Bir süre sonra boğulduğum düşünce havuzu beni hiç istemediğim bir kabus diyarına sürükledi.
Dokuz yaşındayım ve annem sosyetik arkadaşları ile tatile gitmişti. Bu süreç bir hafta sürmüştü ve babamı çok nadiren görüyordum. Geceleri eve geliyordu ve sabah erkenden işe gidiyordu. Ancak bir gece eve beklediğimden erken gelmişti. Yüzü kızarık, sarsak adımlarla eve girmişti.
Her zamanki gibi kızgın bir ifadenin aksine yüzünde daha önce hiç görmediğim bir gülümseme belirdi. Gördüğüm en iğrenç gülümsemeydi.
"Oğlum, babacığına hoşgeldin öpücüğü yok mu?" Şaşırmıştım. Babam benimle asla bu şekilde samimi olmazdı. İçimdeki heyecana engel olamadım çünkü babam ilk defa bana bu kadar iyi davranıyordu.
Paytak adımlarla yanına gittim ve yanağına yaklaşmak için parmak uçlarıma çıktım. Her zaman çok duygusal olduğumu ve kız gibi davrandığımı söyleyen babam sonunda benimle ilgileniyordu!
Yanağına bir öpücük bıraktım ve geriye çekildim. Yüzündeki ifade daha farklı bir hal almıştı.
"Odana git ve beni bekle, oğlum. Babacığın sana kitap okuyacak." Bu beni daha çok heyecanlandırdı ve hemen odama koştum. Birkaç dakika sonra babamda gelmişti. Yatağımın yanına geldi. Elinde bir kitap vardı. Peter Pan.
Eliyle saçlarımı okşuyor, kitabı okuyordu. Göz kapaklarım kapanmaya başladı. Ancak babamın masal anlatan sesi durdu ve onun yerine bacağımda bir el hissettim.
Neler olduğunu anlayamıyordum. Babam neden bacaklarımı okşuyordu? Yüzünü boynuma eğdi ve ardından öpmeye başladı. Gözlerimi açtığımı gördüğünde ise bunu umursamadı ve devam etti.
"Baba, ne yapıyorsun? Rahatsız hissediyorum.." Söylediklerim onu sinirlendirmiş olmalı ki onu durdurmak için hazırladığım ellerimi, bileklerimden yakaladı ve kafamın üstünde birleştirdi.
"Baba, canım acıyor. Lütfen, bırak." Aniden yüz üstü çevrildiğimde gözlerim şaşkınlıkla ayrıldı. Birşeyler ters gidiyor.
Pijamamın altını çıkardığını hissettiğimde artık sesim yüksek çıkıyordu.
"Baba, çok ayıp! Bunu yapamazsın!" Kalçamda hissettiğim birşey dikkatimi dağıtıyordu. Titriyor ve ağlıyordum.
Sonra anılar karıştı. Artık büyümüştüm. Aynı şeyi tekrar yapmaya çalıştığında kafasına geçirdiğim çerçeve ile oradan kaçmıştım. Ardından yüzüme yediğim tokat ile kafam yana düştü.
Kutay? Etrafıma baktığımda öz ailemden olan herkesin karşımda durduğunu gördüm. Tuğçe ve Tuğra bana korkuyla, Asel ve Kutay öfkeyle, Uzay, Gökhan Bey ve Buse Hanım hayal kırıklığıyla bana bakıyordu.
"Neden bana öyle bakıyorsunuz?" Soruma cevap alamadım ve hepsi bir anda yok oldu. Karşıma çıkan Leo ile yumruklarımı sıktım.
"Vay, vay, vay.. kayıp mı oldun Asil'cik?"
"Kapa çeneni, Leo! Uyanmam lazım.. uyanmam lazım!" Aniden açılan gözlerimle odamda olduğumu fark ettim. Hala yerdeydim ve her yerim ağrıyordu.
Yaşadığım olayı bir nevi tekrar yaşamıştım ve hissettiğim iğrenme duygusuna engel olamadım.Aniden ayağa kalktığımda, karnımda hissettiğim dehşet verici acı ile dişlerimi sıktım. Hem duygusal hemde fiziksel olarak pis hissettiğim için banyoya girme kararı aldım.
Kirli ve iğrençsin.
Sus artık!
Bir süre öylece suyun altında bekledim. Soğuk su tenimden aşağı giderken en ufak bir irkilme hissetmedim. Soğuğu severdim.
