Hayatta herkesin sahip olamadığı ama sırtını yaslamak isteyeceği bir kişi vardır.Zor zamanında yanında olmasını istediği hayali bir kişi-yada gerçek-.İnsanlar öyle çok kötü zamanlardan geçiyor ki.Kimse aslında kimsenin acısını tam olarak anlayamıyor.Senin dayanma gücünle karşıdaki kişinin dayanma gücü farklı.Senden güçlü de olabilir güçsüz de.O yüzden o kişiyi tam olarak anlayamazsın.
Senin çok sevdiğin evcil bir hayvanın vardır ve onu kaybettiğinde içinden bir parça eksilmiş gibi hissedersin.Bir oyuncağın vardır,kaybolduğunda içinde bir boşluk oluşur.Bir kişi vardır,gittiğinde yarım kalırsın.
Bunlar bazıları için hiçbir şey ifade etmez iken çoğu insan için dünyalar demektir.Herkesin farklı özellikleri olduğu gibi üzüldükleri olaylar da farklıdır.Eğer birini kaybedersen sen de kaybolursun kimisine göre.Kimisine göre de insanları kaybetmek önemli değildir.Onlar için sorun olmaz.Hissiz olmuşlardır artık.Acı o kadar çoktur ki,hissiz olmuşlardır.
Bu iyi bir şey aslında.Hissiz olmak.Ne de güzel.Düşünüyorum da acaba annemi kaybettiğimde acı fazla gelir de hissiz olur muyum diye.Umarım olurum.Çünkü annem gittiğinde yarım kalamam.O giderse bende giderim.Tamamen yok olurum.
Halamın sınıfa çıkıp,çantamı alıp,aşağı hızla inmemi söylediğinde ne demek istediğini tam anlayamamıştım.Müdür yardımcısından izin almak için onlarla görüşeceğini ve acele etmem gerektiğini söylemişti.Sınıftan eşyalarımı alıp öyle bir hızla dışarı çıkmıştım ki ayak bileğimi burkulmuştu ama pek de önemi yoktu benim için.Bir şeyler olduğunu suratından anlamıştım.Acıyor gibi bakıyordu.
Endişeli değildi surat ifadesi.Korkmuş,üzülmüş yada ne yapacağını bilmeyen bir surat ifadesi yoktu.Acımış bir şekilde bakıyordu ve ben bundan nefret ediyordum.İnsanların bana acımamasını isterken en yakınımdaki de acırsa ne önemi kalmıştı bu isteğin.
Okuldan ayrılıp hemencecik eve geldiğimizde halamın acıyan surat ifadesi daha da artmıştı.Ben ise endişenin doruklarında yüzüyordum.Korku dolu bir boşluktan aşağı atlamak üzereydim.Üzüntü kıyısının tam ortasında acı dolu dalgaların beni vurmasını bekliyordum.Aklımda,beynimde,kalbimde dönen bir soru vardı.Anneme bir şey olsa ne yapardım?
Hani ilk başlarda bahsetmiştim ya,sırtınızı yaslamak isteyeceğiniz bir kişi olmasını isterdi insan.Benim için o kişi halamdı.Hayatta öyle sorunlar vardı ki bunların hepsine tabii ki tek başıma göğüs germek mümkün olmazdı.Annemin ilaçlarını ve evin bazı ihtiyaçlarını çalıştığım iş yerinden karşılıyordum.Peki ya diğer ihtiyaçlar? Bunlar için elbette birine ihtiyacım vardı ve bu kişi halamdı.Ona kesinlikle minnettardım.
Eve yöneldiğimizde kusma sesleri geliyordu.Öyle kötüydü ki.Sanki acı çekiyormuş,canından can alıyormuş gibi seslerdi.Dışarıdan geçen biri bile bu sesleri duysa o kişiye çok acırdı.Bir de bu kişinin benim annem olduğunu düşününce canımdan can değilde sanki canımı alıp parçalıyorlarmış gibi hissediyordum.
Eve girdiğimizde annem tahmin ettiğim gibi kusuyordu.Yanına oturup sırtını sıvazladım.Hala öğürüyor idi ve kustuğu şey ise safra suyuydu.Ah,bu hissi çok iyi biliyordum işte.Küçükken başıma gelmişti.Midende ki her şeyi kustuktan sonra kusacak geriye tek bir şey kalıyordu;Safra suyu.Boğazını öyle bir yakıyordu ki kusarken.Ağzındaki tat öyle acıydı ki.
Bir süre daha devam eden kusmanın sonunda annem derin bir nefes alıp elindeki poşeti koltuğun kenarına doğru itti.Ona bakmamak için çabalıyordum.Eğer bu bakışlarımı görürse acıma olarak algılayabilirdi bu onun çok hassas olduğu bir konuydu.Kime çektiğim şimdi anlaşılıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağlantı
Fiksi RemajaKaybolduğunda nereye gidersin? Peki ya beyninde, ya orada kayıpsan? Her şey senin aklında başlar, her şey senin elinde. Ama beynin bunu anlamayacak kadar yorgunsa? Mantığa ulaşamıyorsan ve sadece aptal bir ilaç bunu etkiliyorsa? Ne yaparsın? İlacı b...