2 - ilk göz teması

25 6 27
                                    

Gece Güneş

Sıkı sıkı elimden tutulu şekilde koşuyorduk.
Benim dayancak gücüm kalmamıştı artık, durup dinlenmek istedim ama sıkı sıkı tutulu el benim durmamı izin vermedi.

"Ilgaz abiiii çok yoruldum" nefes nefese koşmaya çalışırken kurdum cümleyi.
Gece yarısı sokak lambaları yanıp yanıp sönüyor du.
"Dayan güzelim az kaldı. Bu pis hayattan kurtarıcım seni tamam mı. Anlaştık" deyip. Beni koşmaya teşvik etti.

Arkadan bir anda ses gelmesiyle, gözümden yaş akmaya başladı.

"Ilgaz sen ne bok yediğini zannediyorsun" arkadan gelen sinirli ses bir an duraklamamızı sağladı gibi hızlandık.

Ve arkadan birden fazla adım sesleri yükseldi.
"Ilgaz abi korkuyorum." Dedim.
"Korkma başını sakın eğme sana bir şey yapamazlar." Bir süre sustuktan sonra "Gece bana bir söz ver" "ne sözü"
"Kendine iyi bakacaksın, herşeye rağmen hayatını kurtaracaksın, seni önce Allaha sonra kendine emanet ediyorum. Bana kendi hayatını kurtaracağına söz ver" "niye böyle konuşuyorsun  ki" "söz ver gece fazla zamanımız kalmadı yaklaştılar." "Tamam söz veriyorum Ilgaz abi ama niye"
Durdu sağ tarafa döndü yanda çöp konteynerının orda durdu.
Kolumdan tutup beni kendine çekti. Sıkı sıkı sarılıp kafamda öptüğünü hissettim.

"Şimdi bana bak Gece seni bu konteyner ın içine koyucam, ama hiç ses çıkarmıyacaksın tamam mı. Bununda sözünü bana ver." "Ama se-" sözümü kesti.
"Beni boşver. Bana ne olursa olsun burdan güvenli olduğundan emin olana kadar çıkmayacaksın." Gözümden bir yaş süzüldü.

"O güzel gözlerinden sadece mutlu olduğun için yaş aksın Gece." Göz yaşımı sildi.

Koltuk altımdan tutup çöp konteynerına koydup kapağı kapattı. "Ne olursa olsun Gece ses çıkarma" deyip. Koşmaya başladı var gücüyle kapağın kapanmayan kısmından göre biliyordum.
Bir anda bir ses yankılandı ısız sokak larda. Ilgaz abim yere düştü. Bu ses silah sesiydi. Ilgaz abim bacağından vurulmuştu.

Vurulduğu için adamlar yetişti. "Ah Ilgaz ah. Bu salaklığın yüzüne öleceksin" çenesini sertçe kavrayıp kendine çekti.
Ilgaz abimin gözünden yaşlar geliyordu.

"Yaşamak için bana kızın yerini söyle" Ilgaz abim küçük ve yaralı bedeniyle kurtulmaya çalışıyordu. "Asla" adam iyice kendine doğru çekti. "Ilgaz bana bak" elindeki silahı havaya kaldırıp gösterdi.
"Bu silah la senin beynini dağıtırım çocuk"
"Tamam, söyleyeceğim ama artık yetişemezsiniz. onu gece otobüsüne bindirdim" yalan söylemişti. Evet yakınlarda otobüs durağı vardı ama binememiştik.

Adam silahı aşağı indirip "hangi araba, nereye gidiyor."
"Adana arabası" dedi zorlukla.

Her şey bir anda olmuştu. Adam silahı Ilgaz abimin ağzına sokup ateşledi.

Ağzımı kapattıp elimi ısırdım. Söz verdiğim gibi ses çıkarmamalıydım. Ama bu imkansız gibi bir şeydi. Gözümden yaşlar boşalıyordu.

Nefes nefese doğruldum. Geçmişim yakamı uyurken bile bırakıyordu.

Etrafımı incelemeye başladım. Nerdeydim ben?
Evet doğru ya uçaktayım. Ama uçağın yatak odasında ne işim var?

Nefeslerim düzene girince yataktan kalktım.
Elimi yüzümü yıkıyıp Barlas ın yanına geldim. Uyuyordu. Kafasını arkaya yaslanmış, kollarını gösününün altında bağlamıştı. Sessizce yaklaştım. Niye uyandırıyım şimdi durduk yere dimi ama. Sonra aksi olcak uğraş dur.
Bir saniye ne, nasıl, ciddenmi. Benim jeton yine geç düştü. Ben uyuya kalınca Barlas mı beni yatağa götürdü rahat uyuyabili yim diye. Vay anasını ve kendi de rahatsız bir şekilde uyuyor. Ay şu an gözüme çok tatlı geldi.

Gecenin GüneşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin