Bağlantı *1*

405 23 3
                                    

Eskiden;

Genç kız masanın üzerinde duran 2 TL'yide alıp arka cebine sıkıştırdı. Elindeki tepsiyi dengede tutmaya özen göstererek kasanın arka tarafında bulunan mutfak bölümüne girdi. Tepsinin üstündeki bulaşıkları tepsi ile birlikte tezgaha bıraktı. Kafenin arka tarafına geçti ve 'askılık' olarak adlandırdıkları çivilere belindeki önlüğü astı. Lavaboya girerek ihtiyaçlarını halletti ve ellerini yıkayarak aynaya bakmadan dışarı çıktı. Çünkü ne göreceğini iyi biliyordu; Dağınık bir topuz, çökmüş olan gözler, suratındaki somurtkanlık ve en kötüsü de insanların ona acımasını sağlayacak olan yüzündeki kızarıklar ve morluklar. Her ne kadar makyaj malzemesi kullansa da suratındaki yaraları saklaması cidden zordu. İş arkadaşları durumuna üzülseler de diğer insanlar gibi dikkat çekici bir şekilde bakmamalarının nedeni neler yaşadığını biliyor olmalarıydı. 16 yaşında olmasına rağmen devamlı işinin olmasının nedenlerinden biri de buydu. Diğer 16 yaşındaki kızlar gibi yaşamak istiyordu. Her gün Annesi ile Babasına sinirlenip yemeğe gelmemezlik yapmıyordu mesela. Çünkü ortada yenecek yemek adına bir şey yoktu. Hayatın gerçekleriyle küçük bir yaşta karşılaşmıştı. Hikayelerdeki gibi bir aşk yaşamak istiyordu, kötü çocuğa aşık olmak, masum kız olmak istiyordu ama o kesinlikle masum değildi ve kendini herhangi bir oğlana ezdirecek kadar aptal. Zaten erkeklere olan güveni babası sayesinde hiç yoktu. İnsan kendi babasından bile doğru düzgün bir sevgi görmez iken nasıl olur da başka bir erkeğe güvenebilirdi ki?

Şu an;

Kız, elindeki çakıyı daha da derine batırdı. Olanları hatırlayamıyordu. Eskiden ne yaşadığını neler olduğunu tam olarak kestiremiyor başındaki ağrıyı durduramıyordu. Sanki birisi tüm beynini bir örtü ile örtmüş ve o örtüyü sıkarak eskileri göstermemek istiyordu. Acıyı en iyi bu şeklide tanımlayabilir, en kötü de bu şekilde yaşayabilirdi. Tutulduğu deponun kapısından konuşma sesleri gelince kız vücudundaki korku yüzünden oluşan titremeye engel olamadı ve bakışlarını yere çevirerek kahverengi saçları ile yüzünü saklamaya çalıştı. Kapıyı açan görevli yanındaki geç adamın içeri girmesini bekledi ve arkasından kapıyı kapattı. Genç adam yerde cenin pozisyonu alarak uzanmış kıza baktı. Patronun onu öldürmesini beklerken adamın dediği tek laf ''Ölmekten beter olacaksın.'' idi. Genç adam patronun bu lafından ne demek istediğini anlamamıştı, onu öldürmesini bekliyordu çünkü patronun bu küçük cimcimeyle uğraşacağını sanmıyordu. Belki de kızın çatışma da söylediği sözler yüzünden onu öldürmemişti. Genç adam kızın eline baktı ve gene bir çakı gördü. Bunları almamışlar mıydı?Genç adam bu kızdan gram haz etmiyordu. O yüzünü kapattığı saçları teker teker yolmak istiyordu. Kıza yaklaştı ve o nefret ettiği saçlarını okşadı. Kızı doğrulttu ve sıkıca sarıldı. Genç kız tepki vermemekte kararlı gibiydi. Adam ''Yarın gidiyoruz, seni burada tutmayı bende istemezdim ama kuralları biliyorsun.'' diye mırıldandı. Aslında kızı bu depoda tutmayı patrona öneren oydu. Bu deponun iyi yanı ise kameraları yoktu ve adam istediği zaman bu kızı ziyarete gelebiliyordu. Asıl amacı kızın neden yaşadığını kızdan öğrenmekti ve bu yüzden ona ilk zamanlar şiddet uygulasa da şimdi sevgi göstermeye çalışıyordu. Genç kız sanki bu düşünceleri seziyormuş gibi bu adama bir türlü güvenemiyordu. Genç adam kızın zorluk çıkarmasına izin vermeden elindeki çakıyı aldı ve arka cebine sıkıştırdı.

