Gözlerim sızlıyordu. Beynim sanki kendi içinde dönüyor gibi hissediyordum. Düşüncelerimi bir araya toplayamıyor idim. Ama yattığım yerin beton olduğunu bilmeme rağmen sanki dünyanın en rahat yatağında uzanıyormuş gibi hissediyordum. Kemiklerim ise lastik gibiydi. Vücudumda enerjinin dolaştığını hissediyordum. Hatta dünyanın en güçlüsü gibi hissediyordum. Duvara yumruk atmam istense duvarı yıkacakmış gibi. Ama ellerimi yumruk yapmaya çalıştığımda eklemlerim sızlıyor ve hareket edemiyordum. Yukarıdaki tavan dönüyordu. Sanki orayı bir sürü ışıkla süslemişler misali parıl parıl parlıyordu. Yanımda duran demir kapının rengi paslanmıştı. İlk gördüğüm zaman öyleydi. Ama şimdi o kapı öyle değişik şekillere giriyordu ki... Görüntü çok komikti. Kahkaha attım. Diskoda gibi hissediyordum. Etrafımda dans eden insanlar yoktu ama duvarlar bile dönüyordu. Renkten renge giriyor harika bir komedi rüzgarını oluşturarak beynimde fırtınalar oluşturuyordu.
Beynimde karıncalar dolaşıyordu. Damarlarımda da yolculuğa devam ediyorlardı. Değişik bir dürtü beynimi ele geçirdi.
Vay canına. Şu an hiç olmadığım kadar mükemmeldim.
Hem güçlü hissedip hemde uyuşuk hissetmek normal miydi?
Gözlerimi kapattığımda bile ışıklar yanmaya devam ediyordu. Kaybolmuş gibi hissediyordum. Düşünemiyordum. Hiçbir şeyi bir araya getiremiyordum. Canlı hissediyorken bu kadar yorgun olmam haksızlıktı. Patlama yaşıyordum. Bir sürü duyguyu aynı anda hissediyordum. Bu beni öldürüyordu. Ağlamak istiyordum. Gözlerimin sızısını iki katına çıkartan göz yaşlarından biri, sıcak olmasına rağmen tenimi dondurup geçmiş, yerde uzanırken saçlarım arasında bir yerde yolculuğunu tamamlamıştı. Kahkaha atarken ağlamaya başladım. Bu daha çok canımı acıttı.
Ve uzun bir süre öyle de devam etti. Hayatımın en acı dolu anlarını babamdan dayak yediğim anlar olarak düşünürdüm. Fiziksel acılar. Ama asıl acı o değilmiş. Ruhsal olarak daha da dibe batabilir miydim?
Dibe batmanın boyutu var mıydı? Ah, sanırım ben onuda bulmuştum. Sonsuz bir acı boyutu.
Uzun bir süre acıyı hissettim. Tüm iliklerimde acıyı hissettim. Beynim yanmış gibiydi. Bir sürü duygu birbirine karışmıştı. Düşüncelerim karman çorman olmuştu. Ve bu daha çok canımı yakmıştı. Bu eziyet sonunda bittiğinde hala yorgun hissediyordum. Sonsuza kadar uyusam da hem fiziksel açıdan hemde ruhsal açıdan bitmiş hissediyordum. Ve uyku bir kez daha beni kolları arasına aldı. Gözlerim yavaş yavaş kararınca kendimi zorlamadan bıraktım.
*
Gözlerim karanlıktan yavaş yavaş ayrıldı. Düşüncelerim eskisi gibi bir araya toplanmayı başardı. Yavaş yavaş kendime geldim. Etraf ilk başta bulanık gözüküyordu ama gözlerimi bir iki kez açıp kapadığım zaman daha katlanılabilir bir hal aldı. Küçük pencereden güneş ışınları içeri sızıyordu. Bakışlarım deponun içinde boş boş dolanıyordu. Kapının aşikar olduğum o sesi bir kez daha kulaklarıma çarptı. O adam yanıma geldi. Bana başından beri iyi davranan adam. Yemek ve su ihtiyacımı onun sayesinde karşıladığımı tahmin edebiliyordum. Gözlerimi suratında gezdirdim. Yirmili yaşlarının sonunda duruyordu. Sert bir yüzü vardı. Ama gözleri bir baba şefkati ile bakıyordu. Bu kurduğum cümleye şeytan tarafım koca bir kahkaha patlattı. 'Sanki baba şefkati ile büyüdün de,' diyerek beni küçümsedi. Haklıydı.
Adamın bakışları kolumu buldu. Gözleri öfkeyle parladı. Kolumu elleri arasına aldığında şaşırdım. Kahretsin, hareket bile edemiyordum. Buda neydi böyle? Neden kolumda bir elin olduğunu hissedemiyordum?
Adam bir şeyler söyledi ama kulaklarım o kadar çok uğulduyordu ki. Hareket edecek gücü bile kendimde bulamıyordum. Tedirginlik ve korku. Vücudumda bir kefen oluşturmuşlardı. Bütün bedenimi sarmışlardı ve iliklerime kadar işliyorlardı. Saç diplerim yağlanmış, bütün vücudum ise muhtemelen kirden dolayı çok pis gözüküyordu. Kim bilir nasıl kokuyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağlantı
Teen FictionKaybolduğunda nereye gidersin? Peki ya beyninde, ya orada kayıpsan? Her şey senin aklında başlar, her şey senin elinde. Ama beynin bunu anlamayacak kadar yorgunsa? Mantığa ulaşamıyorsan ve sadece aptal bir ilaç bunu etkiliyorsa? Ne yaparsın? İlacı b...