🎵 Gidesim Var (Encam Potkal)🎵
7 Ay Sonra
Minho
O gece hayatımın en iğrenç gecesi olmuştu. Nedenini bile bilmiyordum. Oysa kızım tamda o gece doğmuştu. Belki de sorun buydu. Artık peşimde dolanacak küçük bir insan vardı. Ondan sorumlu olacaktım. Yalnız başıma onunla uğraşacaktım. Henüz bunun için erken olsa bile sözümü vermiştim. Bu söz belki de hayatımda yaptığım en büyük hataydı. Belki de en iyi karardı. Bunu henüz bilmiyordum. Tek bildiğim gecenin bi' saatinde sokakta kucağımda ağlayan bir bebekle Busan'da kalakaldığımdı Kaldırımın basamağında oturmuş güzel bebeği seyrediyordum. O benimdi.
İçim ürperdi. Soğuktan değildi. Bir insanın, bir bebeğin, kucaklarımda olduğundandı. O benim kızımdı. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordumEunmi 5 ay önce Busan'a taşınmış, aile evine dönmüştü. Bu yüzden bu küçük isimsiz bebek için buraya gelmiştim. Ancak nerede kalacağımı hesaplamamıştım. Cebimde yeterli para yoktu. Eunmi'den para istemeye yüzüm yoktu. Elimde olan tek şey bu bebekti. Bu bebeğin ağlamasını durdurmak için çabalamıyordum bile. Sessiz sokakta onun ağlama sesi yankı yapar gibiydi.
Tek bir arabanın dahi geçmediği yolun ortasında yürüyen bir kadın bana baktı. Bakışları iğneleyiciydi. Bir şey demedim ve bakışlarımı çocuğuma çevirdim. Kadın topuklu ayakkabılarını yere sertçe vurarak yaklaştı ve kaldırımda yanıma oturdu. Sigara kokuyordu.
"Bu şey senin mi?" diye sordu. Bebekten bahsediyordu.
Basımı onaylar biçimde salladım. Başını yana yatırdı ve ağlayan bebeğe dikkatlice baktı. "Güzelmiş."
"Hıhı." diye mırıldandım.
"Annesi yok mu?"
Başımı iki yana sallayarak yanıtladım.
"Onu nasıl susturacağını bilmiyorsun değil mi?"
Kadının suratına baktım. Devasa gözlerinin birisi yamuktu. Dudakları ise siyah bir rujla kaplıydı.
"Elbette biliyorum." diye yalan söyledim.
Bana güldü. "O halde sustur. Tüm mahalleyi uyandıracak kadar güçlü bir sessi var." dedi ve elini uzatıp bebeğin küçük elini tuttu. "Adı ne?" diye sordu. Tekrar bebeğe baktım. Adını ne koymalıydım?
"Ji-Sung nasıl?" diye sordum.
Hafifçe kıkırdadı. "Henüz bir adı yok mu?"
"Adı Jisung." dedim kesin bir şekilde.
"Hımm... Ji, akıllı anlamına geliyor. Sung ise... bildiğim kadarıyla kazanmanın eşiğinde olan anlamına geliyor. Doğru mu?"
Güldüm. "Bilmiyorum." diye mırıldandım. "Sanırım."
O da sessizce kıkırdadı. "Bu ismi az önce koyduğundan eminim." dedi.
"Doğru."
"Yinede düşünülmüş bir isim gibi?" dedi sorar gibi.
"Yani." dedim belli belirsiz.
"Yani?"
"Evet." dedim. "Düşündüm."Aslında düşündüğüm şey isim değildi. Düşündüğüm ismin sahibiydi. Neden düşündüğümü bilmeksizin gün içinde sürekli aklıma geliyordu işte. Onun o anda ne yaptığını düşünüyordum. Merak duyuyordum.
Bir süre sessizce ağlayan bebeğe baktı. Sessizliğin ardından bana döndü, "Kalacak yerin yok değil mi?" diye sordu. "Neden benim evime gelmiyorsun?"
"Bu bir flört taktiği falan mı?" diye sordum sırıtıp.
O da güldü. "Emin ol değil. Bebekli babalara bulaşmıyorum. Arkadaşça bir yaklaşım olarak düşün bunu."Bu teklifi kabul etmiş ve o geceyi de atlatıp bir uçakla Seul'e dönmüştüm. Jisung uçuş boyunca ağlamış ve yolcuların kulaklarını kanatmıştı. Bir saniye bile uyumama izin vermemişti. Yolculuğun kısa olmasına şükretmiştim. Kendi evime vardığımda ona bir mama almıştım. Ancak o bunu sindirmek için fazla küçüktü. Anne sütüne ihtiyacı vardı. Bu yüzden bir süt anne buldum. Kadın 3 ay boyunca evimde kalmak zorundaydı. Üç ayın ardından o kadından da kurtulmuştum. Ancak onun gidişi beni zora sokmuştu. Bu üç aylık süreçte bir kere bile bu bebeğin altını değişmemiştim. Hepsini süt annesi yapmıştı. Şimdi ise boşluğa düşmüştüm. Ne ikinci kez bir bebeğe sahip olduğum gerçeği yüzüme tokat gibi inmişti.
Geceleri alarm gibi susmadan ağlıyordu. Bazı geceler susması için 5-6 kez altını değişiyordum. Oysa normalde susmasına yarıyordu. Ancak geceler öyle değildi. Ona süt versem de, mama versem de, altını değişsem ya da oyun oynasam da asla susmuyordu. Bazen onu yetimhaneye verip kurtulmak geçiyordu aklımdan. Bu beni kötü bir baba yapar mıydı?Sabahları çalıştığım kafede sürekli uyukluyordum. İşin en kötü yanı ise bir bakıcı tutacak kadar param olmadığı için bebeğimi de kafeye getiriyor olmamdı. Bir yandan garsonluk yaparken susmak bilmeyen çocuğumla uğraşıyordum. Bazen kendimi tuvalete kilitleyip sinir krizleri geçirip ağlıyordum. Bu dayanıksız olduğumu düşünmeme yetiyordu.
Ben kendime bile zor bakarken ne diye bu bebeğe bakma işini üstlenmiştim ki?
Bunu düşünüp duruyordum. Bazen Eunmi'yi aramayı deniyordum, her seferinde aramayı reddediyordu. Ona mesaj atıyor ve destek için para istiyordum şu zamana kadar yalnızca iki kez bir aylık bebek bezi fiyatı kadar para göndermişti. Buna bile razıydım. Dürüst olmak gerekirse şuanda tamda sefil durumdaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AILUROPHILE | Minsung ARA VERİLDİ
RomanceAilurophile* kedileri fazlasıyla seven bireylere denir. Sevgilisiyle Japonya'ya tatile giden Minho, üç kedisine bakması için genç bir bakıcı tutar. Ancak bu bakıcıya güveni yokur. Bu yüzden tatile gitmeden, ve sevdiği üç kedisini bu tuhaf adama bıra...