Karnımdaki çürüklerle karşılaştığımda yüzümü buruşturdum. Hayatımdan asla eksik olmayacak şeyi sorsalardı, buna yara izi olarak cevap verirdim.
Kısa bir süre sonra duştan çıktım ve üzerimi giyindim. Yediğim tokat ile patlayan dudağıma baktım. Bu konudan anne ve babamıza bahsetmeyeceksin. Tuğçe'ye söylerken bana da çenemi kapalı tutmamı duyurmuştu bir nevi.
Saate baktığımda gece yarısı olduğunu gördüm. Ne kadardır uyuyordum? İştahım da kaçmıştı zaten.
Ne yani.. seni tamamen unutup, ailecek yemek mi yediler? Hahaha..
Kes sesini.
Haklı olduğum için hiçbir zaman beni reddetmediğinin ve sadece beni susturduğunun farkında mısın, Asil'cik?
Sana kes sesini dedim!
Makas ver, keseyim.
Benim espiri anlayışıma laf eden herife bak!
Bence komikti.
Uykum henüz olmadığı için ve idamdan dışarı çıkıp, birilerini uyandırmamak için yatağa girdim. Tuğçe'yi uyandırmamak için güç bela komidinde koyduğum bilgisayarı geri kucağıma aldım.
One Piece zamanı, bebeğim.
Hala birşeyleri dalgaya alarak kendini düşünmekten alıkoymaya çalışman çok tatlı.. iğrençsin.
Ses kes.
Sabaha kadar süren anime maratonu başlasın..
Sabah (07.00)
Gözlerimi açtığımda okula gidecek olmamın farkındalığı ile bozuldum. Lanet olsun.
Kolej olduğu için forma giyip giymememiz serbestti. Bu yüzden siyah bol bir kapüşonlu ve siyah kargo pantalon giydim. Merdivenlerden aşağı indim ve karşımda kahvaltı eden mutlu bir aile tablosu ile karşılaştım. Yüzümde kırık bir gülümseme oluşurken, onlara görünmeden evden çıktım.
Şanslıyım ki ev, okula yakındı. Bir süre sonra vardığımda iç çektim. Okullar benim için evden sonraki cehennemimdi. Benim tek cennetim Mirza'mdı.
Klasik wattpad kitaplarındaki gibi tüm gözler üzerimdeydi dramasına hiç girmey- BÜTÜN GÖZLER ÜZERİMDE AMK.
Kararlılık seviyem.
Suss, konuşma inanırım.
Duygu halin yine çok hızlı değişmeye başladı :)
Keees!
Pfft-
Kızların ilgili ve erkeklerin boş bakışları üzerimdeydi.
Tam tersini alamaz mıyız, abi?
Mirza duymasın knk-
Hii! Yapma hocaamm..
Hehehe, ne zaman ruh halin değişse günün sonunda depresif bitiriyorsun.
Konuşma dedim kardeş.
Hızlı adımlarla okuldan içeri girdim ve müdürün odasına bakınmaya başladım.
Bir süre dolaştıktan sonra buldum ve içeriye girdim. Beni gören Müdür Bey çatık kaşlarla bana bakmaya başladı. "Ne arıyorsun burada?" der gibiydi."Şey, ben Asil Güler transfer öğrenciyim." İsmimi duyduktan sonra bakışları bile değişmişti.
"Ah, tabii. Sınıfın 12/D."
"Teşekkür ederim hocam." Odadan çıkmam ile derin bir nefes verdim. Gerilmiştim. Daha sonra başka bir öğrenciden öğrendiğim kadarıyla en üst katta olan sınıfıma geldim. Dil bölümündeydim ve sınıfımız 15 kişiden oluşuyordu.
İşin komik yanı sınıftaki tek erkek olmamdı.
ඞ ඞ ඞ ඞ ඞ ඞ
14 kız - 1 erkek.. tanıdık? 🐢
Demişler Asil'e: Neden dil seçtin, kardeş?
Demiş ki Asil çocuk: Mirza'yı dilleyebilmek için...
ne- (çaresizlik)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Memories | b×b
Teen FictionBen Asil, homofobik bir çevrede yaşayan 17 yaşındaki eşcinsel bir gençtim. Geçmiş zaman eki kullandım çünkü artık hayatım sadece bundan ibaret değil. Hayatım yeterince boktan değilmiş gibi bir de bebekken karıştırıldığımı öğreniyorum. Şansımı sikeyi...