isteseydim çoktan derdim, değil mi Çeteci Çocuk?" Geri durmayışım ve tavrım hoşuna gitmiş olacak ki gülümsedi. Kesin gay lan bu.
Tezgah lan bu.
"Cesuruz ha? Ateş, Koray alın şu Cömezi." Bir anda iki kolumu tutan çocukla neye uğradığıma şaşırdım.
Sikecek galiba.
"Ne saçmalıyorsun? Çetecilik oynamak için fazla büyük değilmisiniz?" Çatık kaşlarımla ona baktığımda gülüşü büyüdü. Sinirlenmem ona zevk veriyor sanki aq.
"Buna ben karar veririm. Gidiyoruz." Ateş ve Koray kollarımı tutarken, beni kantinden çıkardılar. Okulun arka tarafına gelmiştik. Aniden beni alıp duvara yaslaması ile donakaldım.
Siktir, sikecek demiştim.
"Ne korktun mu? Cesur halinden eser kalmadı~" İki elimle göğsünden ittirip, yüzüne bir yumruk attım.
"Siktir git!" Bana doğru yaklaştı ve boynunu kütletti.
"Oto, sert oynuyoruz ha?" Aniden karnıma attığı yumrukla, tekrar doğrulamadım. Kutay yüzünden karnım zaten çok fenaydı, şimdide bu pezevenk vurmuştu.
"Ne? Bir yumrukla serildin mi lan?" O sırada arkadan Ateş ve Koray konuştu.
"Tek yumrukla serileceğini sanmam, hırpalanmış bu, Uraz." Adının Uraz olduğunu öğrendiğim pezevenk artık çatık kaşlarla bana bakıyordu.
"Karnını aç." Verdiği emri yerine getiremedim çünkü ayağa kalkamıyordum ki zaten onun emirlerine uymazdım. Bunun üzerine ayağa kalkmam için elini uzattı. Pekala, bir kereliğine yardımını alabilirim.
Ayağa kalktıktan sonra beklemediğim bir anda kazağımı kaldırıp karnıma baktığında, hızla uzaklaştım.
"Siktir, kimle kavga ettin bu kadar?" Bana yönelttiği soru karşısında sessiz kaldım.
"Konuşmayacaksın ha?" Yine sessiz kaldım. Ne diyebilirim ki? Siyah saçlı ve piercingli çocuğa seslendi.
"Ateş, sınıfına götür şunu, kardeşim. Biz götürdükten sonra bayılır falan suçlu biz oluruz." Ateş bana soğuk bir ifadeyle baktı ve yanıma gelip kolumdan tuttu. Biz oradan uzaklaşırken, Uraz'ın Koray'a beni araştırmasını söylediğini duyabilmiştim.
Sıçtın knk.
"Şiddet mi görüyorsun?" Ateş 'in soğuk sesi kulağıma ulaştığında istemsizce adımlarım duraksadı.
"Hayır sadece ufak bir kavgaya girdim." Bu söylediğime inanmaz bir şekilde vücuduma baktı. Evet, kalıplı bir vücudum veya kaslarım yoktu. Daha sonra sınıfa bırakana kadar hiçbir şey sormadı ve beni bırakıp gitti.
O gider gitmez, Eylem yanımda bitiverdi.
"İyi misin? Birşey yaptılar mı? Neden seni sınıfına getirdi ki? Yoksa mimlendin mi?? Yok, o zaman yürüyemezdin.. Anlatsana!!"
"Bir nefes al be kızım! Birşey yapmadılar." Meraklı gözleri tüm vücudumda geziniyor, iyi olduğuma emin olmak istiyordu.
"Neden Ateş seni bıraktı? Arkadaş mısınız??"
"Hayır değiliz. Sadece emin olmak istemişler." Anlamamış olacak ki omuz silkti ve yerimize geçti. Ah, evet Eylem yanına oturmam konusunda ısrarcı olmuştu.
Gelen Temel Matematik öğretmeni ile kafamı masaya vurdum. Nefret ediyorum. Temel bile olsa matematik, matematiktir. Gelen uzun boylu, mavi gözlü genç hoca ile şaşırmadım diyemem. Ben kısa, göbekli birşey bekliyordum.
"Merhaba çocuklar, ben Furkan 25 yaşındayım ve yeni Temel Matematik öğretmeninizim. Umarım iyi bir sene geçiririz. Önce tanışalım ve ardından derse başlayalım." Dediği gibi önce kısaca kendimizi tanıtmıştık ve ardından derse başlamıştı.
Derste sıkıntıdan patladıktan sonra Eylem'le SOS oynamaya karar vermiştik. Ta ki, Furkan hoca kağıdı sıramızdan çekene kadar..
"Dersin sıkıcı olduğunu kabul ediyorum. Pekala, bugünlük dersi burada bırakalım ve onun yerine sessiz sinema oynayalım?" Gözlerim doldu yemin ederim! Bu adam var ya kral ya.
Sessiz sinema oynamış, gülmüştük. Daha sonra isminin Tuğba olduğunu öğrendiğim kız, Furkan hocaya tarot bakmıştı. Tabii, Eylem yine susmadı.
"Düşük bütçeli dolandırıcılık lan bu, tezgah lan bu!" Dediği ile güldüm. Patavatsız olsa da iyi kızdı.
Sonunda gün bittiğinde bahçede Kutay'ın Tuğra ve Tuğçe'yi arabayla almaya geldiğini gördüm. Daha sonra beni beklemeden gittiklerinde dişlerimi sıktım.
Ne sanıyordun ki?
(ノ◕ヮ◕)ノ*.✧
Furkan Hoca demek ha?
🥹🐢
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Memories | b×b
Teen FictionBen Asil, homofobik bir çevrede yaşayan 17 yaşındaki eşcinsel bir gençtim. Geçmiş zaman eki kullandım çünkü artık hayatım sadece bundan ibaret değil. Hayatım yeterince boktan değilmiş gibi bir de bebekken karıştırıldığımı öğreniyorum. Şansımı sikeyi...