"..Anlat bakalım, neler oldu?"
Yutkundum. Ona herşeyi anlatmak istiyor ama bir o kadar da korkuyordum. Eskisi gibi bana sarılmazsa, benden iğrenirse? Gözlerimde tereddüdü görmüş olacak ki kaşları çatıldı. Birşeylerin yanlış olduğunun hep farkındaydı ama ilk defa ona bu kadar açık ediyordum.
Kollarını gevşetti ve ikimizi koltuğa oturttu. Bir kolu omzumda güven verirken, bakışları son derece ciddi ve destekleyiciydi.
"Sorun ne?"
"Sorun herşey.. sen hariç. Mirza, sana hiç söylemedim ama hayatımdaki yerinin değerinin farkında mısın? Sen benim yaşama tutunma sebebimsin. Gerçek anlamda." Cümlelerim ile bakışları yumuşadı ama üstü kapalı bir şekilde ölümden bahsetmem hoşuna gitmemiş olacak ki çatık kaşları yerindeydi.
"Her zaman birşeylerin yolunda olmadığını biliyordum. Bana anlatmanı bekledim. Şimdi yanındayım ve ne olursa olsun seni bırakmayacağım. Lütfen konuş benimle, Asil'im."
Gözlerim doldu.
"İlk tanıştığımız gün.. aslında gelmeseydin intihar edecektim." Cümlem ortamda bomba etkisi yaratırken, gözlerinin titrediğini gördüm. Korkmuştu, her zaman dimdik ve güçlü olan Mirza söylediklerimden korkmuştu.
"Denize atlayacak ve son nefesimi bana huzur veren tek yerde verecektim. Ama sonra sen geldin ve benimle konuştun. O gün hissettim, yeni huzurum sendin." Bakışları yoğunlaşırken, birşeyleri farketmiş gibi yutkundu.
"Neden? Seni o duruma getiren neydi, güzelim?" Acılı sesi kafamı eğme gereksinimi hissettirdi bana. İlk defa utandım, ilk defa pişman oldum ölme düşüncesinden.
"Bilirsin, eski ailem ile aram iyi değildi. Bilmediğin şey daha fazlası olduğuydu." Gözümden akan yaşı elleriyle sildi, gözlerindeki sevgiyi görebiliyorum.
"Küçüklüğümden beri yaşıtım erkekler gibi değildim. Daha narin, kibar bir çocuktum ama sorun bu değildi. Sorun gizlice annemin makyaj malzemeleriyle oynamam, komşu kızlarıyla bebek giydirmemdi. Benim ucube olduğumu söylediler başta, sonra ibne olduğumu.. sonra şiddet görmeye başladım." Dişlerini sıktığını çenesinin kasılmasından anlamıştım. Parmaklarımla oynuyor, yüzüne bakamıyordum.
"Ucube veya ibne değilsin, değiliz. Kendi cinsinden hoşlanman seni farklı yapmaz, güzelim. Onların küçük beyinleri böyle şeyleri anlayamaz." Saçlarımı okşadı.
"Çekilen her saç telini iyileştireceğim. Vurdukları her noktayı öpeceğim ve ruhun iyileşene kadar buna devam edeceğim, yavrum. Ta ki sen kendini yeniden sevene kadar."
"Peki ya, istenmeyen dokunuşları da silebilir misin, Mirza?" Sorum ortamı daha da germişti. Anlamıştı ama anlamamak istiyordu.
"Ne?" Hiç çocuk olmamıştım belki ama çocuk gibi baktım gözlerine, en derine içimdeki umudu ve küçük çocuğu görmesini istedim. Yardım için dilenen o çocuğu.
"Kendimden tiksinmemi engelleyebilir misin? Bu kadar kirliyken yine de beni sevebilir misin?" Ağzının içinden bir küfür mırıldandı.
"O orospu çocuğunu, öldüreceğim." Ellerini tuttum, bir cevap beklercesine.
"Evet, güzelim. Seni, senin yerine de seveceğim."
Yüzüme eğildi ve her zamankinin aksine gözlerime izin istercesine baktı. Ona izin vermeden dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Elleri belimi bulurken, kollarımı boynuna sardım. Dünkü yaralarım sızladı ama hissettiğim dudaklar bunu unutmamı sağladı.
Geri çekildiğinde yüzümün her yanına öpücükler kondurdu. Alnını alnıma yasladı.
"Bütün izleri, kendi izlerimle sileceğim. Ta ki sen kendini arınmış hissedene kadar, Asil'im."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Memories | b×b
Teen FictionBen Asil, homofobik bir çevrede yaşayan 17 yaşındaki eşcinsel bir gençtim. Geçmiş zaman eki kullandım çünkü artık hayatım sadece bundan ibaret değil. Hayatım yeterince boktan değilmiş gibi bir de bebekken karıştırıldığımı öğreniyorum. Şansımı sikeyi...