Eskiden;

Sonunda eve geldiğine sevinen kız koltukta uyuyan hasta Annesinin yanına gitti ve üzerinden yere düşmüş olan yorganı sıkıca üzerine örttü. Annesi mide kanserinin 4. evresindeydi. İyileşmesi için ameliyat olması şarttı ama ameliyata parası yetmediği için şimdilik ilaç kullanıyordu. Kış ayı olduğu için yanan sobaya kenarda duran odunlardan bir kaçını daha attı. Odasına doğru yürüdü ve odasının en köşesinde duran eskimiş dolabı kenara doğru ittirdi. Dolabın arkasında duran biriktirdiği paraya cebindeki 2 TL'yide ekledi ama yetmiyordu işte. Şimdi ne yapacaktı? Biraz düşündü, gene hırsızlık yapabilirdi. Helal değildi, hakkı hiç değildi ama Annesinin ilaçları 4 gün önce bitmişti ve onun için üzülüyordu.

Diğer insanlar gibi acımıyordu. Annesinin son isteği ona acıması olurdu herhalde. Acımak herhangi bir yerde tanımadığımız, giyecek doğru düzgün kıyafeti olmayan, acıktığı zaman her istediğinde yemek yiyemeyen, günlerdir hatta aylardır sokaklarda sürünen insanları gördüğümüzde ön yargı ile yaklaşıp onlara karşı hissettiğimiz duygu değil miydi?

Kahretsin, yeniden hırsızlığa başvurmak zorundaydı. Paraları cebine sıkıştırdı ve Annesinin uyumasını fırsat bilerek evden çıktı. Ankara'nın sokaklarında yürümeye başladı. Uzun bir süre yürüdükten sonra nişantaşı pazarının servis bekleme taraflarındaydı. Burası en kolay hırsızlığın yapıldığı yerdi belki de. Burada o kadar çok dikkatsiz insan vardı ki.

Bir mermere oturarak cebindeki paraları saymaya başladı. Sadece 50 TL eksikti, o zaman 50 TL çalsa yeterdi. Plan basitti, dikkatsiz herhangi bir insan seçecek çantası veya hırkasında duran cüzdanını alacak ve cüzdanı aldığı taktikle yerine geri bırakacaktı. Gözüne yaşlı bir kadın kestirdi. Sanırsa eve gitmek için servis bekleme yerinde plastik sandalyede oturuyordu. Yerdeki poşetler ile birlikte çantası da yerdeydi ve cüzdanı ağzı açık çantasından rahatça görülüyordu. Dikkatsiz olduklarından bahsetmiş miydi?

Kız yavaş adımlarla yaşlı kadına yaklaştı ve aptallığını yakından gördü. Uyuyordu. Genç kız siyah ceketini çıkardı ve çantaya yakın olan eline alarak yaşlı kadına doğru yaklaştı. Gene nefes alış verişleri hızlanmış, kalbi de göğüs kafesinden çıkmaya çalışıyordu sanki. Halbuki bu eylemi çok kez gerçekleştirmişti. Ceketini çantanın hemen yanına düşürdü ve kaşla göz arasında cüzdanı çantadan çekip aldı. Hızla yürümeye devam etti ve çatal kaşık satan satıcının yanında durdu. Yaşlı kadın hala görüş açısındaydı. Etrafı bir kez daha kontrol etti. Kimsenin onu görmediğinden emin olması gerekliydi. Cüzdanı sanki kendininmiş gibi bir tavırla açtı ve içinden iki yirmilik ile bir onluk alarak paraları cebine koydu. Yaşlı kadına geri döndüğünde kadının çalan telefonu açıp kulağına götürdüğünü gördü. Yaşlı kadın kafasını çevirdi ve genç kızla göz göze geldiler. Kadının genç kızla göz göze gelmesiyle kaşlarının çatılması bir oldu.

--

Arkadaşlar Sadece bu bölümde 'Eskiden-Şu an' bölümleri geçerliydi 2. Bölümde hikaye 1. ağızdan yazılacaktır.

BağlantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin