Soğuk aslında hemen seni hissiz yapmaz. İlk önce bütün uzuvlarını uyarır. Her şeyi dibine kadar hissedersin. Sonra donar, hiçbir şey hissetmemeye başlarsın. Demek ki her şeyin bir bedeli vardı. Hissiz olmak için dibine kadar hissetmek.
*
Bir kadın sesi, kulağıma çarptı.
"Televizyonu kapatın," Önümde televizyonun açık olduğunu bile algılayamıyordum. Sonra bütün her şey karardı. İki tane adam yanıma geldiler. Beni kollarımdan tutarak kaldırdılar. Yürüyecek halim bile olmadığını biliyordum. Yine o kadının sesi. "Bağlamayı unutmayın."
Koridorda zorla beni sürüklüyorlar. Bağırıyorum, tekme atmaya çalışıyorum. Hayır, bunların hiçbirini yapamıyorum. Kendimi gördüm. Dimdik ayakta, üzerinde sadece siyah renk kıyafetler var. Simsiyah bir makyaj yapmış. Saçları koyu kahverengi değil, siyah. Teni ise üzerindeki her şeye tezat bir şekilde bembeyaz. Bir melek gibi duruyor. Beni odaya soktuklarında arkamızdan geliyor. Beni bağlıyorlar. Hareket edemiyorum. Sadece ayaklarım. Ama onları da hareket ettirecek gücüm yok. Siyah ben yatırılırken beni izliyor. Beni bağlayanlara nefretle bakıyor. Bağlayanlar gidince kapı kilitleniyor. O da benimle burada sıkışıp kalıyor. Bana yaklaşıyor. Bana nefretle bakıyor. Hemde çok büyük bir nefretle. Kafasını suratıma doğru eğiyor ve fısıldıyor:
"Uyan artık, aptal."
*
Şimdiki zamana geri döndüm. Kolumdaki sızıyla bağırarak ağlamaya başladım. Silah sesleri o kadar fazlaydı ki kimse benim sesimi duymuyordu. Kolumdaki acıyı tarif edemezdim. Kanın aktığını hissedebiliyordum. Kolumdan kanın aktığını hissedebiliyordum. Silah sesleri bir anlığına kesildi. Sonra sadece bir silahtan sürekli atış sesleri duyuldu. Korkuyordum. Hemde hiç olmadığı kadar. Bedenim titriyordu. Yere oturup ellerimi kafama sarmak, gizlice buradan uzaklaşmak istiyordum. Bunun olacağını tahmin etmemiştim. Sadece parayı alıp kaçmak istiyordum. Sadece bu. Gördüğüm bir anlık kesinti aklıma geldi. Evet, kesinlikle kafayı yemeye başlamıştım. Aklım gidip geliyordu. Nasıl her şeyi hatırlayacaktım.
Birden sağlam olan kolumdan tutularak yerden kaldırıldım. Yere düştüğümü bile şimdi anlıyordum. Ellerim titriyordu. Adrenalin bütün vücudumu sarmış kol geziyordu. Kolumu tutan kişi hareket etti. Ayaklarım tökezlese bile onu takip etmek zorunda kaldım. Her hareket edişimizde kolum sallanıyordu. Kolum sallanınca kan daha fazla akıyordu. Bunu hissedebiliyordum. Birkaç silah sesi de duyuldu. Çığlık attım. Korkum boyut atlamıştı. Şu an o kadar çok korkuyordum ki. Vücudum bir titreme dalgasıyla tekrar karşılaştı. Göz bebeklerime kadar titriyordum. Altımda bir ıslaklık hissettim. Kahretsin, daha zavallı olabilir miydim?
Bacaklarımdan ayaklarıma kadar sıcak sıvı yol aldı. Siyah giydiğime şükrettim. Havanın karanlık olması iyi olmuştu ama arabaların farları her yeri aydınlatıyordu. Soğuk havayla bağlantımın kesildiğini sıcak bir yere geldiğimizde anlamıştım. Sıcak hava bütün vücudumu rahatlattı. Sonra ise ateş gibi yaktı. Kolum sıcak havanın tenime nüfus etmesiyle birlikte, acı sanki daha da boyut atlayabilir gibi çoğaldı. Ağlıyordum. Hemde öyle yüksek sesle ağlıyordum ki. Kolumu tutan adam arabanın yan tarafına bindi. Soğuk hava tekrar arabayla birleşti ardından sıcak, soğuğu yok etti. Öndeki iki kapı açıldı. Yolcu koltuğundaki adam yaşlı olandı. Sürücü koltuğunda ise alayla konuşan adam vardı. Yolcu koltuğundaki yaşlı adam bir telefon görüşmesi yaptı. Sonra telefonu kapattı ve buraya dönerek "Depoya götürün." diye sert bir ses tonuyla konuştu.
Yanımdaki adamın bakışlarını üzerimde hissediyordum. "Casus olmadığı belli." diye mırıldandı. Söylemeye korkuyor gibiydi. Bakışlarında acıma vardı. Yaşlı adam bir şey demedi. Araba yolda hızlı bir şekilde ilerlemeye devam etti. Yanımdaki adam tekrar konuştu. "Abi, altına yapmış." Bunu öyle bir şekilde demişti ki. Kelimelerin üzerinde alayın kokusunu aradım. Ama yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağlantı
Teen FictionKaybolduğunda nereye gidersin? Peki ya beyninde, ya orada kayıpsan? Her şey senin aklında başlar, her şey senin elinde. Ama beynin bunu anlamayacak kadar yorgunsa? Mantığa ulaşamıyorsan ve sadece aptal bir ilaç bunu etkiliyorsa? Ne yaparsın? İlacı b...