8. Meow

29 10 8
                                    

🎵Twilight (Stray Kids)🎵

2 Ay Sonra

Minho

Hayatıma 1 aylığına giren ve hemen ardından iz bırakmadan yok olan o adam Eunmi'den ayrılmam gerektiğini farkına varmamı sağlamıştı. Ben de 2 ay önce gittiğimiz o Japonya tatilinden bir hafta sonra ondan ayrılmıştım. O günden bu yana hiç konuşmamış, mesajlaşmamıştık. Bugün ise birden bire beni aramış ve konuşmak istemediğini söylemişti.
Bana geri dönmek mi istiyordu?
Ya da sadece bir intikam planlıyordu.
Bu düşüncelerime rağmen onu reddetmedim ve konumunu attığı kafeye zamanında vardım.
Orada oturmuş ciddi bir şekilde kahvesini içiyordu.
Derin bir nefes alarak onunla yüzleşmeye kendimi hızlıca hazırladım. Ardından tereddüt etmeden gidip karşısına oturdum. Ona sahte bir gülümseme sundum. O ise bana karşılık verme zahmetine girmeden öldürücü keskin bakışlarla gözlerimi deşti.
"Selam." dedim.
"Selam, Minho." dedi usulca.
Bir kez daha gülümsedim ve ellerimi masanın üzerinde birleştirdim.
Çantasını açtı ve şeffaf bit poşet dosya içindeki kağıdı çıkarıp masanın üzerine koydu. Bir sözleşmeyi andırıyordu. Benim başlık yazısını okumama fırsat vermeden elini masanın üzerindeki kağıda sertçe vurarak yazıyı elleriyle kapadı.
"Bu nedir?" diye sordum merakla.
"Önce beni dinle." dedi.
"Hım?"
Boğazını temizledi gözlerini kaçırdı.
"Sorun ne?"
"Sus ve dinle lütfen." dedi. "Japonya tatiline gittiğimizde son gün yaptığımız şeyi hatırlıyor musun?" dedi.
"Ha?" diye mırıldandım. "Ne yaptık?"
"Seviştik. Seviştik Minho."
"Ah, ee yani?"
İç çekti ve kağıdı eline alıp göz attı.
"O gün sadece sevişmedik, aynı zamanda bir bebek yaptık." dedi. Ardından bir sessizlik mekana sis bulutu gibi çöktü.
Ne diyeceğimi şaştım. Bunun olacağını düşünmemiştim. Aklımın ucundan bile geçmemişti. Yakın bile değildi. Bir bebek mi? Ben baba mı olacaktım yani?
"H-hee?"
"Evet." dedi tüm ciddiyetiyle.
Bir süre daha sessiz kaldım ve yeni olan bu alışılmışın dışındaki bilgiyi iyice sindirmeye çalıştım.
"V-vay anasını..." diye mırıldandım. "Baba mı olacağım yani? Tanrım..."
"Hayır." dedi ve elindeki kağıdı masaya geri bıraktı. "Olmayacaksın, çünkü onu doğurmayacağım. Bu kağıdı imzalamalısın. Şuan ki babası olarak."
"Ne?"
Neden bu beni öfkelendirmişti bilmiyorum. Baba olmak istemiyordum. Henüz değil. Ama onu öldürmesi... Bu canice bir saçmalıktan başka bir şey değildi.
Bir kalem çıkardı ve bana uzattı.
"İmzala haydi."
"Hayır." dedim direkt. "Hayır, imzalamayacağım."
Başını yana eğip bana baktı.
"Onu senin imzan olmadan da aldırabilirim, Miho. Ben kararımı verdim. Sana kalan iş siktiğimin kağıdını imzalamak."
"O halde imzam olmadan aldır."
Alay eder gibi güldü ve kağıdı alıp çantasına çıkıştırdı.
"Tamam. Görüşürüz." dedi dudağını hafifçe bükerek.
Ayağa kalktı ve kafetaryanın kapısına doğru ilerledi.
Olduğum yerden kalkıp hızlıca peşimden gittim. Kılunu tutup sertçe çekiştirdim. "Bebek katili olacaksın. Bir insanı öldüreceksin. Kendi bebeğini. Benim bebeğimi öldüreceksin."
"Baba olmayo becereleceğini mi sanıyorsun?" diye sordu. "Senden en fazla kedi babası olur, Minho. Gerçek bir insan o. Bu sadece ona eziyet olur. Bu ölümden de beter değil mi? Üstelik o henüz bir insan değil. Bu cansız bir şeyi öldürmek gibi."
Kolunu bıraktım. "O halde ona kendim bakarım. Tamam mı?" dedim. Bunu belki de dememeliydim. Baba olma düşüncesi bile beni ürkütmeye yetiyordu. Çocuklarla aram iyi bile değildi.
"Ona bakamazsın." dedi
"Bakabilirim." dedim. "Gerçekten." diye de ekledim. Oysa bunu yapamayacağımdan emindim. Sadece onun ölmesini istemiyordum. Henüz tam olarak canlı bir insan haline gelmemiş olsa da yaşama şansı vardı. Bu şansı elinden almak ise bir canlıyı öldürmekten farksızdı. Bunu kabul edecek ve susacak tipte birisi değildim ben. Bu yüzden gerekirse ona kendim bakacaktım. Zor olsa bile.

AILUROPHILE | Minsung ARA VERİLDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin